Mora'da, bir papazın kızı olarak doğan Kösem Sultan, akıncılar tarafından esir alınıp, Bosna Beylerbeyi tarafından saraya gönderildi. Asıl adı Anastasya idi.
Mora'da, bir papazın kızı olarak doğan Kösem Sultan, akıncılar tarafından esir alınıp, Bosna Beylerbeyi tarafından saraya gönderildi. Asıl adı Anastasya idi.
Saraya geldiği ilk andan itibaren, dönemin padişahı I.Ahmed dahil olmak üzere herkesi etkisi altına almayı başarmıştı. Ona "Ay Yüzlü" anlamına gelen "Mahpeyker" diye sesleniyorlardı.
Sadece I. Ahmed, bütün gözdelerinden daha çok sevdiği Mahpeyker'e, önde gelen anlamında kullanılan Kösemen diye sesleniyordu. Kösemen, lakabının hakkını verecek ve daha 15 yaşındayken I.Ahmed ile evlenip haseki olacaktı. Kösem Sultan, I.Ahmed zamanında siyasette ve sarayda çok da etkin olamıyordu. Venedik elçisi Simon Cantarini’nin yazdıkları, o günlerde yirmilerinde olan Kösem’in gelecekteki eylemleri hakkında bir fikir veriyordu bile:
“Güzel, kurnaz, birçok yeteneği olan, mükemmel şarkı söyleyen, I. Ahmed’in çok sevdiği, ama devlet işlerini konuşmayacak kadar dikkatli davrandığı bir haseki."
Kösem Sultan, 27 yaşında dul kalacak ve bu hayatının miladı olacaktı.
I.Ahmed'in ani ölümünden sonra saraydan uzaklaştırılsa da, ilk oğlu IV.Murat tahta geçtiğinde, saraya geri dönmüş, yaşı daha küçük olan oğlu yerine ülkeyi yönetmeye başlamıştı.
Rüşvet çarkından gelen servetiyle hayır işleri yapıyor, bu sayede de insanların saygısını kazanıyordu.
Nüfuzunu kullanarak satılığa çıkardığı makamlar sayesinde, servetine servet katıyor, ülke yönetiminde ağaların gücünü bildiği için onları yanına çekiyor, adeta satranç oynuyordu. Duruma göre hamlelerini değiştiriyor, gücüne güç, servetine servet katıyordu. Karşısına kim gelirse onu ŞAH MAT yapmasını da çok iyi biliyordu. Öyle ki, döneminde çıkan isyanları bile büyük bir ustalıkla bastırmayı başarmış, ülkeyi birçok tehlikeden kurtarmıştı.