Herkesin evde kalarak, kendi kişisel karantinasını oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat, koronavirüs salgınına karşı başlatılan 'evde kal' çağrısının yönetilmesindeki psikolojik süreçlere ilişkin değerlendirmede bulundu. Üç hafta öncesine kadar çoğu insanın koşuşturma içinde bir hayatı olduğunu belirten Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat, "Yetiştirilmesi gereken işler, yetişilmesi gereken toplantılar ve diğer ciddi sorumluluklarla zamanın nasıl akıp gittiğini dahi anlayamıyorduk. Yorgun şekilde evlerimize gelip bir sonraki günümüzü planlarken, temel ailesel sorumluluklarımızı yerine getirmek dışında, evdekilerle neredeyse hiç görüşemiyorduk.
Kişisel karantina günleri için 14 özel tavsiye!
Koronavirüs salgınına karşı başlatılan 'evde kal' çağrısının yönetilmesindeki psikolojik sürece dikkat çeken Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat, kişisel karantina dönemi boyunca, psikolojik ve fiziksel sağlığın önemine yönelik 14 tavsiyede bulundu.
Koranavirüs tehlikesi kapımızı çaldığında ve hepimizin evde kalması gerektiği gerçeğiyle yüzleştiğimizde, çoğumuz değişik ruhsal hallere büründük" dedi.
"YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞU, PANİK BOZUKLUĞA DİKKAT"
Toplumun bazı kesimlerinin durumu hassasiyetle ele aldığının altını çizen Doksat, şu değerlendirmede bulundu:
"Bazı kişiler hastalığa yakalanmaktan aşırı derecede endişe etti. Olumsuz ve kaygı tetikleyici abartılı senaryolara ilgi gösterdi. Yakın çevrelerindeki kişileri bu senaryolarla boğdu. Hatalı veya abartılı bilgi yaydı. Hem kendileri panikledi, hem toplumda amacını aşacak şekilde tedirginliğe yol açtı. Bu durum, toplumda ruhsal hastalık zemini olan bazı kişilerde çeşitli ruhsal hastalıkları alevlendirdi. Gençler ve yetişkinlerde, yaygın kaygı (anksiyete) bozukluğu, hastalık hastalığı (hipokondriyazis), saplantı zorlantı bozukluğu (okb), panik bozukluk gibi ruhsal hastalıkların oranları ciddi şekilde yükseldi ve giderek yükselmeye devam ediyor. Bu gibi ruhsal hastalıkların kişilerin bağışıklık sistemlerini zayıflattı gerek teke tek iletişimlerinde gerekse de sosyal medya üzerinden sağlığını ve fiziksel hastalıklara olan yatkınlığı arttırdığını biliyoruz. Ayrıca, bu bireyler hastalıklı kaygılarını, gerek yansıyan kaygı gerekse de resmi verilere güvensizlik akımı şeklinde topluma enjekte ederek, insanları korkuya ve kaosa (kargaşaya) sürüklemek konusunda risk oluşturmaktadır."