Malta'da parmağı koptu yine de pes etmedi
Makine mühendisi Berk Altınelli'nin, geçtiğimiz Şubat'ta yurt dışında açık denizde görevdeyken, kaza sonucu sağ el işaret parmağı orta ekleminden koptu. Helikopterle acilen Malta'da bir hastaneye götürüldü ama doktorlar parmağının dikilmeyeceğini, çöpe atmasını söyledi. Altınelli, pandeminin zor koşullarına rağmen 19 saati bulan film gibi bir operasyonla Türkiye'ye getirildi ve kopan parmağı 11 saat süren bir ameliyatla yerine dikildi.
29 yaşındaki Berk Altınelli, yaklaşık iki ay önce açık denizde olduğu sırada bir kaza geçirdi ve sağ el işaret parmağı orta ekleminden koptu. Kopan parmağını arkadaşlarına buldurdu ve buz ile sardı.
MALTA'DA DOKTORLAR 'PARMAĞI ÇÖPE AT' DEDİLER
Akşam saatlerinde helikopterle Malta adasının en büyük kamu hastanelerinden birine götürülen Altınelli'ye doktorlar, parmağının dikilemeyeceğini boşuna saklamaması gerektiğini hatta çöpe atmasını söyledi. Parmağından vazgeçmeyen genç mühendis İstanbul'da Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın'a ulaştı. Karaaltın, normalde uzuv kopmalarında maksimum 8-9 saat içinde uzvun yerine dikilmesi gerektiğini söyleyerek “Risk alıyoruz ama deneyeceğim" dedi. Berk Altınelli'nin neredeyse 24 saati bulan film gibi Malta-Türkiye parmak kurtarma operasyonu bu cümleyle başladı ve literatüre girecek bir ameliyatla genç mühendisin parmağı kurtarıldı.
KORKU DOLU SAATLER GEÇİRDİ
Altınelli, “İşaret parmağım eklem yerinden koptu. Acil olarak helikopterle hastaneye kaldırdılar. Malta'daki doktorlar parmağımın bir daha dikilemeyeceğini, parmağımı kesinlikle kullanamayacağımı açıkça belirttiler. Dayımı aradım umutsuzca. Türkiye'de bu operasyonu yapabilecek bir doktor var mı diye. Tabii bu süre zarfında çok korktum. Çünkü bir yandan parmağımı düşünmem gerekiyor, bir yandan Malta'daki hastanede hiçbir şey yapılamayacağını söylüyorlar, bir yandan hastanede hiç ilgilenmiyorlar, pansuman bile yaptıramadım saatlerce. Uçak bileti bulmam gerekiyor, pandemi var. Ama pes etmedim. Ameliyatın Türkiye'de yapılabileceğini öğrendiğimde umudum daha da arttı" dedi.
İLK ŞOKU ATLATTI, KOPAN PARMAĞINI BULUP BUZA KOYDU
Ameliyata girene kadar parmağını çok iyi koşullarda saklamasının çok önemli olduğunu bilerek olaydan birkaç dakika sonra hemen birkaç parça buzun içinde saklayıp hastaneye gittiğini vurgulayan Altınelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hastaneden ekstra buz bile vermediler. Birkaç parça buz ile otele geçtik. Türkiye'ye gelene kadar buz aküsünde saklamam gerekiyordu doku ölümü olmaması için. Ama pandemi var, hafta sonu akşam saatleri, her yer kapalı. Akü bulmam imkansızdı. Şansıma, benimle hastaneye gelen arkadaşım, annesinin evindeki buzdolabından, piknikte vs kullandığı buz aküsünü getirdi. Zar zor sabah 9-9:30 gibi bir saate uçak bileti buldum. Otel odasında akü içinde kopan parmağım, uçak saatini beklemeye başladım. Maksimum 19 saat içinde ameliyat olacağım hastaneye ulaşmam gerekiyordu çünkü dokunun öleceğini söylediler. Ancak pandemi imkansızlıkları içinde İstanbul'a gelip ameliyata girmem 19 saati bile geçti. Kaza, akşam üzeri saat 7 civarında olmuştu, uçaksa ertesi sabah 9.30 civarındaydı"
SIRT ÇANTASINDA PARMAĞI İLE TÜRKİYE'YE UÇTU
Ertesi sabah sırt çantasına koyduğu buz aküsünün içindeki parmağı ile uçağa binen Berk Altınelli, elinde valizi koşa koşa uçağa bindiğini anlatarak sözlerini şöyle noktaladı: “Uçaktan indiğimde ambulans ayarlanmıştı zaten, hemen havaalanından ambulansla acil olarak hastaneye getirildim. Akşam üzeri ameliyata alındım. Cerrahlarım sağolsun, parmağım yerinde şu anda. Fizik tedaviye başlayacağız inşallah. 'Beni Türk hekimlerine emanet edin', bu gerçek. Ben bunu bizzat yaşadım. Oradaki doktorlar bu parmağı niye tutuyorsun, çöpe at dedi. Ama ben ümidimi kesmedim. Allah'a şükür şu anda parmağım yerinde ve çok mutluyum. Uzuv kayıplarında ilk yapmamız gereken şey, ne olursa olsun herkes bunu lütfen aklında tutsun, bir an önce buza koymak. Buzda saklanan uzuvda dokunun yaşama ihtimali o kadar yüksek. Tekrar yerine dikilme imkanı artıyor. Bunun en büyük örneği benim"
“RİSK ALIP DENEYECEĞİM DEDİM"
Literatüre girecek operasyonu gerçekleştiren Prof. Dr. Mehmet Veli Karaaltın ise “Süreyi duyar duymaz ilk dediğim şey, olası 8-10 saatlik sınırı epey aştığını, hatta tur döndüğünü, 24 saate kadar uzayabileceğini öğrenince, hastanın yakını olan meslektaşıma 'Deneyeceğiz, başarmaya çalışacağız' dedim sadece. Bazı şeylerin telafisi yok, bir mühendisin işgücü kaybına uğraması çok ciddi bir kayıp. Hem ülke için, hem kendisi için, hem de ailesi için. Bir mühendisin yetişmesi yıllar alıyor. Kitabi bilgiye göre bu kadar süre geçtikten sonra bu ameliyatta başarılı olma ihtimaliniz neredeyse yok. Ben aslında bir risk aldım. Çünkü başarısız olursam, aile anlayışlı baksa da, cerrahi bir başarısızlık olacaktı benim için. Ama hastanın yaşı, konumu yaşayacağı kaybın risklerini düşününce denemeye karar verdim" dedi.