Koronavirüs dünyayı değiştiriyor mu?
Elon Mask, Tesla’nın kurucusu ve yöneticisi. Diyor ki, “insana cihaz takmadan bu işten kurtulamayacağız”.
Mahremiyet tartışmaları koronavirüs salgını ile arttı. Komplo teorileri de hakeza.
O kadar farklı, insanın aklını, ufkunu zorlayan cümleler kuruluyor ki, nasıl bir dünyaya doğru gidiyoruz diye ister istemez panikliyor insan.
Deri altlarına chipler (yonga) yerleştiriliyor. İnsanların aldıkları nefes dahi kontrol ediliyor. İnsana dair her şey o chiplere yükleniyor ve her türlü bilişim ortamında insanın günlük hayatındaki eylem ve işlemleri chiplerle gerçekleştiriliyor.
Kimlik taşımanıza gerek yok, ehliyet yük olur. Kredi kartı mı, nakit mi, ne gerek var, eğer hesabınızda paranız varsa zaten bu chip içinde tanımlı.
Sağlığınıza aykırı bir yiyecek mi sipariş ettiniz, canınız çekti diye, kusura bakma sistemin onunla ilgili ödemeye kapalı… Kolesterolün böyle iken hem niye hamburger yemeye kalkışıyorsun ki?
Gereksiz bir alış veriş mi yapacaksın, stok bilgin de otomatik olarak yüklü, daha önce aldığın üründen var, önce onu kullan, bitince al. Dünyanın kaynakları sadece sana ait değil, bencil olma…
Gayet tabi, bunlar chipe benim yüklediğim anlamda marifetler.
Chipe sadece bunlar mı yüklenecek peki?
Evet, teknolojik gelişmeler bize artık yanımızda kimlik kartı, pasaport, ehliyet, banknot, kredi kartı vb. hiçbir şeyi taşımamıza gerek bıraktırmayacak bir notayı işaret ediyor.
Ama tüm çabalar yalnızca böyle kolaylıklar için mi?
“Mahremiyet sorunları elbette olacak deniyor” bunlar anlatılırken.
Olmaması mümkün değil ki, cep telefonlarının sinyalleri üzerinden gününün tamamını nerelerde geçirdiğini bilmemiz mümkün hale gelen insanoğlunun, deri altı chipleri ile sadece gününü nerelerde geçirdiğini değil, kimlerle, hangi aktivitelerle geçirdiğini de ve hatta nerede, ne zaman, ne konuştuğunun da istendiği an kontrolün önü açılacak…
Hayat daha mı kolay olacak, yoksa bu kadar aşırı gözetim altında yaşamak çok mu bunaltıcı ve sıkıcı olacak?
Sorunun cevabı herkesin baktığı yere göre değişir ama insanların aslında tam da bir android, insanlık dışı varlığa kendi zekâsı üzerinden vardığı nokta tam da bu olsa gerek…
Pandeminin yayılmaması, kontrol altında tutulması için hasta olanların veya hastalık yayma riski bulunanların hareketlerinin takibini mümkün kılmak üzere geliştirilen yazılımlar, cihazlar, elektronik kelepçe türü bağlar bazı ülkelerde uygulanıyor.
Gerekçe insani, toplumsal, sosyal yapıyı korumak için diye, sunuluyor.
İtirazlar yine insani ve bireyin afişe edilmesi, hasta mahremiyetinin ortadan kaldırılması, hedef haline getirilmesi gibi hususlar üzerine birikiyor.
Peki, hangi görüş önemli?
Hangi yaklaşım benimsenmeli?
Teknoloji ile insanların bir diğerinin de hayatını olumsuz etkilememesi ve hastalığın yayılımı ile toplumsal yapıya ekstra yükler bindirmemesi için “kamu yararı” adına alınan önlemler mi yoksa bireyin özgürlüğü mü?
Geçtiğimiz günlerde ABD’de bu konu ile ilgili bir yazılım Trump’a anlatıldı, o da, “benim aklıma yatıyor, harika bir şey” dedi... Ama bunun Kongre’den geçmeyeceğini de biliyor.
İnsanın yaşamı özgürlüklerle anlamlı.
İnsanı insanlıktan çıkaran, özgürlüklerini ortadan kaldıran, mahremiyetini yok eden her gelişme esasında çağdışıdır.
Teknoloji fetişisti olmak değil, teknoloji ile insanın yaşamının konforunu ve kalitesini yükseltmek hedeflenmeli ama insanı kendi yaptığı teknolojinin esiri haline getirecek gelişmelere olumlu bakmak ise elbette ki reddedilmelidir.
Esaret altında bir hayat yaşanmaya değer mi?