Korona yeni bir dünya mı yaratıyor?
Çin'in Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip ölümcül koronavirüs (Kovid-19) salgınının yayılması nedeniyle dünyada oluşan panik artarak devam ediyor.
Bu çerçevede en etkili ve erken önlem alan ülkelerden olan Türkiye'de virüsün görülmesinin uzun süre önüne geçildi. Ancak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın dün yaptığı açıklama ile Türkiye'de de ilk kez koronavirüs taşıyan bir hastanın teşhis edildiği duyuruldu.
Bakan Koca ayrıca, hastanın karantinaya alındığını ve durumun şu an Türkiye için bir "salgın" mahiyeti taşımadığını vurguladı.
Dünyayı esir alan koronavirüs kabusu konusundan en çok konuşulan tespitler ise Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül'den geldi.
Dünyayı ekonomik ve sosyal büyük bir krizin eşiğine sürükleyen salgın hakkında önemli tezler ortaya koyan Karagül, koronavirüsün sadece br hastalık salgını olmağını belirterek, "Hastalık kontrol altına alınıyor, alınacak. Ama bu korku, bu panik insanları, toplumları, devletleri anormal davranışlara, tedbirlere sürüklüyor." diye yazdı.
Virüs salgını nedeniyle yaşam tarzını değiştirmeye yönelik bazı adımlar atıldığına dikkat çeken İbrahim Karagül, "Salgını önlemenin ötesinde yeni bir toplum düzeni inşa etmenin işaretlerini görüyoruz." ifadelerini kullandı.
İşte o köşe yazısı;
* Korona bize ne anlatıyor? * Şehirler ve ülkeler çöküyor. Sosyal hayat, ekonomi bitiyor. * Bilinen yaşam tarzı sona eriyor. Sorun salgın mı yoksa panik mi? Yoksa başka korkular mı var? * Yeni ekonomik modeller, Yeni siyasi sistemler, Yeni toplum modelleri, Yeni bir dünya düzeni mi gelecek?
Korona (Corona) artık bir hastalık, bir virüs salgını değil.
Bir korku dalgasına, bir panik rüzgarına, bir yıkıcı fırtınaya dönüştü.
Hastalık kontrol altına alınıyor, alınacak. Ama bu korku, bu panik insanları, toplumları, devletleri anormal davranışlara, tedbirlere sürüklüyor.
Salgını önlemenin ötesinde yeni bir toplum düzeni inşa etmenin işaretlerini görüyoruz.
ÜLKELER, ŞEHİRLER ÇÖKÜYOR. YAŞAM TARZIMIZ DEĞİŞİYOR.
Bir savaş yöntemi, bir intikam aracı, ülkeleri çökerten bir saldırı yöntemi olarak kullanılacak sanki.
O zaman sağlık meselesi olmanın ötesinde yepyeni bir gerçekle karşı karşıya kalacağız demektir.
Ülkeler çöküyor. Şehirler çöküyor. Ticaret çöküyor. Sanayi çöküyor.
Okullar kapanıyor. Toplu ibadetler durduruluyor.
Bugüne kadarki yaşam tarzımız değişiyor.
Birbirimizle ilişki biçimimiz, birbirimize davranış biçimimiz değişiyor, güven ortadan kalkıyor.
Bir arada yaşama isteğimiz, irademiz, becerimiz çöküyor. Sosyal alan ağır darbeler alıyor.
Hastalığın yol açtığı panik, kapitalizm, serbest piyasa ekonomisi, Batılı yaşam tarzı sorgulanacak.
En önemlisi de özgürlükler daralıyor. Hem de hayatın bütün alanlarında. Gündelik insan davranışından siyasi alışkanlıklara kadar. Korona hepimize yeni bir yaşam biçimi dayatıyor.
İRAN; AFGANİSTAN’DAN LÜBNAN’A KADAR HASTALIK TAŞIYOR.
İran virüs yüzünden felç oldu. Her ne kadar “gamsız” bir görüntü verseler de, okullar tatil, türbeler kapalı, Cuma kılınmıyor, şehirler salgına teslim.
Hamaney’in yakınları öldü, milletvekilleri öldü, Nevroz konuşması bile iptal edildi. Ölenlerin sayısının açıklanandan çok yüksek olduğu söyleniyor.
Afganistan, İran, Irak, Suriye, Lübnan hattında yaygın bir İranlı yabancı savaşçı trafiği var ve bu trafik hastalığı yer ülkeye taşıyor.
Virüsün anavatanı Çin haftalardır karantina altında. Şehirler teslim oldu. Ticaret ve üretim neredeyse durdu. ABD’yi geçmesi beklenen Çin ekonomisi hızla çöküyor.
Merkezi devlet düzeninin sıkı denetimi belki yayılmayı önlemede başarılı oldu. Ama Çin’de de açıklanan bilgi ile gerçekler arasında uçurum olduğuna dair ciddi kuşkular var.
İTALYA PES ETTİ.
İtalya’nın tamamı karantina altında alındı, ülke pes etti. İnsanlara evlerinden çıkmama çağrısı yapılıyor. Okullar kapalı, turizm bitti, şehirler hayalet şehirlere döndü, bütün toplu etkinlikler iptal edildi.
Virüs salgını nedeniyle “teslim” olan ilk ülke İtalya oldu. İspanya gibi Güney Avrupa ülkelerini de İtalya gibi bir durumun beklediğine dair endişeler var.
Küresel ticaret savaşları, Corona yüzünden yeni bir döneme girdi. Salgın yüzünden sadece üretim değil, seyahat ve turizm durdu. Eğitim ve kültürel faaliyetler de durdu.
PETROL DEPREMİ DAHA İLK ÖRNEK
Dolayısıyla petrol ve enerji denklemi bozuldu. Rusya ile ABD ve Suudi Arabistan arasındaki anlaşmazlık petrol fiyatlarını yarıya indirdi, borsalar, piyasalar çöktü.
Petrolden sonra başka hangi alanlarda çöküşler yaşanır? Ülkeler birbirine karşı hangi silahları kullanır? Olağanüstü dönemlerde dayanışma yerine kendini koruma güdüsünün öne çıkması, birçok ülkeyi karşı karşıya getirebilir.
VELİAHT HASTALIĞI FIRSAT BİLDİ, TASFİYEYE BAŞLADI.
Bizim bölgemizde Suudi Arabistan, ardından da Mısır’ın hastalığın merkezi olabileceği söyleniyor. Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere, Körfez ülkeleri de bu çerçevede değerlendiriliyor.
Ama bu ülkeler, hastalıkla mücadele etmekten çok onu siyasi amaçlar için fırsata dönüştürüyor görünüyor. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, Korona’yı bahane olarak kullanıp, ülkeyi neredeyse sıkıyönetime geçirdi.
Muhaliflerini tasfiye etmeye, tutuklamaya başladı. Korona temizliği bahanesiyle Kabe’de tavafı durdurdu, okulları tatil etti, sistem kilitlendi. Bu da denetimi kolaylaştırıyor.
GELECEĞİN HABERCİSİ: YENİ SİYASİ SİSTEMLER, YENİ EKONOMİK MODELLER..
Birçok ülke, benzer şekilde fırsatçılık yapıyor. Hesaplarını Korona’nın oluşturduğu psikolojik atmosferi kullanarak sahaya sürüyor. Uluslararası sistem diye bir şey zaten kalmamıştı. Şimdi tamamen kilitlendi.
Önerim Korona sonrasını düşünmek. Yeni siyasal, sosyal, kültürel eğilimleri ölçebilmek. Yeni yaşam biçimleri üzerinde kafa yormak. Yeni sosyal ağları irdelemek.
Sanki yeni toplum modelleri, yeni siyasi modeller, yeni bireysel ilişkiler, yeni hassasiyetler oluşacak. Hatta yeni siyasi sistemler. Yeni ekonomik modeller.
Korona geleceğin habercisi gibi.