Komik 'çelenk' anısından, trajik çöküşe... Kemal Öztürk yazdı

Muhafazakar insan hakları kuruluşu Mazlumder'e ilk yıllarından itibaren destek veren Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, dernekten kopuş sürecini okurları ile paylaştı.

Derneğin yıllar içinde nasıl yozlaştığını anlatan Öztürk, içinde bulunduğumuz süreçte Mazlumder gibi bir kuruluşa çok ihtiyaç olduğunun da altını çizdi.

Alınan son mahkeme kararı ile Mazlumder'in yeniden kuruluş değerlerine dönme ihtimali doğduğunu dile getiren Kemal Öztürk, önemli detaylar aktardı.

İşte o köşe yazısı:

- Bir insan hakları hikayesi MAZLUMDER

İstanbul Aksaray'da, kötü bir apartmanın üçüncü katında toplanmıştık. Sağdan soldan toplanmış eşyalar arasında, plastik sandalyelerde oturmuş, Mazlumder İstanbul Şubesi'nin neler yapacağını konuşuyorduk yönetim kurulu olarak. 1991 yılıydı sanırım.

Birinci gündem maddemiz, parasızlıktı. Kirayı ödeyemiyorduk. Ancak insan hakları ve hukuku için son derece önemli faaliyetler planlıyorduk. Herkes gönüllüydü ve kendi cebinden derneğin masraflarını karşılamak için aidat ödüyordu.

MUHAFAZAKAR CAMİANIN İLK İNSAN HAKLARI DENEYİMİ

Parasızlıktan, hak ihlalleri yapan kurumların kapısına bırakacağımız siyah çelengi bile sonradan geri alıyorduk. İstanbul Üniversitesi'nin kapısına bıraktığımız siyah çelengi tekrar geri almak için beni nöbetçi bırakmışlardı. Polis geldi ve beni gözaltına aldı. Siyasi şubede saatlerce sorgulandım. Polisi, siyah çelengi geri götürmek için orada beklediğime ikna edemedim. Sonra da bıraktılar. 22 yaşındaydım, toyluğuma verdiler.

Muhafazakar camia için yeni ve mayınlı bir alandı. İnsan hakları sorunuyla genelde solcular ilgileniyordu. Literatürü onlar geliştirmişti. Muhafazakar camia ise kendi dilini, ilkelerini, duruşunu oluşturmak için ayrıca bir çaba gösteriyordu. Bu nedenle solcuların ve Batı'nın şekillendirdiği insan hakları kavramını geliştirmek, yeniden şekillendirmek için uzun yıllar tartışmalar yapıldı.

Bu sayede Mazlumder'in ürettiği ve belki de herkes için ortak payda olabilecek çok sağlam ilkeler oluştu ve bunlar sloganlaştırıldı.

HERKESİ KUŞATAN İLKELER: MAZLUMA KİMLİĞİ SORULMAZ

“Kim olursa olsun mazlumdan yana. Kim olursa olsun zalime karşı” sloganı oldukça güçlü ve kuşatıcı ilk ilkelerimizden biri oldu. “Mazluma kimliği sorulmaz”, “herkes için adalet” diğer önemli sloganlardı.

Başörtüsü yasağına karşı en güçlü mücadeleyi veren kurum Mazlumder olmuştur. O yasağa karşı olan herkes, Mazlumder çatısı altında birleşmişti. FETÖ o zaman da Mazlumder'in her faaliyetini, eylemini 'provokasyon' olarak haberleştirir, bizi dışlar ve terörize etmeye çalışırdı.

Doksanlı yılların en netameli konusu olan Kürt sorunuyla yakından ilgilenmeye çalıştı dernek. Çok zor bir alandı. Örgütün ve devletin insan hakları ihlallerini tespit etmek, dillendirmek ve bunu önlemeye çalışmak, ateşten gömlek gibiydi. Sadece güvenlik açısından değil, Kürt meselesiyle ilgilendiğimiz için, “ırkçı, Kürtçü” yaftası da yapıştırıyorlardı.
Derneğin ilk kurucu genel başkanı Mehmet Pamak, ülkücü kökenli bir muhafazakar olmasına rağmen, 'Kürtçü' suçlamasına muhatap olmuştu. Yine de zorla köy boşaltmalar ve bunun doğurduğu sonuçları tespit eden rapor, 1995 yılında yayınlanan en sağlıklı ve önemli raporlardan biri olmuştur.

Samimi insanların, fedakârca uğraştığı bir dernek olarak sonradan her kesimden kabul gördü. Gerçekten adaletli ve hakkaniyetli olmaya yoğun çaba gösteriyorduk. Bosna savaşı, Çeçenistan ve Irak'ın işgalinde önemli aktiviteler yaptı. Bosna'da kimyasal silah kullanılmasına karşı, Taksim'de o dönemin en büyük mitingini düzenledi. Rahmetli Özal örtülü destek verdi. Ancak yıllarca bu miting yüzünden Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) yargılandık. Sonunda beraat ettik.

DERNEĞİN EN CİDDİ SORUNLARI

Mazlumder'in muhafazakâr camiaya ve Türkiye'ye, insan hakları mücadelesi konusunda çok büyük katkıları oldu. Ne üzücüdür ki, derneğin etki alanı büyüdükçe, dernekle ilgilenen bazı insanların niyetleri de değişti. Kimi siyasi bir sıçrama taşı olarak kullandı derneği. Kimi ise siyasi intikam amacıyla derneğin ilkelerini zedeledi.

Suriye krizi ve PKK/HDP konusu, dernek için ciddi sorunların yaşanmasına, fikir ayrılıklarına neden oldu. Kötü niyetli, kişisel hesapları olan insanlar, birçok gönüllü yardımseverin dernekten kopmasına neden oldu.

Dernek içindeki tartışmalar önce medyaya, sonra da mahkemelere taşındı. Derneğin hiç karşılaşmadığı, hiç görmediği nezaketsiz olaylar bu nedenle yaşandı. Politize oldu, çıkarlar öne çıktı. Yıllarca büyük bedeller ödenerek oluşmuş saygın ilkeler çiğnendi, değiştirildi ve adaletli yaklaşım kayboldu.

MAZLUMDER'İN DÜNYAYA AÇILMASI ŞART

Geçtiğimiz hafta artık bu kötü gidişata isyan eden, derneğin ilk kurucu kadroları yaşanan hukuksuzlukları mahkeme taşıdı. Mahkeme dernek içinden geçici bir yönetim atanmasına ve olağan üstü genel kurul ile yeniden yönetim seçilmesine karar verdi.

Uzun yıllardan beri, derneğin yaşadığı hukuk ve ilke sorunları yüzünden ilişkimi kesmiştim. Şimdi yeniden umutlandım. Mazlumder'in eski günlerine, fabrika ayarlarına döneceğini umut ediyorum.

Tabii şu anda bu yeterli değil. Mazlumder'in ya da diğer insan hakları örgütlerinin artık uluslararası alanda faaliyet göstermesi lazım. ABD'de, Avrupa'da yabancılara karşı neredeyse her gün saldırı oluyor, insan hakları ihlal ediliyor. Bu konuda Uluslararası Af Örgütü kılını kıpırdatmıyor. İslam ülkelerinde savaş, terör, kaos nedeniyle birçok hak ihlali yaşanıyor. Tüm bunlar için çalışan, uğraşan, rapor hazırlayan ve dünya kamuoyuna duyuran güçlü, dürüst ve adil bir sivil örgüt bulunmuyor. Bu yüzden Mazlumder'in artık sadece Türkiye'de değil, uluslararası sahada çalışmalar yapması gerekir.

Dünyada hiç bu kadar aleni, hiç bu kadar hoyratça insan hakları ihlali olmamıştır. Yapılacak o kadar çok şey var ki, Mazlumder'in kendi iç sorunlarıyla uğraşması büyük bir ayıp aslında. Gerçekten de İslam dünyasının çok güçlü uluslararası insan hakları örgütüne, hukuk kurumlarına ihtiyacı var. Zira Batı'daki insan hakları ihlalleri burada durmayacak ve daha da artacak.

İnşallah bu değişimin ve önümüzdeki aylarda yapılacak yeni genel kurulun bu mantıkla hareket edecek insanların iş başına gelmesine neden olur. Yoksa çok yazık olacak.

GÜNÜN VİDEOSU

İstanbul'da korku dolu anlar! Ambarlı Mardaş Limanı'nda gemi yan yattı! Personeller tahliye edildi

İstanbul Ambarlı Mardaş Limanı'nda AMNAH isimli konteyner yüklü gemi sabaha karşı yan yattı. Konteynerlerden bazıları denize dökülürken bölgedeki çalışmalar devam ediyor. Gemi personeli hemen olay yerinden tahliye edildi.