Kuzey Kore ve Güney Kore neden düşman?
Kore Yarımadası’nın ikiye bölünmesi, dünyanın en uzun süreli çatışmalarından birini beraberinde getirdi. Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki gerilim, sadece bölgesel bir sorun değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde önemli bir düğüm noktasıdır. Peki, Kuzey Kore ve Güney Kore neden düşman? Bu makalede, iki ülke arasındaki düşmanlığın tarihi, siyasi ve ideolojik köklerini inceleyeceğiz.
Kore Yarımadası’nın ikiye ayrılması, tarihin en uzun soluklu çatışmalarından birine zemin hazırladı. Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki gerilim, yalnızca bir bölgesel mesele olmanın ötesinde, küresel siyasette de kritik bir düğüm noktası olarak öne çıkıyor. Peki, iki Kore arasında düşmanlığa yol açan sebepler neler? Bu yazıda, bu tarihi ayrışmanın arkasındaki ideolojik, siyasi ve tarihi temelleri ele alacağız.
KUZEY KORE VE GÜNEY KORE NEDEN DÜŞMAN?
Kore, 1910’dan 1945’e kadar Japon İmparatorluğu’nun işgali altındaydı. Bu dönemde Kore halkı, kültürel asimilasyon, zorunlu çalıştırma ve ağır baskılara maruz kaldı. Japonya’nın II. Dünya Savaşı’ndaki yenilgisiyle birlikte Kore, müttefik güçler tarafından özgürleştirildi. Ancak bu kurtuluş, beraberinde bölünmeyi getirdi.
1945’te, Yalta Konferansı’nda alınan karar gereği Kore Yarımadası, 38. paralel üzerinden ikiye ayrıldı. Kuzeyde Sovyetler Birliği, güneyde ise ABD geçici kontrolü sağladı. Bu ayrım başlangıçta geçici bir çözüm olarak planlanmıştı; ancak ideolojik farklılıklar, birleşmeyi imkânsız hale getirdi.
Kore’nin kuzeyinde Sovyetler Birliği destekli bir komünist rejim kuruldu. Kim Il-sung liderliğinde, 1948’de Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) ilan edildi. Güneyde ise ABD’nin desteğiyle kapitalist ve demokratik bir yönetim kuruldu ve aynı yıl Kore Cumhuriyeti (Güney Kore) kuruldu.
Bu iki rejim, farklı ideolojik temeller üzerine inşa edildiği için bir araya gelmeleri mümkün olmadı. Kuzey Kore, Marksist-Leninist ilkelere dayalı merkezi bir ekonomi ve tek partili bir sistem benimsedi. Güney Kore ise serbest piyasa ekonomisi ve demokratik bir yönetim modeli geliştirdi.
Kore Savaşı (1950-1953)
Bölünmüş Kore, 1950’de sıcak bir savaşa dönüştü. Kuzey Kore, 25 Haziran 1950’de 38. paraleli geçerek Güney Kore’ye saldırdı. Kim Il-sung’un amacı, tüm yarımadayı komünist yönetim altında birleştirmekti.
Bu saldırı, ABD liderliğindeki Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin Güney Kore’nin yardımına koşmasıyla karşılık buldu. Öte yandan Çin Halk Cumhuriyeti, Kuzey Kore’ye askeri destek sağladı. Üç yıl süren bu yıkıcı savaş, milyonlarca insanın ölümüne ve yerinden edilmesine neden oldu.
1953 yılında imzalanan Panmunjom Ateşkes Anlaşması ile savaş sona erdi; ancak barış antlaşması imzalanmadığı için teknik olarak iki ülke hâlâ savaş halinde. Ateşkes hattı, günümüzde bilinen adıyla Kore Tarafsız Bölgesi (DMZ), iki ülke arasındaki sınır olarak kaldı.
Savaşın ardından Kuzey Kore ve Güney Kore, birbirinden tamamen farklı yollar izledi.
Kuzey Kore: Kim Il-sung, juche adı verilen bir kendi kendine yeterlilik ideolojisi geliştirdi. Bu ideoloji, dışa kapalı bir ekonomi ve sıkı devlet kontrolüyle birleşti. Kuzey Kore’nin liderlik sistemi, Kim ailesinin üç kuşak boyunca süregelen bir hanedanlığına dönüştü. Bugün Kim Jong-un liderliğinde devam eden rejim, dünya çapında otoriterliği ve nükleer silah programıyla tanınıyor.
Güney Kore: Güney Kore, demokratik reformlar ve serbest piyasa ekonomisi sayesinde Asya’nın en büyük ekonomilerinden biri haline geldi. Elektronik, otomotiv ve teknoloji alanlarında dünya çapında tanınan bir başarı hikayesine dönüştü.
Bu ayrışma, iki ülke arasındaki rekabeti ve düşmanlığı derinleştirdi. Kuzey Kore, Güney Kore’yi ABD’nin bir piyonu olarak görürken, Güney Kore ise Kuzey’i bölgesel istikrar için bir tehdit olarak değerlendiriyor.
Soğuk Savaş’ın sona ermesi, iki Kore arasındaki gerilimi tam olarak sona erdirmedi. Aksine, özellikle Kuzey Kore’nin nükleer programı, ilişkileri daha da karmaşık bir hale getirdi.
Nükleer Tehdit: Kuzey Kore, 2000’li yıllardan itibaren nükleer silah geliştirme programını hızlandırdı. Bu durum, yalnızca Güney Kore değil, ABD, Japonya ve Çin gibi bölgesel güçler için de bir tehdit oluşturuyor.
İnsan Hakları ve İzolasyon: Kuzey Kore, insan hakları ihlalleri, zorla çalıştırma kampları ve vatandaşlarına uyguladığı baskılarla uluslararası toplum tarafından eleştiriliyor. Güney Kore ise insan haklarına daha duyarlı bir yaklaşım sergiliyor ve uluslararası toplulukla uyum içinde çalışıyor.
2000 ve 2018 yıllarında gerçekleşen tarihi zirveler, iki Kore arasında umut verici gelişmelerin yaşanmasına neden oldu. Özellikle 2018’de Kim Jong-un ve Güney Kore lideri Moon Jae-in arasındaki görüşmeler, ilişkilerin yumuşamasını sağladı. Ancak bu tür girişimler, Kuzey Kore’nin nükleer silah programından vazgeçmemesi ve uluslararası yaptırımlar nedeniyle sürekli bir ilerleme sağlayamadı.
Uzun vadede, iki ülkenin birleşmesi mümkün mü? Bu sorunun cevabı hem iki tarafın liderlik anlayışına hem de uluslararası güçlerin yaklaşımına bağlı. Birleşme, ekonomik, kültürel ve siyasi açıdan büyük zorluklar barındırıyor. Ancak, bu zorluklar aşıldığında Kore Yarımadası, Asya’da güçlü bir birleşik devlet haline gelebilir.
Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki düşmanlık, tarihsel ve ideolojik ayrışmalardan kaynaklanıyor. Bu düşmanlık, Kore Savaşı ile zirveye ulaştı ve günümüzde de nükleer tehdit ve rejim farklılıkları nedeniyle devam ediyor. Ancak barış çabaları ve iki ülke halkının yakınlaşma isteği, gelecekte daha olumlu bir tablo çizme potansiyeli taşıyor.
Bu tarihsel ve siyasi süreç, yalnızca Kore halkını değil, tüm dünya dengelerini etkileyen bir çatışmayı temsil ediyor. Kuzey ve Güney Kore’nin ortak bir