Katar ve Suud krizi Kudüs’ten kaynaklandı! SuperHaber- Özel
ARAP-DER Genel Başkanı Şükrü Kırboğa, Kudüs ile ilgili olarak Arap Dünyası’nın tutumunu SuperHaber’e değerlendirdi.
ABD Başkanı Trump’ın skandal Kudüs kararına tepkiler devam ederken Arap dünyasının tutumunu Araplar Yardımlaşma Derneği (ARAP-DER) Genel Başkanı Şükrü Kırboğa, SuperHaber’den Arzu Erdoğral ile konuştu. Kırboğa, bugüne nasıl gelindiğini anlatırken “Katar ve Suudi Arabistan krizi aslında Kudüs’ten kaynaklanmıştır” dedi.
Kırboğa sözlerine şöyle devam etti:
2013 yılında körfez ülkeleri bir yazılım şirketi ile anlaştılar devletin özel ve askeri sırları ile ilgili bir yazılım istemişlerdi. Bu İngiliz şirketinin 2013 yılında bütün Arap ülkelerinin liderlerinin yazışmaları ve askeri yazışmaları içeren bir yazılımdı bu. 8 ay sonra bu yazılım belli virüs programları tarafından çökertildi. Yazışmalar birkaç ülkenin eline düştü. Bu olaydan sonra Katar ve Suudi Arabistan arasında bir öfke oluştu. Trump ilk körfez ziyaretinde yaptığı gizli toplantıda bütün Arap körfez ülkelerinin Kudüs’ü tanıması gerektiğini başkent yapılması gerektiğini, Katar’ın ise karşı çıktığını okuyabiliriz Arap kamuoyunda çok ön plana çıkmayan bölümünde. Katar ve Suudi Arabistan krizi aslında Kudüs’ten kaynaklanmıştır. Kudüs üç dine merkezlik yapmış Kıyamet kilisesinin olduğu, ağlama duvarının olduğu ve Müslümanlar için Kubbet-üs Sahra ve Mescidi Aksa’nın olduğu bir yer. Müslümanlar için üçüncü emin beldedir. Kudüs’ün bu şekilde başkent yapılması zaten ilk Irak’ta 80 milyonu bulan evanjelik tarikatı var. Bush ailesinin önderliğini yaptığı bu tarikatın bir teorisi var. Kıyameti hızlandırmak için Armegedon savaşının olması gerekiyor. Bunun ilk merhalesi bütün Yahudilerin Filistin’e davet edilmesi bu gerçekleşti. İkincisi 1948 yıllarında İsrail’in devlet olarak tanınması. Üçüncüsü Kudüs’ün başkent yapılması. Dördüncü noktada ise Müslümanların istemediği şayet birleşmezlerse Allah o günü Müslümanlara, insanlığa göstermesin Kubbet-üs Sahra’nın yıkılması bulunuyor! Çünkü bu mekanın altında Hz Süleyman’ın sandığı, yüzüğü ve kılıcı olduğuna inanılıyor. Bu mabedin inşa edilmesi gerektiğine inanılıyor. O açıdan Kudüs Yahudiler için bu şekilde önemliyken tabi bunu Yahudiler siyasi liderlerin zaaflarından faydalanarak mesela Trump gibi bir lideri Ruslar ile olan münasebeti ve açıkları yüzünden ilk başta böyle bir adama kabul ettirerek Kudüs’ü şu anda gündemimize taşıdı.
Tabi İslam ülkeleri buna sert tepki gösterdiler. Suudi Arabistan burada bildiğiniz gibi Muhammed bin Selman’ın iktidara gelmesi, Suudi tarihinde bir ilkti. Çünkü kardeşten kardeşe gelen bir nizam varken bu değişti. Babadan oğula geçmiş oldu. Bunun için Suudi Prensi’nin 380 milyar dolarlık anlaşma yaptılar. Aslında bu bir rüşvetti. Bu rüşvetin mukabilinde Suudi Arabistan Prensleri ve Türkiye’ye gelip gitmek ile ünlü olan Talal bile tutuklandı. 500’e yakın bir prens grubu tutuklandı ve bunların paralarına el konuldu. Talal’ın özel bir önemi var. Talal, Trump iş adamı olduğu dönemde iflas ederken yatını 125 milyon dolara ihaleye çıkarmıştı. Onu 75 milyon dolara alıp hatta Antalya’ya tatile geldiğinde magazin konusu olmuştu. Talal ile Trump arasında böyle şahsi bir düşmanlık vardı. Hatta aday olduğunda bir tweet yazmıştı. Prensler ile ilgili operasyonlar olduğu zaman Suudi Arabistan’da bunları Suudi Arabistan’ın kanını emen sülükler diye nitelemişti. Aslında oradaki hedef Talal’dı. Talal aslında Türkiye’ye ve Katar’a yakındı. Daha doğrusu Vahabi bloğundan çok İhvan’a daha yakın olduğunu görüyoruz. Şu anda bütün İslam coğrafyasında özellikle dün Cuma’dan sonra İslam ülkelerinde ve Arap ülkelerinde ciddi gösteri ve protestolar oluştu. İsrail ve Amerikan konsoloslukları önünde özellikle Türkiye’mizde ve Arap ülkelerinde de oldu. Fakat Suudi Arabistan’ın hükümet olarak halk olarak değil de bu konudaki söylemleri çok zayıf ve cılız. Çünkü sözlerimin başında da söylediğim yazılımın keşfinden sonra Trump Kudüs’e körfez ülkelerini ziyarete gelmişti. O gizli toplantıda “bunu kabul edeceksiniz” dediği zaman Katar’ın reddettiği Suudi Arabistan’ın onay verdiği Mısır’ın onay verdiği bir konuydu bu. Sanıyorum Kudüs’ü tanımaya karşılık Muhammed Bin Selman’ı destekleme vaadi verilmiş olabilir. Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilgili Mavi Marmara hadisesinde İsrail ile Türkiye’nin anlaşma metni yayınlanıyor. Bu metnin altında Ankara ve Kudüs yazıyor ve bunu Kral Selman’a yakın troller yapıyor. “Öyle mi siz daha önceden bunu tanımıştınız. Mavi Marmara olayında Kudüs’ü tanımıştınız. Sesinizi çok yükselterek Kudüs davasını sahipleniyormuş gibi bir imaj ve algı yaratmaya çalışıyorsunuz” der gibi mesajlar yayınlıyorlar. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilgili sahte düzenlenmiş mason kartları Arapça körfez ülkelerinde medyada troller böyle bir haber dolaştırdılar. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Türkiye’nin Kudüs’ü sahiplenmesini gölgelemek bunu farklı yönlere çekmek için bir çalışma yürütülüyor. Bizim burada bazı avantajlarımız var. Bunu aktif hale getirebiliriz. Mesela ne yapabiliriz? Hükümetler mesafeli duruyor olabilir ama Arap halkları Türkiye’ye yakın duruyorlar. Halklar Sayın Cumhurbaşkanımızın sesini duyuyor ve gurur duyuyorlar teşekkür ediyorlar. Özellikle Arap üzerinde etkili olabiliriz. Bu trollere karşı konulup Arap kamuoyuna yansıtmak üzere bir çalışma yapılabilir. One Minute olayından sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsiyeti Arap kamuoyunda güçlü bir karşılık buldu büyük bir teveccüh var.