Ocak ayının son haftası, beş günlüğüne yeniden Brüksel’e gittim. Daha önce bu şehre geldiğim için hiç yabancılık çekmedim. Grand Palace, 2011 yılında restore ediliyordu, şimdiyse çok güzel bir şekilde yenilenmiş. Otele yerleştikten sonra akşama kadar işlerimizi halledip yemek yemek ve gezmek için dışarı çıktık.
Kuzey'in sahici ruhu: Brüksel
Ocağın son haftası, beş günlüğüne yeniden Brüksel’e gittim. Daha önce bu şehre geldiğim için hiç yabancılık çekmedim. Grand Palace, 2011 yılında restore ediliyordu, şimdiyse çok güzel bir şekilde yenilenmiş. Otele yerleştikten sonra akşama kadar işlerimizi halledip yemek yemek ve gezmek için dışarı çıktık.
Tesadüfen inanılmaz hoş şeylerle karşılaşabilirsiniz / Yanımda yönetmen arkadaşım Çağnur Öztürk de vardı. Çağnur, son dönem gezmek için seçtiğim en iyi arkadaşlardan birisi. Hem içe dönük bir şekilde yaşıyor hem de çoğu konuda bir fikri var. Galeries Royales St. Hubert pasajından geçerek UNESCO Dünya Mirası olarak kabul edilen Grand Place’a (Flemenkçe: Grote Markt) yürüdük. Burası gerçekten harika bir yer. Hem çok iyi restoranlar var hem de gotik dünyanın içine girmek istiyorsanız, burada kendinizi daha iyi hissediyorsunuz.
Brüksel'de her gün değişik bir bira keşfetmek, ünlü kafelerde tesadüfen Coldplay dinlemek, Leon de Bruxelles'de Moules Frites yemek sarsıcı duygulara yol açabiliyor. Bu şehirde Starbucks bile şahane! Doğaçlama bir şekilde gezerseniz inanılmaz hoş şeylerle karşılaşabilirsiniz. Brüksel bana kalırsa Paris’ten bile daha etkileyici.
Victor Hugo ve Karl Marx’ın izleri… / Bu şehirde kaybolmak sahici bir duygu. Garand Palace’ta Victor Hugo ve Karl Marx’ın evlerini görünce kendimden geçtim. Bu evleri sabah gazetesinin eski Brüksel temsilcisi Fikret Aydemir gösterdi.