Kızılay Başkanı'ndan Ensar Vakfı iddialarına yanıt

Habertürk'te Veyis Ateş'in sorularını yanıtlayan Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, Ensar Vakfı'na yurt yapılmasına ilişkin bağışla ilgili şu ifadeleri kullandı:

 "Doğrudur, Türkiye'de yardımlar dernekler kanunu, medeni kanun ve yardım mevzuatı ile düzenlenir. Bir kısım belgeler hukuk dışı yollarla elde edilmiş ve bağışçılarımızın rızası olmadan medyada yayınlandığı için bu çerçevede bir ihlal var. Bu belgeler doğru ama bağışçımızın rızası olmadan yayınlanması yardım etiği açısından hukuksal anlamda ve ticari ahlak açısından doğru değil. İnsani yardım kuruluşlarına yapılan yardımların bir iki türü var. Bağışların iki türü vardır. Bunlardan biri şartsız yapılan bağışlar. Diğeri de Başkentgaz'ın yaptığı gibi şartlı olan bağışlar var. Bunu al şartsız kullan diyenler var. Ya da sana şu desteği veriyorum. Bu desteği şu şartlarda kullan diyebilir. Bu şartlı bağışlar derneğimiz genel kurulunda değerlendirilir. Derneğimizin misyonuyla uyumlu mu, alınan verilen kurumların denetlenebilirliği yasallığı noktasında uygunmu diye bakılır, uygunsa onay verilir." 

Veyis Ateş'in "Peki neden Başkentgaz bağışı direkt Ensar Vakfına yapmıyor?" sorusu üzerine Kınık, "Çünkü Başkentgaz Kızılay'ın daimi bağışçısı. Bize daima bağış yapan bir kurum. Farklı destekleri var. Bazı kurumlar bizim gibi şeffaf ve hesap verebilirliği yüksek olan kurumları tercih edebilirler. Diyebilirler ki ben bu bağışı sana yapmak istiyorum, bu bağışla bir eğitim kurumu yapılacak diyebilir. Lütfen buradaki süreci bana raporla.

Dünyada İnsani Yardım Sektöründe rutindir bu. Türkiye dışından bir kurum bize gelip şunu diyebilir. Ben Türkiye'deki STK'ları izleyemiyorum ben bu yardımı size aktarsam siz projelerin değerlendirilmesini size de katkı yaparmak kaydı ile yapar mısınız? diyebilir. Türkiye'ye katkı yapacaksa, acıları dindirecekse biz alan veren kurumlara bakarak tamam diyoruz." ifadesini kullandı.

Bir başka soru üzerine bu protokolün daha önce da başka örnekleri olduğunu belirten Kınık, "BaşkentGaz'ın yaptığı bağış ile Ensar Vakfı'nın yurt yapması yasal." dedi. Kınık sözlerine şöyle devam etti:

"Başkentgaz'ın yaptığı bağışla Ensar Vakfı'na yurt yapılması tamamen yasaldır. Bu şartlı bir bağıştır. Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır. Farkı şudur. Devlet size bir imtiyaz vermiş. Türkiye Cumhuriyeti'nde kamunun yapması gereken hizmetlerden birine yatırım yapıyorsanız mesela bir eğitim kurumu yapıyorsanız, bir sağlık kurumu yapıyorsanız ve bunu benim şartlarımda yapıyorsanız diyor. ve bana vergi vermek yerine bu yardımı yapan kuruluşlar üzerinden ya da doğrudan siz yapabilirsiniz ve bunu vergi matrahından tamamen düşme hakkınız vardır diyor. Burada Kızılay'ım imtiyazı daha büyük. Bu kanuni bir hak."

Veyis Ateş'in "Sosyal medyada sizin 2010'lu yıllarda FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e övgüler yaptığınıza dair eleştiriler var. Kestirmeden soruyurum "FETÖ'cü müsünüz?" sorusu üzerine Kerem Kınık "Hayatım boyunca ne aklımı, ne inancımı, ne de değerlerimi Allah'ın hiçbir kuluna teslim etmedim. Her zaman kendi değerlerimi, kendi inancımı inşa ettim. bunun bedelini de ödedim bundan sonra da öderim." dedikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim ömrüm bu kamu zararlıları ile mücadele ile geçmiştir. Gençlik yıllarımda da, üniversite yıllarımda da sosyal medyada kendi bağlamında düşünmemiz gereken hususları oradan kopartıp, bazılarını montajladılar. 2012 yılında Fethullah Gülen'e geçmiş olsun tweeti attım. Fetullah Gülen'le hayatımda karşılaşmadım. Hayatımda maklube yemedim, Türkçe Olimpiyatlarına gitmedim. O tweeti attığım dönemde hiçbir kamu görevi olmayan sivil bir kişiydim. Öldüğüne ilişkin bir söylence çıkmıştı. Bende Emre Uslu'nun tweetinde o fotoğrafı gördüm.Ben de Fetullah Gülen 2 saat önce tweetini paylaştım. FETÖ'cü olan bir kişi tweetinde Fetullah Gülen'e adıyla hitap eder mi etmez. Darbe gecesinde saat 21.30'da ve sonrasındaki süreçlerde nerede olduğuma baksınlar. Ailem Avrupa yakasındaydı bir oğlum Anadolu yakasındaydı. Hepsini Havalimanına çağırdım. Çünkü korunması gereken en önemli değer Cumhurbaşkanımızdı. Oğlum Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçerken yaralandı. Gazi oldu. Bunun üzerinden bile polemik yapıyorlar..."