"Kur'an'da kurban kesmek yok!"
İslam coğrafyası Ramazan ayını idrak ederken, Oda TV'den Nurzen Amuran'a bir röportaj veren Sözcü yazarı Bekir Coşkun, İslam dini hakkında tartışma yaratacak ifadeler kullandı.
Hayvanlara yönelik şiddet olayları hakkında bir soru üzerine Kurban Bayramı ve kurban ibadeti hakkında açıklamalarda bulunan Bekir Coşkun, "Kurban bayramlarında hayvanları kesmemeleri için çok uğraştık. Kuran'da bunun yeri yok, hacda kesilmesi gerekir diye bir hüküm var." diye konuştu.
Türkiye'de hayvancılığın "yok olmasını" da dolaylı şekilde kurban ibadetine bağlayan Bekir Coşkun sözlerine şöyle devam etti;
"Kesmeyin, çocukların gözünün önünde kan akıtmayın. Hadi kanı akıttınız, çocukların alınlarına sürmeyin. Hayvanın önce ayaklarını ve kafasını kesmek gibi bir vahşeti çocukların önünde yapmayın. Defalarca söyledik bunu ama bir milyon hayvan kesildi o yıl. Ve şimdi çiftçinin ineği dışardan geliyor, et dışardan geliyor. Türkiye'de hayvancılık yok oldu gitti."
* PEKİ KURBAN KESMEK KUR'AN'DA GEÇİYOR MU?
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından verilen bilgilere göre; Kurban, Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadettir. Kurbanın meşru bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de deliller mevcuttur.
Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in yerine bir kurbanın, Allah tarafından kendilerine fidye (kurban) olarak verildiği açıkça bildirilmektedir (Sâffât, 37/107).
Kurbanın meşruiyetine işaret eden başka âyetler de vardır: “Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 22/28),
“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hac, 22/34),
“Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac, 22/36-37)
Bu âyetlerde zikredilen hayvan kesiminin, et ihtiyacı temini için olmadığı, bunların ibadet amaçlı birer uygulama oldukları gayet açıktır. Et ve kanların Allah’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlâs ve takva olduğunun bizzat âyetin metninde yer alması bunu açıkça ortaya koymaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de kurban kesmiştir. Hz. Peygamberin (s.a.s.), meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kestiği bilinmektedir (Tirmizî, Edâhî, 11; bkz. Buhârî, Hac, 117, 119; Müslim, Edâhî, 17).
Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade edip; bu ibadetin Allah rızası için yapılmasını tavsiye etmiştir (Tirmizî, Edâhî, 1; İbn Mâce, Edâhî, 3).
Ayrıca hicretin ikinci yılından itibaren bugüne kadar müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda görüş birliği olduğunu da göstermektedir (İbn Kudâme, el-Muğnî, XIII, 360).