Karolin Fişekçi'den 'kocama dokunma' kampanyasına röveşata!

Ressam Karolin Fişekçi, Seren Serengil'in, Gülben Ergen'in evli bir iş adamıyla ilişkisinin ortaya çıkmasının ardından başlattığı 'kocama dokunma' kampanyasına sert tepki gösterdi.

Fişekçi, "#KocamaDokunma diye bir hashtag açıldı ve güncel. Bu “Kocama Dokunma” sloganının açılımı:
Sonunda bir erkek buldum evlendim, şimdi artık çocuk yapıp kendimi salabilirim, kocam da erkek adamdır sonuçta, başka kadınlara bakabilir. Ne yaptığını bilmez, ettiği evlilik yeminine güvenmiyorum; bana sadakatine de güvenmiyorum. Aman siz sakın kocama bakmayın, ayartmayın. O her türlü kandırılmaya açık bir yaratık." diye yazdı.

İşte o satırlar:

Yurdumuz kadınları, artık şu erkekleri nereye koyacağını bir öğrense çok iyi olacak. Bu erkekler çok güçlü, aslan yürekli, her şeye muktedir kahramanlarınız mı? Yoksa hiçbir işini tek başına yapamayan, çorabını bile ayağına giyemeyen, ilgiye, desteğe, korunmaya muhtaç aciz çocuklarınız mı?

Hepimiz biliyoruz ki, bizim toplumda erkek çocuk daha kıymetlidir, çok az ailede bunun zıttını görürüz. Daha küçüklükten itibaren erkek çocukları şımartılarak büyütülür. Genelde erkek çocuklar yemek seçer, kendi işlerini yapmazlar, sofra kurmaya yardım etmezler. Çünkü analarının kıymetlileridir ya;“Oğlan yorulmasın”, “Oğlan aç kalmasın”, “Paşa oğlum ne isterse”...Çoğunlukla böyle büyütülen erkekler, aynı şartları tabi büyüyünce de ister. O zaman da devreye karıları girer.

Biliyoruz ki günümüzde içi boşaltılmış bir evlilik kurumu deyim yerindeyse bir moda, yükselen trend. Evlilik ve evcilik oyunu karıştırılıyor tabi, yoksa kurdele ile fiyonk bağlanarak sunulmuş çokoprens bisküvilerini hiç kimse açıklayamaz. Ancak figüratif bir ev hanımlığı ve karı koca ilişkisi gibi geliyor bana. Tabi ev hanımlığı lafı da ev işlerini kadına yükleyen cinsiyetçi bir tanım ama zaten böyle fiyonklu sunum derdinde olan kadınların derdi, kocalarının ev işlerine katkısı değil. Kocaları ya da kocişleri başında olsun da isterse öküz gibi dursun, fark etmiyor. Eskiden “kocam evimin direği”,“kocamdır sever de döver de” tarzı ezik ve cefakar kadınlar vardı. Şimdi ise “Kocişim benim”,“Kocama bakanı keserim” tarzı erkeklerini ya da ellerindeki erkeklik organını iyice sahiplenen kadınlar var.

seren-gulben

#KocamaDokunma diye bir hashtag açıldı ve güncel. Bu “Kocama Dokunma” sloganının açılımı:
“Sonunda bir erkek buldum evlendim, şimdi artık çocuk yapıp kendimi salabilirim, kocam da erkek adamdır sonuçta, başka kadınlara bakabilir. Ne yaptığını bilmez, ettiği evlilik yeminine güvenmiyorum; bana sadakatine de güvenmiyorum. Aman siz sakın kocama bakmayın, ayartmayın. O her türlü kandırılmaya açık bir yaratık.”

Evli erkeklerle birlikte olan kadınlardan hiç hoşlanmam. Nişanlısı ya da sevgilisi varsa bile uzak durmaya bakarım o erkekten. Çünkü bana göre başka bir kadınla ilişkisi olan bir erkek benimle flört ediyorsa ondan ve o ilişkiden hayır gelmez. O erkeğin tıyneti ikili oynamaya ve yalan söylemeye açıktır demektir bu. Hani bir laf vardır “Yuva yıkanın yuvası olmaz” diye, aslında o laf bence şöyle olmalıydı “Yuvasını kolayca yıkan ve karısını kandıran bir erkekten sana da koca olmaz.” Olay hep kötü kadın ve kandırılan masum erkek gibi gösteriliyor. Madem bu toplum ataerkil, erkeğin hiç mi kendi iradesi yok? Madem hayran olduğunuz erkekler çok güçlü, o zaman onlar da bir zahmet başka kadınlara kanmasınlar, hiç mi akılları yok? Gerçi bu toplumda erkeklerin övündükleri şey akılları hiç olmadı, olsa olsa erkeklikleri ya da güçleri veya paraları… Aklıyla övünen ve övülen hep kadın oldu; o da, ne kurnaz, ne işini bilen kadın manasında; yani erkekleri kandıran.... Ah, yine erkekler kandırılıyor!

Aslında kadınlar kocalarına güvenmiyor. “Ne kadar büyük aşk yaşıyoruz” diye etrafa gösterişte bulunsalar da, erkeğin ilk fırsatta aldatacağını düşünüyor. Belki de aldatılmaktan da çok, bunun etrafta duyulmasından çekiniyor. Aldatılırsa “aman yuvam dağılmasın” diyerek kocasını affetmeye razı fakat çevre de duyarsa işler zorlaşacak, karışanlar olacak. Bu durumda kadınlar da yuvalarını korumak için günah keçisi olarak kocalarını kandıran kötü kadın kahramanlara başvuruyorlar. Kocalarının hiç suçu yok.

Çocukluklarından beri el bebek, gül bebek büyütülmüş egosu şişik, karılarına psikolojik, fiziksel şiddet uygulayan, aşağılık kompleksi olan, gözü sürekli dışarıda olan bir kocanın hiç suçu yok. Evliliklerinden maddi çıkar sağlayan, gücü ve statüyü, dolayısıyla erki paylaşan kadınların da; eğitimi kısıtlı, çaresiz ve çıkışsız kadınların da sığındığı liman aynı; tüm suç, kocalarını kandıran o kötü, kaka kadınlarda.

Bu yüzden aldatan koca da, kocasının her türlü pisliğini statü için sineye çeken karı da, evli erkeklerle birlikte olmayı alışkanlık edinmiş kadın da hepsi gözümde aynı. Al birini vur ötekine.

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.