Korunmak için…
Coronavirüs tüm gündemimizi işgal ediyor. Sadece bizim mi? Tüm dünyada tek bir gündem haline geldi virüs…
Yakalanan yakalana… Devlet başkanı, first lady, bakan, milletvekili, profesör, sanatçı, futbolcu tanımıyor…
Tersine şöhretli, paralı, insanlarla teması çok olanları daha fazla yakalıyor. Ölümlü vakalar ağırlıklı olarak yaşlı kitlenin virüsten kurtulamadığını gösterse de, henüz bir tedavisi bulunamadığı için tedirginlikler de tedbirlerle birlikte artıyor.
Bu psikolojiden kurtulmak o kadar kolay değil. Hasta olmayan hasta mıyım şüphesinde, azcık burnu akan, boğazında gıcıklanma olan ölecek miyim endişesi içinde. Yanlarında öksüreni, aksıranı hemen karantinaya aldırmaya uğraşanlar bile var.
Türkiye henüz bu boyutlara gelmedi. Vaka sayısı sınırlı, ölüm şükür ki yok. Alınan tedbirlerin etkisi olarak değerlendirmek lazım bu durumu.
Cumhurbaşkanlığı kabine toplantısı sonrası açıklamalar yine bu erken alınan önlemler çerçevesinde görülmelidir.
İnsanların yoğun olduğu ve birbirlerinin etkisine açık olduğu okullar, üniversiteler ve spor karşılaşmalarına yönelik kararlar hastalığın bir şekilde yayılmasını engelleyecektir.
Keza yurt dışına yönelik hareketliliğin yavaşlatılması da durumu kontrol altında tutmaya imkan verecektir.
Konu tüm dünyayı ilgilendiriyor ve bütün laboratuvarlar bu belanın defi için çalışıyor, mutlaka bir tedavi yolu bulunacaktır. Mühim olan o zamana kadar enfeksiyon kapmamak.
Kişisel hijyen ile ilgili uyarılara her zamankinden daha fazla kulak vermekte yarar var. Ellerin yıkanması, tokalaşma, sarılma, öpüşme gibi temaslı selamlaşma ritüellerinden temassız yöntemlere geçilmesi, kalabalık yerlerden uzak kalmanın denenmesi gibi öneriler önemli.
Sosyal medya üzerinden yaratılmak istenen bilgi kirliliğine de dikkat şart. Bir hijyen de bu konuda lazım.
Ülkemizin ve insanlarımızın o kadar sevmeyeni var ki, her fırsatta ortaya çıkıyor. Dünyanın en itibarlı yayın kuruluşları olarak değerlendirilen yapılar bile Avrupa’dan Amerika’ya seyahat yasağını Türkiye görseli ile veriyorlar veya Kanada Başbakanı ve eşinin coronovirüs karantinasını yine Türkiye görseli ile servis ediyorlar…
Bilmiyorlar mı Türkiye’nin en erken önlem alan ülke olduğunu ve vaka sayısının en az görüldüğünü…
Bilmiyorlar mı, seyahat engelinin Türkiye’yi kapsamadığını… Bilmiyorlar mı, sınırlarındaki Kanada ile Türkiye’nin arasında binlerce kilometre olduğunu…
Ancak dert bunların bilinip bilinmemesi değil, dert açık; Türkiye’nin bu süreçte dünyanın en az etkilenen yıldız ülkesi olarak parlamasına engel olmak…
Panik geliştirmek isteyenlere, fırsatçılara meydan vermemek için göstereceğimiz her çaba kendi lehimizedir.
Her panikte fırsatçılar ortaya çıkıyor. Kolonya kıtlığı olacak bir memleket miyiz?
Makarna üretimi olmayan bir ülke miyiz?
Temizlik maddeleri kullanımı birazcık artsa da bunlar ülkemizde temini güç ürünler mi?
Hem fiyatları artırıyorlar, hem paniği yükseltiyorlar…
Fırsat vermeyelim…
Kulaklarımız yetkililerin açıklamasında olsun. En muteber haber kaynakları resmi bilgi aktaran ortamlardır. Sadece onlara itibar edelim.
Fısıltıların, kaynağı belirsiz, algı operasyonlarının kurbanı, kobayı olmayalım.
“Aynı gemideyiz” cümlesini en fazla edeceğimiz günler bu günler. Bu geminin su alması hepimizi boğar.