Kirli ittifak toplantısında neler konuşuldu?
ABD’de "Türk Demokrasi Projesi" adıyla FETÖ destekli bir proje hayata geçirilirken Türkiye'de de ilginç bir oluşum sahneye çıktı! CHP, HDP, LGBT, KHK’lı Platformları Birliği gibi 200 siyasi parti ve kurumun bir araya gelmesiyle kurulan 'Demokrasi Konferansı'nın yayımladığı bildiride, Türkiye karşıtı talepler ‘demokrasi’ kılıfıyla dile getirildi.
CHP eski milletvekili Rıza Türmen’in öncülüğünde Ahmet Türk, Canan Arın, Celal Fırat, Genco Erkal, İhsan Eliaçık, Melda Onur, Murathan Mungan, Nejla Kurul, Öztürk Türkdoğan, Şebnem Korur Fincancı, Tarık Ziya Ekinci ve Zülfü Livaneli’nin çağırıcılığında Demokrasi Konferansı kuruldu.
Platformun katılımcıları arasında FETÖ ve PKK’ya yakın kuruluşların olması dikkat çekti.
İlk toplantısını 24 Haziran Perşembe günü Yenikapı Kadir Topbaş Gösteri Merkezinde yapan platformun katılımcıları arasında başta Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Emek Partisi (EMEP), Halkevleri, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), İBB İstanbul Kent Konseyi, Kaldıraç, KESK, KHK’lı Platformları Birliği, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Yeşil Sol Parti, Yeşiller, Mersin Yedirenk LGBT Derneği olmak üzere 220 bileşen yer alıyor.
TOPLANTI BİLDİRİSİNDE TÜRKİYE KARŞITI İFADELER
Çağırıcıların 13 Nisan’da kamuoyuna yaptığı açıklamanın ardından 24 Haziran’da bir araya gelen katılımcılara toplantıda “Bu Ülkenin Geleceğinde Bizim De Sözümüz Var” başlıklı bir bildiri sunuldu. Hukuk, adalet, demokrasi, insan hakları gibi konularda taleplerin dile getirildiği bildirideki Türkiye’nin terör örgütleriyle mücadelesine karşıt ifadeler dikkat çekti.
Bildiride öne çıkan bazı vurgular şu şekilde:
“Bu topraklarda etnisite ve din ayrımcılığına dayalı acıların ve katliamların bir daha yaşanmaması için cesaretle geçmiş ile yüzleşilmeli, geleceğe dair yeni bir vizyon ve misyon belirlenmelidir.”
“Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorununu çözebilmesi için barış sürecinin inşa edilmesi, savaşa karşı barış hakkının savunulması gerekmektedir. Kürt siyasetçilerin siyasi rehine durumuna son verilmeli, siyasi mahpusların derhal tahliye edilmesi sağlanmalıdır.”
“Yerel yönetimlerin malî bağımsızlığı sahiplenilmeli, şeffaf, hesap verebilir, halk tarafından denetlenen yerel yönetimlerle bir yerel ve yerinden demokrasi inşa edilmelidir. Kayyımlar kaldırılmalı, hukuksuzca hapse atılan ve görevden alınan seçilmiş yerel yöneticiler görevlerine iade edilmelidir.”
‘DIŞ POLİTİKADA SALDIRGAN TUTUMDAN VAZGEÇİLMELİ’
“Dış politikada ülke kaynaklarının savaş sermayesi tarafından yağmalanmasına neden olan yayılmacı, saldırgan tutumdan vazgeçilmeli. “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi hayata geçirilmelidir.”
“Bütün savaş ve operasyonların durmasını, savaşa ve şiddete ayrılan kamu kaynaklarının halkın ihtiyaçları için kullanılmasını istiyoruz.”
“Tutuklu tüm gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır.”
“Devletin, bu coğrafyada yaşayanları cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılıkla hedef göstermeye, suçlu ilan etmeye yönelik tüm politikalarına ve söylemlerine son verilmeli, LGBTİ+’ların tanınma hakkı ve eşit yurttaşlık hakkı anayasal güvenceye alınmalıdır.”
‘TÜM SİYASİ TUTSAKLAR SERBEST BIRAKILMALI’
“Kolektif bir cezalandırma aracı olarak kullanılan OHAL/KHK’ları tüm sonuçlarıyla iptal edilmelidir. Tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır.”
“Yaşam hakkı ihlalleri, işkence, kötü muamele, onur kırıcı davranış uygulamalarına, ifade, özgürlüğü, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, toplanma gösteri hakkı ve örgütlenme hakkı ihlallerine, hapishanelerdeki hak ihlallerine son verilmesini istiyoruz. Siyasal iktidar yargıyı siyasi ve toplumsal baskı aracı olarak kullanmamalıdır. AİHM büyük daire kararları uygulanmalıdır.”
“Sağlamcılık, cinsiyetçilik, ırkçılık, türcülük, yaşçılık ve homofobi gibi tüm ayrımcılıklardan arındırılmış bir ülke ve dünya istiyoruz.”
“Militarizme karşı vicdani ret hakkının tanınmasını istiyoruz.”
SONUÇ BİLDİRİSİNDEKİ HDP VURGUSU
24 Haziran toplantısının ardından platform, bir sonuç bildirisi yayınladı. Hakkında kapatma davası açılan HDP için “Ülkenin 3. büyük partisi” vurgusu yapılan bildiride, “Her taşı yerinden oynatacağız diye söz vermiştik yola çıkarken” ifadesine de yer verildi.
Sonuç bildirisinde özetle şunlar yer aldı:
“Ülkenin 3. Büyük partisi HDP’nin kapatılması için düğmeye basıldı. İktidar meşruiyetini yitirdikçe 7 Haziran-1 Kasım senaryoları yeniden gündeme geliyor.
“Bu ülkede barış içinde, adaletli, eşit, özgür bir yaşam sürmek istiyorsak, başarmamız gereken bütün zenginliklerimizle, bütün farklılıklarımızla, hayallerimiz, umutlarımız, zorbalığa karşı direnme geleneğimizle, bir an bile vazgeçmediğimiz mücadelemizi birleştirmek, halkın demokratik kurucu gücünü ortaya çıkarmaktır. Her taşı yerinden oynatacağız diye söz vermiştik yola çıkarken.
“Bizleri Demokrasi Konferansı’nda bir araya getiren ve heyecan duymamıza neden olan inanç budur.
‘EN GENİŞ BİRLİKTELİĞİ KURACAĞIZ’
“Bu inançla aylardır çalışarak kendi sorunlarından damıttıkları değerlendirmeleri, çözüm önerilerini, taleplerini ve mücadele programlarını derleyen ve ortaklaştıran alanlarımızla şöyle sesleniyoruz:
“Hiçbirimizi faşizm karşısında dışarıda bırakmayacak, bu koyu karanlığı ancak en geniş birlikteliği kurarak aşabileceğimize dair inancı güçlendirecek, aramızdaki önyargıları ve güvensizlikleri ortadan kaldıracak diyalog ve işbirliği sürecini örgütleyecek, sorunları tespit edecek, çözümleri önerecek ve önermekle de kalmayıp yeniden nefes alabilen, geleceğe güvenle bakabilen, kaynakları bir avuç sermayedarı, çete bozuntusunu zengin etmek için değil hepimizin ortak iyiliği için ekmek özgürlük adalet başlığı altında seferber edecek bir yolculuğun ilk adımlarını attık bugün.”
KILIÇDAROĞLU’NUN ‘DOSTLARIMIZLA DEMOKRASİ GETİRECEĞİZ’ AÇIKLAMASI
Demokrasi Konferansı katılımcılarından CHP, bildiride yer alan Türkiye karşıtı ifadelere HDP’yle birlikte imza attı. CHP’den son dönemde yapılan “dostlarımızla demokrasi getireceğiz” açıklamaları peş peşe gelmişti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Haziran’da İBB’nin düzenlediği Demokrasi Şenliğinde yaptığı konuşmada “dostlarımız” vurgusunu yineledi. Kılıçdaroğlu, “Bütün Türkiye'de alacağımız çok yol var. Türkiye'ye gerçek anlamda demokrasiyi getireceğiz. Dostlarımızla beraber getireceğiz. Bunun mücadelesini veriyoruz” açıklamasını yapmıştı.
CHP’li Sezgin Tanrıkulu da önceki gün Diyarbakır’da yerel bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada Kemal Kılıçdaroğlu’nun “dostlarımız” ifadesine ilişkin açıklama yapmış, HDP’yle dayanışma içinde olduklarını ifade etmişti. Tanrıkulu’nun programda şunları söylemişti:
“Örgütleri büyük baskı altında. Bir taraftan genel başkanları tutuklu, partiye karşı kapatma davası açılmış, biz bunları gören bir siyasi parti olarak şunları söylüyoruz: Dostunuzuz, dayanışma içerisindeyiz. Ümitsiz olmayın, ne yapacaksak beraber yapacağız. Bize güvenin.”
BİDEN’İN OPERASYON EKİBİYLE EŞ ZAMANLI BAŞLADILAR
Demokrasi Konferansı’nın toplandığı 24 Haziran’dan hemen önce ABD’de de Türk Demokrasi Projesi adıyla Washington merkezli bir kuruluş çalışmalarına başlamıştı. Kuruluşun içerisinde Trump'ın Eski Ulusal Güvenlik Sorumlusu John Bolton başta olmak üzere eski ABD Başkanı George Bush'un kardeşi Jeb Bush ve FETÖ'cü firari Aykan Erdemir gibi isimler yer alıyor.
Kuruluş, Türkiye'nin S-400'de geri adım atmaması, Libya'da Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni desteklemesi, Suriye'de kurulmak istenen İkinci İsrail'e karşı operasyonları devam ettirmesi, PKK ve FETÖ'ye karşı mücadelede taviz vermemesine karşı Türkiye'yi ABD'nin çizdiği rotaya getirmeye çalışmayı hedefliyor.
HDP’DEN ‘DESTEK’ ÇAĞRISI
Demokrasi Konferansının kuruluşundan 1 hafta önce HDP İzmir İl Başkanlığına yapılan saldırı sonrasında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP’ye destek çağrısında bulunmuştu.
“Demokrasi ve muhalefet çevreleri” olarak adlandırdığı grupları HDP’yle birlikte tutum almaya çağıran Sancar şu sözleri söylemişti:
“Demokrasi ve muhalefet çevreleri bu mücadeleyi sadece HDPye bırakırsa, bu, kaos planı sahiplerini sevindirir. Buradan çağrı yapıyorum: Meclis’te bulunan ve bulunmayan bütün siyasi parti başkanları en kısa zamanda bir araya gelelim. Ortak tutumu Türkiye halklarına hep birlikte gösterelim”
HDP’li Sancar’ın açıklamasından kısa bir süre sonra CHP ve HDP’nin Demokrasi Konferansı bildirisine ortak imza attığı görüldü.
ÇAĞRICI LİVANELİ’DEN ‘CHP’ ÇIKIŞI
Demokrasi Konferansı çağırıcılarından Zülfü Livaneli, Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’la yaptığı söyleşide CHP’ye ilişkin bazı değerlendirmelerde bulundu. Söyleşide İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Erdal İnönü gibi isimleri hedef alan Livaneli, bu isimlerin solcu olmadığını, aksine milliyetçi, sağcı ve devletin kuruluş ideolojisini savunduklarını ifade etti.
Ecevit’in “devletin kuruluş ideolojisine uygun Türkçü-laik kesimlerin temsilcisiydi” diyen Livaneli, “İsmet İnönü, Bülent Ecevit solcu muydu? Ecevit gibi politikaya meraklı, hırslı, Robert Kolejli genç bir siyasetçinin önündeki bütün engelleri kaldırarak CHP’nin başına getirdiler. İsmet İnönü’nün yerine Ecevit’in getirilmesi bir operasyondu; darbe gibi bir şeydi.” dedi.
Deniz Baykal için “Devletçidir, sağcıdır, Alevi, Kürt, sol sevmez.” ifadelerini kullanan Livaneli, “Parti içindeki en milliyetçi, ulusalcı isimleri, keza onun kirli işlerini yapan birtakım tipleri yönetime getirdi. Neticede o ulusalcılarla beraber CHP’yi MHP çizgisine kaydırdı.” ifadelerini kaydetti.
2002 seçimleri öncesinde Baykal milletvekilliği teklifine karşılık bazı şartlar sunduğunu belirten Livaneli şunları ekledi:
“Baykal o zaman bana ısrar ettiğinde, bir grup arkadaşla birlikte bazı şartlar sunduk. Bunlardan bir tanesi Türkiye’nin en kısa sürede AB çatısı altına girmesi ve sorunların AB ilkeleri çerçevesinde çözümü için çalışma yapılması yönündeydi. Baykal’a “Bunda tamam mıyız” dedik, “Tamamız” dedi. Kürtçe televizyon ve radyo, o zaman yoktu, “Bunda tamam mıyız”, “Tamamız” dedi. Anadil meselesinde hakeza. İşçi sınıfı hakları dâhil pek çok şartı öne sürdük, “Tamam” dedi.”