Mahmut Tuncer ve kızı denizin dibinde hazine buldu!
Türkücü Mahmut Tuncer'in kızı Gizem, 'Aşk Uykusu' adlı ilk beş şarkılık albümünü piyasaya çıkardı.
Mahmut Tuncer'in kızı Gizem Tuncer verdiği bir röportajda şaşırtan bir açıklamada bulundu. Denizde para bulduğunu ifade eden Gizem Tuncer'in hikayesini duyan "Allah herkese böyle şans versin" dedi.
"PARAYI BAĞIŞLADIK"
"Para ile ilgili ilginç bir hikayeniz var mı?" sorusunu Gizem Tuncer şöyle cevap verdi: "Küçükken babamla denize dalmıştım, denizin dibinde tomarla sterlin bulduk. Aylarca sahibini aradık, çıkmadı. Babam 'Haram para, kullanamayız' dedi. Bir kuruma bağışladık."
Babasının yolundan ilerleyen Gizem Tuncer, taşıdığı soyadından gurur duyuyor.
“Sanatçının kızı olmaktan ziyade Mahmut Tuncer’in kızı olmak bana çok fazla şey kazandırdı” diyen Gizem,
Albüm çalışmasında babasının kendisine maddi bir katkısı olmadığını belirtti. Gizem, “Babamın bana en büyük katkısı, dünyaya hediyemle gelmişim. Sesim güzel ya daha ne olsun?” dedi.
Gizem Tuncer, Kıbrıs Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.
Müzik hayatına nasıl başladınız?
Anne karnında başlamışım bile aslında. DNA diyelim. Kendimi bildim bileli müziğe çok ilgiliyim. Çocukken kendi kendime org çalarmışım. Ortaokula giderken iyice kendini gösterdi sanata olan ilgim. Zaten derslerde pek başarılı değildim aslına bakarsanız. İngilizce ve Almanca dersini severdim sadece.
Müzikte başarılıydım, koroda hep en öndeydim. Daha sonra lise sınavlarında özel yetenek sınavı ile Pera Güzel Sanatlar Lisesi Tiyatro Bölümü’nü kazandım. Burada 4 sene oyunculuk üzerine eğitim aldım. Bir dönemin Devlet Tiyatroları Müdürü Nesrin Kazankaya ile oyunculuk üzerine çalışma fırsatı buldum. Bir yandan da Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde Kerem Alışık’la oyunculuk üzerine çalıştım. Lisede okurken bir yandan Erol Sayan ile nota, usul ve nazariyat çalıştım. Bana ilk notayı o öğretmiştir.
Üniversitede yine özel yetenek sınavıyla iyi bir derece alarak Haliç Üniversitesi Türk Musikisi bölümüne girdim. Orada Alaeddin Yavaşça, Yücel Paşmakçı gibi Türk müziğinde duayen isimlerle çalıştım. Yine aynı dönemde Nilgün Serimoğlu ve Nilgün Onat ile opera ve şan teknikleri üzerine çalıştım. Üniversitede okurken bir yandan geri vokal yaptım. Babamla 6 sene aynı sahne üzerinde çalıştım. Aynı zamanda stüdyoda da çeşitli sanatçılara vokal yaptım. İlk halk konserimi 19 yaşımda verdim.
Heyecandan 4 kere bileğimi burktuğumu hatırlıyorum. Albüm yapmaya karar verdiğim zaman, yani bundan tam 4 sene önce şarkı almak için Ayla Çelik’in kapısına gittim. Albüm sürecimi başlatan nokta tam da burası, Ayla Çelik beni Erhan Bayrak’la tanıştırdı. Sonra yavaş yavaş ilerledi süreç. Kendisine bu anlamda çok fazla şey borçluyum.
Son zamanlarda Türkiye piyasasında müzik sektörünü nasıl buluyorsunuz?
Aslında çok şahane işler de çıkıyor ama vasat işler de var. Ben çok beylik lafları sevmiyorum, günün sonunda kendimden sorumluyum sadece. İşin genel gidişatı bana kalırsa güzel. Çok fazla yeni isim parlıyor son zamanlarda, ben de dâhil kalite konusunu tartışırım ama.
Tabi herkesin beğenisi kendine, ben rafine olan işleri seviyorum. Güzel müzik kulağımıza gelir, biz de bir şekilde benimseriz zaten. İnsanlar da bu ayrımı çok güzel yapıyorlar. Kaliteli ekip, iyi bir iş, sonuç başarı getiriyor.
‘Aşk Uykusu’ şarkısında beklediğiniz ilgiyi gördünüz mü?
Aşk Uykusu albümün adı, çıkış şarkım “Ayrılık Zamanı” beklediğim ilgiyi gördü. Söz müzik Ersay Üner’in. Onun gerçekten çok benimseyici, sahiplenici bir hayran kitlesi var. Ersay’ın fanlarından da çok ilgi gördüm. Başta bu bir destek oldu bana, yalan yok. Sonraları kendimi sevdirdiğimi görebiliyorum. İnsanlar beni tanıdılar. Şarkıdan çok ben sevildim. Bu gerçekten önemli bir detay Şarkının tanınması evet şahane! Ama kaç tane şarkısı tanındığı halde yüzüne aşina olamadığımız çok fazla insan var. Bu anlamda kendimi baya şanslı buluyorum. Ben zaten çok olduğum gibiyim. İnsanlara da bu duygu geçti sanırım. Sony Music şahane bir şirket. Patronum Şemsettin Göktaş şahane bir adam. Gamze Sakallılar ve ekibi müthiş ilgililer. Kendimi asla tek başıma hissetmedim. Ve tabiiki Ayla Çelik, Erhan Bayrak, Ersay Üner, Murat Güneş, Nihat Odabaşı.. Bu başarıyı hep birlikte elde ettik.
Anneniz Kıbrıslı… Kıbrıs kültürüne ait neleri biliyorsunuz?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Türkiye’de yaptığım her iş benim için çok değerli. Fakat Kıbrıs’ın En İyileri Ödülleri’nde “En İyi Çıkış Yapan Kadın” kategorisinde aday olduğumu duyduğumda gözlerim doldu. Benim için çok değerli. İnanılmaz iyi Kıbrıs şivesi ile konuşurum ayırt edemezsiniz!
Ne bilmiyorum ki? Baf sakızı, çakıstez, molehiye, golyandro, glumbra, kolakas, gir damak turşusu favorilerim. Kel’in Yeri’nde şeftali kebabı yemeden asla dönmem. Şiş kebabını da unutmamak lazım, Karpaz’ın denizini de...
Uçaktan indiğim an mutlu olduğum yer. Kıbrıs benim memleketim. Ben yarı Kıbrıslıyım.
Ceviz Macunu yapmayı bile biliyorum. Kıbrıs’ın insanını çok severim. Anneannem ve dedem harp zamanı Ankara’ya gelmişler. Onlardan hep dinlerim. Kapımızı kitlemezdik derler. Çok güzel insanlar Kıbrıslılar. İleride yaşamak istiyorum Kıbrıs’ta. En büyük hayallerimden birisi orada ev almak ahçesine de bir yasemin ağacı dikerim, ipe dizer takarım. Ohh misss!
Bir sanatçının kızı olmak size ne kazandırdı?
Sanatçının kızı olmaktan ziyade Mahmut Tuncer’in kızı olmak bana çok fazla şey kazandırdı.
Her şeyden önce şerefli, onurlu bir soyadı gururla taşıma imkanı verdi bana. Babam çok şahane bir baba Ailemi seçme hakkım olsaydı yine baba olarak Mahmut Tuncer’i seçerdim. İlla ki bana çok fazla kapı araladı bu durum. Ulaşmak istediğim insanlara daha rahat ulaşabildim. Ama bugün ne yaptıysam kendi emeklerimle yaptım. Babam bizi asla kolaycılıkla büyütmedi. Bu durumdan da fazlasıyla memnunum.
Çocukluğumdan beri ailem sayesinde iyi okullarda okuyup, iyi eğitimler alabildim. Benimle her zaman çok ilgilendiler. Biz mutlu, güzel, sıcak bir aileyiz her şeyden önce. E tabi sanat duygularla yapılan bir durum. Duygu insanısın. Ben de babamdan bu özelliği çok fazla almışım. Çok neşeliyimdir, espriliyimdir, benzerim babama. Ama dediğim gibi, maddesel bir katkısı olmadı bana En büyük katkısı, dünyaya hediyemle gelmişim. Sesim güzel ya daha ne olsun?