Korona ile mücadelede can alıcı sorun: Aylaklar
Çin'in Wuhan kentinde geçtiğimiz yılın aralık ayında ortaya çıkan koronavirüs (Kovid-19) salgını yüzlerce ülkeye yayılarak kısa sürede pandemi halini aldı. Çok güçlü bir bulaşıcılığa sahip koronavirüs ile dünya genelinde mücadele devam ederken salgının yayılmasına engel olunamıyor.
Dünya genelinde toplam vaka sayısı 2 milyon 100 bin 64'e ulaşırken, en çok vaka görülen ülke 64 bin 348 ile ABD oldu. ABD'yi sırasıyla İspanya, İtalya, Fransa ve Almanya takip etti.
Türkiye ise korona salgını ile mücadelede diğer ülkelere oranla çok daha başarılı sonuçlar alıyor.
Tüm dünyanın gıptayla baktığı Türk sağlık sistemine bu mücadele sırasında en büyük tehdit ise yine içeriden geliyor.
Hürriyet Gazetesi yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bugünkü köşe yazısında bu tehdide geniş yer ayırdı.
Müftüoğlu yazısında, "O kadar iyi durumdayız ki yakın zamana kadar havalarından geçilmeyen pek çok ülkeye yardım malzemesi bile gönderebiliyoruz. Tamam, bunların hepsi güzel şeyler. Hepsine eyvallah. Ama mühim, çok ama çok mühim ve son derece can sıkıcı bir sorunumuz var: AYLAKLAR!" ifadelerini kullandı.
Ölümcül salgının yarattığı tehditlere karşın sokaklarda amaçsızca gezen insanların varlığına dikkat çeken Müftüoğlu, "Eğer ortalıkta gezen bu aylaklar evlerinde kalmazsa biliniz ki savaşı kazanmamız en azından daha uzun sürecektir." dedi.
İşte Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ın korona salgını sürecinde "başyazar" ilan ettiği Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun "Bu böyle gitmez" başlıklı yazısında yer verdiği o tespitler;
"Koronavirüs salgınına karşı başarılı geçen bu süreçte çözümü zor bir problemle karşı karşıyayız.
Ve her problemi çözmede olduğu gibi önümüzde sadece tek seçenek var: Gerçekleri açık açık, eğip bükmeden söylemek!
O gerçekler şunlar...
Tamam, başarılı bir sağlık ordusuna sahibiz. Tedavide ciddi bir başarıya imza attık, atmak üzereyiz.
Tamam, tıkır tıkır işleyen bir sağlık sistemimiz var. Ekipmanlarımız yeterli, hastanelerimiz donanımlı, ilaç üretim ve tüketim sistemimiz programlı. Hadi biraz daha ileri gidelim. O kadar iyi durumdayız ki yakın zamana kadar havalarından geçilmeyen pek çok ülkeye yardım malzemesi bile gönderebiliyoruz. Tamam, bunların hepsi güzel şeyler. Hepsine eyvallah. Ama mühim, çok ama çok mühim ve son derece can sıkıcı bir sorunumuz var: AYLAKLAR!
Sokaklar, caddeler, meydanlar hâlâ ve nedense ortalıkta dolaşan aylaklarla dolu. Üstelik çoğu maskesiz, çoğu sosyal mesafe kuralından hâlâ habersiz. Burun buruna, sırt sırta, kol kola, yan yana her ne derseniz deyin, olmaması gereken her türlü şartı bir araya getirerek işi gücü olmadığı halde sokaklarda aylak aylak dolaşan bu kişiler bana göre en büyük tehlike. Oysa ciddi bulaşıcı, salgın bir hastalıkla karşı karşıyayız. Eğer ortalıkta gezen bu aylaklar evlerinde kalmazsa biliniz ki savaşı kazanmamız en azından daha uzun sürecektir."
AHMET HAKAN DA UYARDI
Müftüoğlu'nun yanısıra Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan da bugünkü yazısında aynı tehdide dikkat çekti.
Hava soğuksa vatandaşların evde oturduklarını ancak havalar biraz güzelleştiğinde dışarı çıkan kişi sayısının arttığını belirten Hakan şu ifadeleri kullandı;
"Dün hava biraz soğudu, sokaklar da boşaldı.
*
Bu ne demek?
Şu demek:
*
Hava biraz güzel olunca...
Şöyle bir dolaşalım diyerek parklara, sokaklara çıkanlar. Bir işleri yok ha! Sadece dolaşmaya çıkıyorlar. Markete gitmek bile değil amaçları! Sadece aylaklık yapmak için evden çıkıyorlar.
*
Bizim işte özellikle bu kesimi...
*
Havalar güzel olduğunda da evde tutmamız gerekiyor.
Bunun bir yolunun bulunması kesinlikle şart.
*
Üretim tabii ki devam etmeli... Tedarik akışında tabii ki kesinti olmamalı... Ekonominin çarkları tabii ki dönmeli... Marketler tabii ki açık olmalı...
*
Ama bu süreçlerin herhangi bir parçası olmayıp sadece aylaklık edenler de...
Evlerinde kalmalı.
*
Hafta sonu herkese yönelik sert bir sokağa çıkma yasağı rejimi uygulamak yerine...
Hafta içi ya da hafta sonu...
Hava güzel diye kendilerini sokaklara atıp aylaklık edenleri evlerinde tutmayı başarsak...
Virüse karşı çok daha etkili bir savaş vermiş oluruz."
İŞTE MÜFTÜOĞLU'NUN O YAZISININ TAM METNİ