“İnsan eti yeme esnasında, bir kişinin bedeninden parçalar ve uzuvlar yenirken, yenilen kişinin sahip olduğu özelliklere de sahip olunacağı düşünülür...’’
İşte Sigmund Freud yamyamlığı böyle tasvir eder.
“İnsan eti yeme esnasında, bir kişinin bedeninden parçalar ve uzuvlar yenirken, yenilen kişinin sahip olduğu özelliklere de sahip olunacağı düşünülür...’’
İşte Sigmund Freud yamyamlığı böyle tasvir eder.
Yamyamlık kavramının kendine yer edindiği doğu ve batı kültürlerinde, yamyamlar üst insandır.
Besin zincirinin tepesinde duran insanoğlunu kendilerine besin yaparak, en tepeye oturmuşlardır.
Bu insanlar sadece aç kaldıkları durumlarda başka insanları yemezler; bu insanlara göre yamyamlığın tinsel, büyüsel bir anlamı vardır.
Bir gemi ya da uçak kazasından sonra aç kalıp birbirini yiyen ya da yemek zorunda kalan insanlarda ilk önce bir reddediş varken, sonra sanki doğal hayatın bir gereği gibi kabulleniş ortaya çıkar.
Hatta gruptan bir ya da birkaç kişi bunu rahatlıkla yaptıkları için grup hiyerarşisinde yükselirler.
Çünkü içgüdülerin de dediği gibi onlar üst insandır, neokorteksi olan bir varlığı kurban etmişler ve yemişlerdir.