Kozmetik lider operasyonları
Terör ve güvenlik uzmanı Hacı Murat Dinçer, SuperHaber'e yazdığı yazısında, "Türkiye’nin yönetimini istenilen hale devşiremediğini gören ‘’dış mihraklar’’ bu gün sahneye heybelerinden çıkarıp allı pullu sundukları yeni bir devam filmiyle çıkıyorlar: Kozmetik Lider. " ifadelerini kullandı. İşte Dinçer'in 'Kozmetik lider operasyonları' başlıklı o yazısı...
Demokrasi toplumların problemlerini çözme konusunda keşfedilmiş en başarılı yönetim biçimidir. Demokrasilerde güç halktadır; halk özgür iradesiyle seçtiği liderlere kendini yönetme erkini devreder.
Yönetime talip olan liderler halkın önüne çıkararak teknoloji çağının tüm modern iletişim imkânlarıyla siyasi propaganda yapar; kendini, yaptıklarını, yapacaklarını anlatır.
Seçilmenin yolu ‘’halkın algısı’’ndan geçer. Osmanlıca da daha güzel haliyle ‘’algı’’ kelimesinin yerine: Şuur ve idrak kelimeleri kullanılmıştır. Yani halkın şuuru, halkın idraki. Algı/idrak/şuur; dış dünyada meydana gelenlerin insan beyninde sinirsel enerjiye dönüşmesidir. Felsefe bilimi algıyı: duyular aracılığıyla elde edilen verilerin insan beyninde oluşturduğu etki sonucunda bireyin geliştirdiği tutum ve davranışlar olarak tanımlar.
İnsan algısı ilk olarak tüccarlar ve reklamcıların ilgilisini çekmiştir. İhtiyacımız olmayan malı algı yönetimini iyi uygulayan reklam yüzünden satın alırız.
Algı Yönetimi: Hedef kitlenin analizi ve toplumsal genetiğiyle yakından ilgilenir. Bir toplumun dini, milli ve kültürel değerlerine zıt sunumlar algının da zıt alınmasına ve toplumun davranışlarının istenilen değil bilinmeyen bir yöne kaymasına yol açar.
Emperyalist döngülerinin gereği olarak ‘’diğer’’ ülkelerde hesabı olan dünyanın muktedirleri bu hesaplarını en kolay ve en ucuz yoldan görmek için ‘’diğer’’’lerini yönetecek liderleri yönetime getirirler. Bazı Latin Amerika Ülkerlerinde ‘’hard power’’ kullanılarak yapılan askeri darbelerle ABD ile çıkar birliği yapan diktatörlerin yönetime getirildiğini yakın tarih kaydetmiştir. Ülkemizde hem ‘’hard’’ hem de ‘’soft’’ gücü kullanarak yönetimi FETÖ eliyle değiştirmek isteyen dünya muktedirleri amaçlarına ulaşamamanın şaşkınlığı ve kızgınlığı içindeler. Uyguladıkları taktiklerin Türkiye’nin yönetimini istenilen hale devşiremediğini gören ‘’dış mihraklar’’ bu gün sahneye heybelerinden çıkarıp allı pullu sundukları yeni bir devam filmiyle çıkıyorlar: Kozmetik Lider.
Yüzyılımızda algılarımızı yöneten araçlar değişti. Sinemanın yerine televizyon, televizyonun yerine internet ve akıllı telefonlar, gazetenin yerine de sosyal medyanın geçtiğini hepi topu elli yıllık zaman diliminde yaşadık. Algı yönetimi araçlarının neredeyse tamamı dünyayı yönetme isteğiyle ulusları ve sınırları yeniden tasarlamak çabasında olan gücün elinde, hedef toplumu analiz ederek algısını yönlendirmek için gerekli olan para ve araç tekelde toplandı.
Devlete sızarak yönetimi ele geçirme operasyonu, askeri darbeyle yönetimi ele geçirme operasyonu, mevcut siyasi lideri suikastla bertaraf etmek, terör örgütlerine verilen ihaleler, içerdeki beyaz hainler eliyle suni ekonomik kriz, sivil itaatsizlik temelli kitle hareketleri tutmadı. Paralar harcandı, ajanlar gözden çıkarıldı, siyasi bedeller ödendi ama Necip Millet’in teveccühü değişmedi.
Dün Almanya’da yaşayan bir arkadaşımı aradım. Sosyal medyada yayınlanan bir videoda ‘’ Türkiyeli Muhalifler ‘’ şeklinde bir oluşumun vurgulandığını, böyle bir oluşum varsa: Kimlerden oluştuğu, sayıları, mali durumları, etki alanları, birlikte hareket ettikleri görüş ve gruplar hakkında bilgi istedim. Hain olmadan da farklı düşünülebileceğini uzun yıllara dayalı dostluğumuz sayesinde öğrendiğim arkadaşımın verdiği cevap çok ama çok manidardı:
‘’Türkiye’ye muhalif olan grubun Almanya’da ne işi var. Öyle bir şey mi varmış? Duymadım. Kendini bir örgüt kimliği altında tanımlayarak temele ‘’muhalif’’ kelimesini koyuyorsan git Türkiye’de muhalif ol. Türkiye’ye gidemiyorsan senin adın ve gurubun başkadır. Kendine Siyasi Mülteci demen gerekir. Almanya’da siyasi mülteci olmanın şartlarını da biz biliriz, bize anlatmasınlar. Yönetime ben de muhalifim, mevcut iktidarı beğenmiyorum ama bunu başka bir ülkeden dile getirmem. Varsa derdim gelirim ülkeme veririm oyumu değiştirim iktidarı. ‘’
O çok konuşulan videoda konumuzla ilgili dikkatimizi çeken iki algı yönetimi vurgusu vardı:
-İstanbul Ruhu
-Berlin’deki sürgünler
Eğer bahsedilen ‘’İstanbul Ruhu’’ ; zulüm 1453’de başladı diyenlerse o ruh değil güruhtur. Üzerinde konuşmaya bile değmez.
Sürgüne gelince. Türkiye Cumhuriyeti mevcut kanunlarında ‘’sürgün’’ cezası yoktur. Türk yargısından illegal yollarla kaçarak Yunanistan ve Almanya başta olmak üzere AB ülkelerine sığınanlar kendi özgür iradeleriyle bu yolu seçti. Kimse onları göndermedi. Olayın sürgün olması için hem sürgün cezasının hem de Devlet iradesinin olması gerekir. Herhalde böyle bir ceza sistemimiz olsa bu müeyyide kendi egemen topraklarımızda uygulanırdı. Almanya bizim bir eyaletimiz oldu da bizim mi haberimiz yok oraya suçlu sürüyoruz. Öte yandan kendini sürgün olarak tanımlayarak mağdur edebiyatı yapan ‘’Türkiyeli Muhalifler’’: Sürgünün en çok istediği şey ülkesine geri dönmektir. Ülkeye girmek için hiçbir engeliniz yok. Gelin Yüce Türk Adaletinin bulunduğunuz ülkelere örnek olacak şekilde uyguladığı adil yargılanma hakkından yararlanın.
Video baştan sona psikolojik harekâtın çok iyi bir örneği; her kelimesinin analiz edilerek profesyonelce ele alınması ve istihbaratçı olacak yeni nesle ders olarak okutulması gerekli.
Kozmetik Lider operasyonunda dünyayı kendi çıkarlarına göre yeniden şekillendirme ihtiyacı duyan güç; hedef aldığı ülkede tüm modern iletişim araçlarını kullanarak yeni bir ‘’kişi’’ ortaya koyar. Bu operasyonda sosyal medya ve istihbarat örgütleri at başı rol üstlenir. Model kişinin çoğu zaman kendisinin seçildiğinden bile haberi yoktur. Şişirilir ve balon halini alınca sahneye sürülür. Geçmiş siyasi başarısı olmayan, ayırıcı özellik yoksunu bu model bir de bakarsınız siyasi propaganda sürecinde en önde yer almaya başlar. Anketler onu gösterir, sosyal medyada tag olur, hangi TV kanalını açsanız onu görürsünüz. Algı yönetimi oyunları başlamıştır. Toplumsal genetiği iyi analiz etmiş algı yönetimcileri bir iki mağdur soslu dokunuşla şuurunuzu büyüler ve sandık iradenize etki eder. Siz kendi liderinizi seçtiğinizi sanırsınız ama aslında beyninize subliminal mesajlarla yerleştirilen bir projenin parçası olduğunuzdan haberiniz yoktur.
İdeolojiler siyasi partilerin temelidir. Oy verenlerin ilk seçimi ideolojik tarafıdır. Kozmetik Lider operasyonlarında İdeoloji kakofonisiyle gerçek olmayan liderler yaratılır. Gerçek liderin ideolojik bir kemiği vardır. Kozmetik liderler bindirilmiş kıtları kendi kitlesi sanma yanılgısını son kullanma tarihleri geçene kadar yaşarlar. Oyunun parçası olduklarını anladıklarında artık çok geçtir, kuklacı ipleri kesene kadar perde kapanmayacaktır.