Kendi savunma sanayin varsa Yunanistan’ın düştüğü duruma düşmezsin

Savunma sanayi dünyanın en kritik sektörlerinin başında geliyor. İletişim teknolojileri gibi bazen paranız olsa da alamadığınız şeyler oluyor. Örneğin Türkiye, üstelik en önemli üyelerinden olduğu NATO’dan yıllarca hava savunma platformu Patriot istedi. Vermediler… Üstelik tam kriz anında var olanları da geri çektiler. Bir tek İspanyollar sistemi bırakmıştı. Ama artık o günler geride kaldı. Türkiye kendi füze teknolojisini ve hava savunma sistemlerini geliştirdi. Ötesine de geçerek parayla alınamayan yüksek teknoloji ile kendi bütünleşik hava savunma katmanı olan Çelik Kubbe’yi uygulamaya soktu. İsrail’in meşhur Demir Kubbesi gibi etkin olacak… Bu aslında ayrı bir yazı konusu… Bugünkü yazının konusu savaş gemileri…

Uzun süredir Yunan medyasında savaş gemileri modernizasyon çalışmaları tartışılıyor.
Yunanistan'ın sahip olduğu dört MEKO200HN sınıfı firkateyn (Hydra), Türkiye'nin de envanterinde bulunan MEKO sınıfı (Barbaros) 4 gemiyle aynı.

Yunanistan, bu gemilerin modernizasyonunu kendisi yapamıyor. Bu nedenle Almanya'dan destek almak zorunda kaldı. Almanya, başlangıçta Yunanistan'a bu modernizasyon için 600 milyon Euro gibi bir maliyet çıkarmıştı.

Ancak, bu miktar güncellenerek şimdi 800 milyon Euro’ya yükseltildi. Üstelik Almanlar bu bütçeye Türkiye kadar modernizasyon da yapmıyor. Bu nedenle, Yunanistan'ın gemileri hala 1995 model olarak kaldı.

Oysa Türkiye, bu gemilerin modernizasyonlarını kendi imkanlarıyla, milli ve yerli savunma sanayisi sayesinde gerçekleştiriyor.

Yunanistan’da gemi başına 200 milyon Euro maliyet var. Yunan medyasına göre bu kadarla sınırlı kalacağı da meçhul. Türkiye böyle bir gemiyi baştan sona donanmış olarak 300 milyon dolara imal ediyor.

Yunanistan, modernizasyon için gerekli bütçeyi henüz tam olarak karşılayamadığı için (parlamento da onay vermiyor), gemileri 1990'larda hizmete girdikleri haliyle kalmaya devam ediyor.

Türkiye ise bu süreçte daha ileri adımlar atarak gemilerini güncellemeye devam etti yeni yerli füzelerini entegre edebildi. Mesela yerli ve milli olan Atmaca füzesini gemiye entegre etti. Yunanistan'ın aynı fırkateynleri modernize edilmediği için Atmaca'nın karşılığı olan Amerikan yapımı Harpoon füzesinin yeni versiyonu bir ağırlık sorunu yaşandığı için yüklenemiyor. Bu sorun da Yunanistan'ın modernizasyon sürecinde karşılaştığı teknik zorluklardan biri olarak öne çıkıyor.

Buna karşılık, Atmaca füzesi, Türk gemilerine entegre edilebildi ve bu da Türkiye'nin modernizasyon sürecinde bir avantaj sağladı.

Türkiye'nin savunma sanayisi, maliyet ve performans açısından da oldukça rekabetçi bir konumda. Örneğin, Fransa'dan bir adet fırkateyn satın almak Yunanistan'a 1,2 milyar avroya mal oluyor. Bu büyük maliyetlere rağmen, modernizasyon süreci de teknik zorluklarla karşılaşıyor.

Buna karşılık, Türkiye'nin ürettiği TCG İstanbul fırkateyninin maliyeti maksimum 550 milyon dolar. Bu maliyetle, Türkiye aynı miktarda para ile 4 adet sıfır kilometre İstif sınıfı firkateyn inşa edebiliyor.

Örneğin, aynı bütçeyle tanesi 150-200 milyon dolardan firkateyn silah yükü ile donatılmış 10 adet Hisar Sınıfı Açık Deniz Karakol Gemisi alınabiliyor.

Malezya, Pakistan, Ukrayna, Romanya ve Nijerya gibi birçok ülkeye gemi ihraç eden Türk savunma sanayisi maliyet etkin çözümler sunuyor ve dünya piyasasında giderek daha fazla etkili hale geliyor. Son bir örnek de Aselsan’ın ürettiği SIRT isimli telsiz sistemi. Bu sistem daha önce Fransa’dan alınıyordu. Türkiye eskiden bu sistemi Fransa’dan 100’e alıyorsa bugün bunu kendisi 10’a üretiyor. Aradaki 90 birimlik fark zenginleşmeye ve gelişmeye katkı sağlıyor.