"Karşımızdaki lobi kök salmış durumda"
Sabah yazarı İdris Kardaş, "PKK’yı kollayan Almanya’dan demokrasi dersi mi?" başlıklı yazısından Berlin yönetiminin Türkiye'ye "Demokrasi" eleştirileri getirirken, bu güne kadar 100 binden fazla saldırı gerçekleştiren PKK'lı teröristlere kol kanat geren yüzsüzlüğünü yazdı. PKK'nın terör örgütü olarak tanınmasına rağmen Almanya'da üye sayısını artırmaya devam ettiğine dikkat çeken Kardaş, "Türkiye'de demokrasi eksik demelerinin hiçbir anlamı olmadığını bildirmemiz gerekiyor." diyor.
İşte, İdris Kardaş'ın "PKK’yı kollayan Almanya’dan demokrasi dersi mi?" başlıklı yazısı...
PKK’YI KOLLAYAN ALMANYA’DAN DEMOKRASİ DERSİ Mİ?
Yüksekova ziyaretimde bir gençle tanışmıştım. PKK'nın 1989 yılında İkiyaka adındaki köyü basıp 21 kişiyi acımasızca katlettiği ailenin bir üyesiydi. Henüz birkaç günlük Elif, 2 yaşındaki Mustafa, 3 yaşındaki Rıfat, 4 yaşındaki Halime, 5 yaşındaki Cebrail o katliamda katledilmişti. Anneleri, babaları, yengeleri hepsi birden acımasızca katledilmişti. Genç o katliamdan kurtulan halasının anlattıklarını naklediyordu. "Bebeğimizin ağzına kaleşnikofu koyup emmesini beklediler, sonra o namluyu acımasızca küçücük bedenine dayayıp katlettiler."
Gömdükten sonra köyden ayrılmış tüm aile. Bir daha da ziyaret edememişler mezarlarını kardeşlerinin, annelerinin.
PKK ilk saldırısını 1984 yılında gerçekleştiren bir terör örgütü. Sivil, asker, polis; genç, yaşlı, çocuk; kadın erkek ayırt etmeden geçtiğimiz 34 yılda yaklaşık 16,500 insan hayatını kaybetti. PKK bu süreçte 100 binden fazla terör saldırısı gerçekleştirmiş. Yaralanan ve gazi olanların sayısı muhtemelen yüz binlere ulaşmıştır. Milyonlarca insanın yaşadığı travma halen devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya ziyaretinde özellikle Alman medyasının ve siyasilerin sürekli manipüle ettikleri, alenen çarpıttıkları, zaman zaman da yalana başvurdukları "Türkiye'de özgürlükler yok" konusu artık ilişkilerin en temel meselesi haline geldi. Ancak PKK gibi acımasız bir terör örgütünün Almanya'da elini kolunu sallayıp gezmesi, örgütlenmesi, finansal yeterliliğe ulaşması, siyasi meşruiyet alanı elde etmesi, lobi yapılarıyla birlikte medya ve siyaset üzerinde etkin olabilmesi nasıl mümkün olabiliyor onu izah edemiyorlar. Onbinlerce insanın ölümünden sorumlu bir terör örgütünün nasıl olur da böylesine korunduğuna karşılık bir izah getirmeye bile yanaşmıyorlar.
Çünkü önce davranıyorlar. Ahlaki üstünlüğün kendilerinde olduğunu sanıyorlar. Botlarını bilerek batırdıkları binlerce mültecinin yasasıyla ilgileniyorlar ama canlarıyla ilgilenmiyorlar. Onlar sadece norm koyup bir kılıç gibi diğer ülkelerin tepesinde sallamaya alışmışlar zira.
Almanya iç istihbarat birimi olan Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın (BfV) 2017 yılı istihbarat raporuna göre, 2016 yılında 14 bin olan PKK üyesi, geçen yıl 500 kişi aratarak 14 bin 500'e yükselmiş. Bakın sempatizan demiyor rapor. Üye diyor. Sivil toplum kuruluşları, parti, gazete, kültür dernekleri adı altında PKK Almanya'da örgütlenmiş ve üye sayısı 14 bin 500 olmuş. Buna onbinlerce sempatizanı da eklediğinizde tablo daha da netleşiyor.
PKK'nın neler yaptığını Alman halkına iyi anlatmamız lazım. İnsanları nasıl katlettiklerini, nasıl bir süreçten geçtiklerini, Türkiye'ye ne kaybettirdiklerini iyi anlatmamız lazım. Ancak karşımızdaki lobi çoktan kök salmış durumda, bunu da iyi bilmeliyiz. Üstelik PKK lobisine, radikal Türk solu ve FETÖ de eklenmiş durumda. Tamamı Türkiye aleyhine bir propoaganda faaliyetini her gün her saat sürdürüyorlar.
Bu yüzden de PKK gibi tüm dünyanın yıllardır bildiği bir terör örgütünün meşru bir şekilde örgütlenip yaşamasını Almanya açısından sorunsallaştıramıyoruz kolay kolay. Ön aldıkları birçok nokta var. Ancak ahlaki üstünlüğe sahibiz elbette. Bunu es geçmeden durmadan mücadele etmeliyiz. PKK gibi alçak bir örgütü dahi yüzsüzce destekleyip, izin verdikten sonra Türkiye'de demokrasi eksik demelerinin hiçbir anlamı olmadığını bildirmemiz gerekiyor.