Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?
Yeni Aktüel yazarı İdris Kardaş, 24 Haziran'da erken seçim yapılması kararı sonrasında CHP'deki belirsizliği ele aldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun muhtemel adayların profillerini ele alan Kardaş, "Tüm bu çıkmaz içinde Kılıçdaroğlu'nun aday belirleme sürecini fallara bırakması en rasyonel hamle olabilir" dedi.
İşte İdris Kardaş'ın 'Aday Falı' başlıklı yazısı...
Aday Falı
Seçim tarihi belli oldu. Şu ana kadarki tek aday, Cumhur İttifakı'nın aylar öncesinden belli olan adayı Cumhurbaşkanı Erdoğan. Devlet Bahçeli daha Ocak ayında adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu açıklamıştı kamuoyuna. Yani seçim erkene alınmasaydı da bu ittifakın adayı netleşmişti. Ancak muhalefet cephesinden adaylar henüz belli değil. Eğer süreci doğru okusalardı onlar da 16 Nisan referandumu sonrasında aday belirleme çalışmalarına başlamış olur ve net bir isim ortaya koyabilirlerdi.
Aslında Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda birkaç adım atmadı da değil. Referandum sonrası muhalefet partilerini dolaştı ve alınan oy oranının önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AK Parti ile MHP'yi sıkıştırabileceğini düşündü. Referandumda alınan oyu baz alıyordu, zira bugüne kadar Ak Parti karşısında alınan en büyük oy oranı buydu. Ancak referandum sonuçlarını daha sonra yapılacak milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birebir ilişki kurmanın rasyonel olmadığını daha sonra fark etti muhalefet cephesi. Buna mukabil tutunacakları başka da bir somut başarı yoktu kendilerine göre. Dolayısıyla ortak aday çıkarma konusunda görüşmeler yaptılar, ittifak arayışlarına girdiler. Burada elbette merkez konumda olan parti CHP ve Kılıçdaroğlu idi. Peki Kılıçdaroğlu'nun önündeki seçenekler nelerdi ki şimdiye kadar henüz bir aday çıkaramadılar? Seçmesi ve uygulaması bu zor seçenekler üzerinde biraz duralım.
Kılıçdaroğlu'nun ana muhalefet partisi lideri olarak normal siyasi davranış kalıpları içerisinde yapması beklenen şey kendisinin aday olmasıydı. Zira ülkeyi yönetmeye en yakın siyasi parti yani ana muhalefet partisi lideri olarak ülkeyi yönetme iddiasında olması rasyonel bir çıkış olacaktı. Ancak bugüne kadar hiçbir zaman Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olarak ortaya çıkması ihtimali konuşulmadı. Ne kendi partisinden böyle bir açıklama duyduk ne de ittifak etmeyi düşündükleri diğer muhalefet partilerinden böyle bir çağrı duyduk. Aslına bakarsanız böyle bir durumla karşı karşıya kalmak bir siyasetçinin en son isteyeceği şey olmalıdır. Ancak Kılıçdaroğlu bu konuda pek istekli görünmüyor. Nedenleri açık. Cumhurbaşkanı adayı olup kaybederse milletvekili de olamayacağı için genel başkanlık koltuğundan olacak. Kendisi de Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında şansının olmadığını düşünüyor ki bu konuyu hiç açmıyor.
Kılıçdaroğlu'nun yapabileceği ikinci seçenek kendi partisinin içinden yada partisine yakın dışarıdan bir ismi aday olarak gösterip diğer muhalefet partilerinin bu adayı desteklemelerini istemek olabilir. Böyle bir isim henüz ortada yok açıkçası.
Bahçeli'nin, Erdoğan ismini zikretmesinin üstünden aylar geçti ama böyle bir aday çıkmadı CHP içinden. Ancak bu seçenekte Kılıçdaroğlu için zor olan durum ise şu. CHP çizgisinden birini aday gösterdiği andan itibaren aday olan kişi, bir lider gibi kampanya yürütecek ve tüm ışıklar onun üzerinde olacak. Kampanya süresince Kılıçdaroğlu'dan daha karizmatik olarak algılanması sağlanacak. Kazanırsa ülkeyi yönetecek ve Kılıçdaroğlu sıradan bir milletvekili olarak hayatına devam edecek. Siyasetin doğasına ters olan bu durum sonucunda da seçilen kişi CHP'nin başına geçmek durumunda kalacaktır. Kılıçdaroğlu bu senaryodan ürker, istemez. Gösterdikleri aday kazanmasa da yine Kılıçdaroğlu'nun koltuğu tehlikeye girer. Zira gösterilen aday, muhalefetin de desteğini alacaksa ki bu da yüzde 30-35 bandında oy demektir, bu oran Kılıçdaroğlu'nun aldıklarından fazla olacak ve seçim kampanyası boyunca daha karizmatik hale getirilen, ön plana çıkarılan aday kişi seçimi kaybetse bile CHP'nin başına geçmesi konuşulacak ve muhtemeldir ki gerçekleşecektir. Sonuçta Kılıçdaroğlu'nun CHP içinden ve çizgisinden birini aday göstermesi yine kendisi için risktir. Kılıçdaroğlu'nun diğer bir seçeneği ise muhalefet partilerinden bir adayı desteklenmesi yönünde olabilir. Kazanınca kendisi de kazanmış olacak, kaybederse aday gösterilen parti kaybetmiş olacak. Dolayısıyla akla en yatkın senaryo bu olabilir. Peki ama hangi partiden kimi aday gösterebilir CHP? Burada da seçenekler çok zor açıkçası. İlk seçenek; Ekmeleddin İhsanoğlu gibi görece daha silik bir ismi aday gösterip, onun üzerinden seçim kazanılırsa vaad edilen parlamenter sisteme dönüş için çalışmalara başlamak isteyebilirler. (Kılıçdaroğlu'nun bunu yapmak için yine referanduma götürmek zorunda olduğunu bildiğinden emin değilim.) Tüm partilerin üzerinde uzlaşabilecekleri böyle bir aday henüz yok. İkinci seçenek; son zamanlarda çokça propagandasını yaptıkları Saadet Partisi Temel Karamollaoğlu'nu aday göstermek isteyebilirler. Ancak burada CHP tabanının ve özellikle son yıllarda CHP içinde ağırlığı iyice artan İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve benzer ekiplerin bu isme soğuk baktıkları ortada. Kaftancıoğlu'nun bu konudaki sosyal medya paylaşımı her gün paylaşılıyor. "Sivas Katliamı anması nedeniye panel yapan bir kurumun T. Karamollaoğlu'nu panelist olarak davet etmesi kaç puan? Katil aklama sanatı" Bu bakış açısı CHP içinde ağırlığı hayli fazla olan partililerin çoğunda mevcut. Dolayısıyla bu ismin olması kolay değil. Üçüncü seçenek; Batı medyasının seçim tarihi açıklanır açıklanmaz desteğini açıklamaktan çekinmediği Meral Akşener ismini aday gösterebilir ve destekleyebilirler. Bunun da bir çok açmazı ve problemli yönü var. Henüz yeni ortaya çıkan bir harekete altın tepsiyle ülkeyi yönetme şansı vermek CHP'lilerin ne kadar kabul edebileceği bir strateji olur, tartışılır. Akşener, söylem düzeyinde de baskın ve kontrol edilebilecek bir siyasi figür değil. Dolayısıyla ittifak yaptıkları andan itibaren ipler Kılıçdaroğlu'nun ellerinden kayacaktır. Seçim sonrasında karşılaşacak tablo ve güven ilişkisinin kurulmamış olması bu ittifakı kolay hale getirmiyor. Akşener konusunda ısrar ederse seçim sonrası yaşanılacak olan kayıptan Kılıçdaroğlu sorumlu tutulacak ve yine koltuğundan olacaktır.
Seçenekleri bu kadar zor ve çıkmaz sokak barındıran ve neredeyse hangisini uygularsa uygulasın koltuğundan olacak Kılıçdaroğlu'nun neden "erken seçim" "hodri meydan" dediğini siyaset bilimi açıklamak zorunda.
Tüm bu çıkmaz içinde Kılıçdaroğlu'nun aday belirleme sürecini fallara bırakması en rasyonel hamle olabilir.