Kılıçdaroğlu: Parayı patron veriyorsa sağlıklı rapor yazamazsın
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Hendek’teki havai fişek fabrikasında 7 işçinin hayatını kaybettiği patlama sonrası tutuklanan iş güvenliği uzmanı Aslı Bozkurt'la ilgili açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Parayı patron veriyorsa sağlıklı rapor yazamazsın. Ama buna rağmen bu kardeşimiz 5 gün önce bu fabrikada benim dediklerim olmuyor diyerek istifa ediyor. Ama Aslı kardeşimiz şu an hapiste. Şu memleketin adaletine bakar mısınız Allah aşkına" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle;
"Değerli arkadaşlarım sabah internete bir haber düştü. Adalet Ağaoğlu'nu yitirdik. Edebiyat dünyamızın ve hepimizin başı sağ olsun. Sadece bugüne değil yarına da kalemleriyle ışık tutan edebiyat dünyası her zaman bizim için çok değerlidir. Gerçekten de yazılarıyla sanat dünyamızın değerli bir aktörüydü. Bizim kültürümüzün dünyada tanıtılması edebiyatçıların sayesinde oluyor.
Tabi bu arada Rize ve Artvin'de sel felaketi dolayısıyla hayatını kaybeden vatandaşlarımız var onlara da Allah'tan rahmet diliyoruz.
"ŞEHİTLER ARASINDA FARKLILIKLARI KALDIRIN"
Şehitler arasındaki farklılıkları kaldırın. Şehit bizim şehidimizdir. Şehitler arasında farklılık yaratırsanız aslında doğru yapmamış olursunuz. Bayrağa sarıyoruz, şehidimiz diyoruz. Devlet erkanı, vatandaşlarımız orada toprağa defnediyoruz ve sonsuzluğa uğurluyoruz ama arkasından bu şehit falan türden bir şehit, öbürü falan türden bir şehit bunlar arasında ayrım yapalım, bu doğru değil.
SAKARYA'DAKİ PATLAMA
Patlamamış enkazı başka bir yere taşınması gündeme. Kim aldı bu kararı bilmiyoruz. Hiçbir önlem alınmıyor. Oradaki patlamada da üç askerimiz şehit oluyor. Bunların hakkını ve hukukunu aramak bizim namus borcumuzdur. Bu ülkenin Cumhurbaşkanlığ koltuğunda oturan zaatı, hayatını kaybeden işçilerin ailelerini değil, önce 11 yılda beş kez fabrikasında patlaması olan patronu arıyor. Devletin kimlere teslim edildiğini Sakaryalılar'ın da bilmesi gerek. Bizim devletimiz sıradan bir devlet değildir.
"PARAYI PATRON VERİYORSA SAĞLIKLI RAPOR YAZAMAZSIN"
Bakın bu fabrikada çalışan bir kardeşimiz var. İş Sağılığı ve Güvenlik Uzmanı Aslı Bozkurt. Bu tür fabrikalar İş Sağlığı ve İş güvenliği uzmanı çalıştırırlar ama parayı patron verir. Parayı patron veriyorsa sağlıklı rapor yazamazsın. Ama buna rağmen bu kardeşimiz 5 gün önce bu fabrikada benim dediklerim olmuyor diyerek istifa ediyor. Ama Aslı kardeşimiz şu an hapiste. Şu memleketin adaletine bakar mısınız Allah aşkına. Aramızda İş Sağlı ve Güvenliği Sendikası'ndan da arkadaşlarımız var.Dolayısıyla o arkadaşlarımıza da seslenmek isterim.
"VARSIN ONLAR LALE DEVRİNİ YAŞASINLAR"
Biz sizin hakkınızı ve hukukunuzu sonuna kadar arayacağız. Varsın onlar Saraylarında otursunlar. Varsın onlar Lale Devri'ni yaşasınlar. Alın terinin ne olduğunu onlar biliyorlar mı? Saray'da yaşayanlar verdiği emeğin değerini biliyorlar mı? Ama onların yediklerinin tamamının bedelini 83 milyon olarak ödüyoruz. Sakarya'nın da vicdanına sesleniyorum, artık uyanmanız lazım, görmeniz lazım.
"DAHA CENAZELER KALDIRILMADAN..."
Daha cenazeler kaldırılmadan, patronu arayıp 'napıyorsun' diye geçmiş olsun diyor. MÜSİAD hemen toplanıyor, ziyafetler düzenleniyor. Ya bir bekleyin ya, şu cenazeler bir kalksın. Bunlarda vicdan yok. Adalet duygusunu tartan terazinin adı da vicdandır zaten.
"60 DOLARA ALINAN ASFALT, AYNI FİRMADAN 25 DOLARA ALINDI"
60 dolardan asfalt alıyorlar, aynı firmadan 60 dolardan değil 25 dolardan asfalt alındı. Ankara Büyükşehir'de, aynı firmadan. Saray'ın sorması gerekmiyor mu? Bu malı kim götürdü? O soramaz, biz soracağız. Yolsuzluk yapan, yolsuzluğu soramaz.
Belediye başkanlarımız tutarlı çalışıyor.
ENGELLİLER YÜKSEK HIZLI TRENE BİNEMİYOR
2013 yılında bir yasa çıktı yüzde 40'ın üzerinde engelliler, kamuya ait taşıtlara binerken ücret ödemiyor. Ağır engelliyse, yanında olanın ikisinin birden bedel ödememesi gerekiyor. Pandemi bittikten sonra, Yüksek Hızlı Tren için engelliye sen binemezsin diyorlar. Bunu da bütün engelli kardeşlerimin bilmesini isterim. Bizim belediyelerde bütün biniyorlar, ama devlet demiryollarına gelince bindirmiyorlar.
"ÇİFTÇİLERİN DURUMU PARLAK DEĞİL"
Mardin ve Şanlıurfa'da çifçitlerin durumu parlak değil. Son 2 yılda tarımsal sulamada kullanılan elektriğin bedeli yüzde 108 arttı. Son 2 yılda bu fiyatı dayıyorlar. Bunun üzerinden ödeyeceksin diyorlar. Mardin'de onlarca köyün elektriği kesik. Şanlıurfa'da da çiftçiler hak arıyor. Nerede belediyemiz varsa, sorun çözülüyor. Şanlırufa'da kim var? Yıllardır AKP'ye veriliyor. Onların hanımlarının elindeki çantanın değerini biliyor musun Urfalı kardeşim, 5o bin dolar. Senin on yıllık elektrik masrafını karşılıyor! Sen alın terinin değerini vermiyorsun, gidiyorsun çantaya oy veriyorsun. Sen kanma artık.
"ABD'DEKİ 'MAL VARLIĞI ARAŞTIRILSIN' TEHDİDİNE SESSİZ KALMASINI KALDIRAMIYORUM"
Türkiye'yi yöneten bir kişinin mal varlığının ABD'de söz konusu olması, bak bizi kızdırma senin mal varlığını araştırırız tehdidine ağzına fermuar çekip tek kelime edemeyen bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetmesini kabullenemiyorum. Yetmiyor hala, açlık nedir bilirler mi? Asla bilmezler. Çiftçinin, esnafın derdini bilirler mi? Asla.
"14 LİRADAN FINDIK ALDI... 24 LİRADAN SATIŞA ÇIKARDI"
Dünyada fındıkta bir numarayız ve fındık ihraç ettiğimiz zaman tamamı devlete geliyor. Bir yabancı tekelin eline fındık üreticileri teslim edilmiş durumda. Fiskobirlik'i bitirdiler, toprak mahsülleri ofisini görevlendirdiler. 14 liradan fındık aldılar, 24 liradan satışa çıkardı, 400 bin ton fındık sattı. Yeni çıkacak olan fındığın 18-20 lira arası olduğunu söyleniyor. Üretici fındık bahçesine girmeden önce, toprak mahsülleri fındık taban fiyatını en az 25 lira olarak belirlemeli. Ordulular eğer bunu talep ediyorsa, oylarıyla göstersinler. Seni sömürüyorlar. Alın terinle sömürüyorlar. Birilerine peşkeş çekiyorlar sen de itiraz et kardeşim.
ÇOKLU BARO TEKLİFİ
Bütün değerli milletvekili arkadaşlarımı öncelikle teşekkür ederim. Diyeceksiniz ki niçin?Türkiye'yi ayırıştıran bölen bir projenin yasası olan teklifi olan çoklu baro hususunda milletvekili arkadaşlarım gerçekten de mükemmel çalıştılar. Bütün arkadaşlarımın konuşması akademik düzeyi yüksek bir konuşma gibiydi. Yanlışı bütün ayrıntılarıyla ortaya koydu. Ama iradesini Saray’a teslim edenler elini kaldırıp indirdi. Bu, çoklu hukuk porojesiydi. Buna karşı çıkmak CHP’nin göreviydi.
"MHP BU TEKLİFE NASIL OY VERİYOR"
Beni şaşırtan Sayın Devlet Bahçeli oldu. Partinin sempatizan ve üyelerine bir şey demiyorum. AK Parti Grup Başkaın Bülent Turan, “Bu yasa geçtiğinde PKK, FETÖ baro kurarlarmış, kursunlar arkadaş” dedi.
Peki nasıl oluyor da MHP bu teklife evet oyu veriyor. Vatanı bölmek değil, birleştirmek esastır.
Çoklu baro ile ülkenin birliği ve bütünlüğüne dinamit kondu. Bunu biz söyleseydik muhalefet söyledi derlerdi. Ama söyleyen iktidar partisinin grup başkanvekili. Hangi gerekçe ile el kaldırdılar merak ediyorum. Milliyetçilerini, bayrağını sevenlerin vicdanına sesleniyorum. Nasıl olur da bu kanuna evet dersiniz? Tarihinizi reddediyorsunuz.
(15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ)
"BUGÜN DE AYNI ŞEYLERİ SÖYLÜYORUM AK PARTİLİLER KARŞI ÇIKIYOR"
15 Temmuz darbe girişimi olduğunda İstanbul'daydım. Bakırköy Belediye başkanının evindeydim.
16 Temmuz'da Meclis'e geldim. Parlementoda konuşma yaptım. O gün neleri söylediysem bugün de aynı şeyleri söylüyorum. O gün Meclis'te neleri söylediysem AK Partililer alkışlıyordu, bugün de aynı şeyleri söylüyorum AK Partililer karşı çıkıyor. Neden?
"İKİ AYRI 15 TEMMUZ VAR"
İki ayrı 15 Temmuz var. Bir, Saray'ın 15 Temmuz’u. İki, halkın 15 Temmuz’u. Halkın 15 Temmuz’unda 251 şehidimiz var, 2 bin 194 gazimiz var, sokağa çıkan 100 binler var, bedel ödeyenler var, kolunu bacağını verenler var, demokrasi sevdalıları var. O gün bedel ödeyenler için paralar toplandı. Tıpkı Beşiktaş'taki terör saldırında hayatlarını kaybeden ve büyük bir kısmı polis olan şehitlerimiz için de paralar toplandı.
BÜTÜN ŞEHİT YAKINLARINA GAZİLERE SESLENİYORUM: BU PARALAR NEREDE
Bu paraları biz takip etmeseydik tamamen yok edeceklerdi. Vakıf diyorlardı vakfı kurmamışlar. 250 bin dolar şehit derneklerine verecekti Erdoğan. Hala o paranın nereye gittiğini bilmiyoruz hala... Bütün şehit yakınlarına gazilere sesleniyorum. Nerede bu paralar. Niye vermiyorsunuz bu paraları?
"İKİ KİŞİNİN KOMİSYONA GELMESİNİ ERDOĞAN YASAKLADI"
Darbe Araştırma Komisyonu kurulmasında ısrarcı olduk kuruldu. 2 kişinin komisyona gelmesini Erdoğan yasakladı: Biri MİT Müsteşarı diğeri dönemin Genelkurmay Başkanı, tüm ayrıntıları biliyorlardı. Erdoğan neden TBMM’ye gelip bilgi vermelerine yasak koydu?
"HTS KAYITLARI SENİN ELİNDE"
Erdoğan demiş ki; “15 Temmuz gecesine dair şüphe bulutları dağıtılmalı. Kılıçdaroğlu kiminle konuştuysa açıklamalı” demiş. Çok komik bir adam! Bütün HTS kayıtları senin elinde. O gece kim kiminle konuşmuş açıklasana kardeşim…
FETÖ’nün 1 numaralı siyasal ayağı sensin kardeşim! Kozmik Oda’yı açtırdın. Bu atamaları yapan kimse siyasal ayak odur.
Komisyonda rapor 4 yıl önce çıktı ama neden yayınlamıyorlar, neden korkuyorlar. Millet gerçekleri görmesin diye. Müyesser Yıldız 15 Temmuz'un perde arkasını inceliyordu. Şimdi de hapiste. Sen misin araştıran deyip hapse attılar. Ayrıca o gece kim kim kiminle konuştu ama açıklanmıyor.
"NE OLUR NE OLMAZ DİYE MARMARİS'E GİTTİN"
Erdoğan niye gider gizlenir Marmaris'te. Niye saklanır? Yaveri zaten FETÖ'cüymüş. Zaten biliyorlar sen gidip Marmaris'e niye saklandın Allah aşkına. Çünkü sen darbe girişiminin olacağını biliyordun. Ne olur ne olmaz diye Marmaris'e gittin. Bu da gayet açık. Bir Cumhurbaşkanı gittiği yeri kendi vatandaşından saklar mı Allah aşkına. Yaveri biliyor fatura kime çıktı Sözcü gazetesine... Yazmak zaten gazetecinin görevi.
AYASOFYA'NIN İBADETE AÇILMASI
Ayasofya'nın ibadete açılması ilk kez 2005 yılında gündeme geliyor. Danıştay reddediyor. 2008'de de reddediliyor. 2018'de AYM'ye götürülüyor. AYM kişi bakımından yetkisizlik veriyor.
Son olarak Danıştay'da dava açılıyor Cumhurbaşkanlığı müdahil oluyor ve davacının zaman zaman başvurularda bulunduğunu ve başvuru içeriğinin de benzer olduğunu, önceki kararların da reddedildiğini belirtiyor. Cumhurbaşkanının avukatı dilekçesinde ifade ediyor. Ayasofya'nın tahsis ve kullanım şeklinin değiştirilmesinde yürütmenin yetkili olduğunu kaydediyor.
Danıştay 10. Dairesi 1934'te alınan kararı iptal ediyor. Erdoğan bunun üzerine 'Ayasofya'nın yeniden camiye döndürülmesi bu kararlığın ifadesidir' diyor. Avukatına itiraz edin diyorlar ama sonra böyle bir karara imza atıyorlar. Avukatına önce aman bu karar çıkmasın diyorsun. Bunun adı sahtekarlık ve iki yüzlülük değilse nedir. Bakın değerli arkadaşlar. Erdoğan bu konuların hiçbirinde samimi değil. Erdoğan'ın tek düşündüğü koltuğudur. O koltuk için feda edemeyeceği hiçbir şey yoktur."