İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde bulunan saray, 1853 yılında inşa edilmiştir. Sultan Abdülmecid zamanında yapılmıştır. Kimin tarafından çizildiği bilinmeyen sarayın, mimarı ise Ermeni Garabet Bayan’dır. Sarayı tamamlayamadan ölen mimarın yerini oğlu Nikogos Balyan almıştır. Osmanlının esas sarayı olan Topkapı Sarayı bu sarayın yapımı ile terk edilmiştir. Halifeliğin kaldırılmasıyla 1924 yılına kadar 6 padişaha ve son Osmanlı Halifesi olan Abdülmecid Efendiye ev sahipliği yapmıştır. 1927-1949 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk ise İstanbuldaki çalışmalarında bu sarayı kullanmış ve burada ölmüştür. 1984 yılından sonra saray müze olarak halka açılmıştır.
Sarayın Yapısı
Saray; Mabeyn-i Hümayun yani Selamlık, Muayede Salonu yani Tören salonu ve Harem-i Hümayundan oluşan üç bölüme ayrılmıştır. Selamlık bölümünde devletin yönetim işleri, tören salonunda ise bayramlaşmalar ve resmi devlet törenleri için ayrılmıştır.
Yapı üç katlı ve simetriktir. Yalnız harem dairelerinin bulunduğu kara tarafına uzanan kısımda tavan arası uygulamasıyla birlikte dört katlı bir yapı özelliği kazanır. Sarayda 285 oda, 44 salon ve 6 hamam bulunur. Denizden 600 metrelik bir rıhtıma sahiptir. Kara tarafında ise birisi çok süslü 2 anıtsal kapısı vardır. Saray Batı etkilerinin altında, her ne kadar Avrupa saraylarından örnek alınarak yapılmış olsa da harem kısmının ayrı bir bölüm olarak kurulmasına dikkat edilmiştir.
Üslup
Batı mimari hayranlığı yüzünden Osmanlı klasik mimarisinin büyük geleneğini terk etmiştir. Böylece barok, rokoko ve ampir sanat üslubu kendini bu yapıda gösterir. Yoğun şekilde görülen Batı etkileri kendini yalnızca üslupta gösterir. Mekanların oluşturulması, mimari plan şeması geleneksel Türk evi tipine uygunluk gösterir.
Süslemeler
Saray’ın en görkemli bölümü devlet işlerinin yürütüldüğü Mabeyn kısmıdır. Girişte karşılaşılan Medhal salon, kristal merdiven, elçilerin ağırlandığı salon ve kırmızı oda ile devletin görkemini vurgulayacak biçimde süslenmiştir. Dolmabahçe Saray’ı hiçbir sarayda bulunmayan bir ihtişama ve zenginliğe sahiptir. İç dizaynda mobilyalar, ipek halılar ve perdeler orijinal olarak günümüze gelmiştir.
Saray’ın duvar ve tavan süslemeleri Avrupalı sanatçıların resimleri ve atın süslemeler ile donatılmıştır. Aynı renk tonuna sahip odalar da zeminler farklı, çok süslü ahşap parkeler ile kaplıdır. Meşhur Hereke halıları bir çok yer de kullanılır.