Mehmed Bir Cihan Fatihi 4.bölüm fragmanı izle! Ekranlara damgasını vuruyor!
Kanal D ekranlarında izleyiciyle buluşan Mehmed Bir Cihan Fatihi reyting yarışında da birçok yapımı geride bırkayır ve zirvenin sahipleri arasında yer alıyor. Yönetmen koltuğunda Cevdet Mercan'ın oturduğu dizininin senaryosunu ise Ercan Mehmet Erdem yazıyor. Etkileyici hikayesi olduğu gibi oyuncu kadrosunda hayranlıkla izleniyor. Her bölümden sonra haftaya neler olacağı merak ediliyor. Peki yeni bölümde neler olacak? İşte Mehmed Bir cihan Fatihi 4.bölüm fragmanı izle! Detaylar haberimizde...
O3 Medya imzalı Mehmed Bir Cihan Fatihi salı akşamlarının vazgeçilmez dizisi oldu. Kısa süre içerisinde büyük beğeni toplayan dizi ekranlara damgasını vuruyor. 3.bölümü ile bu akşam izleyiciler ile buluşan dizide Sultan Mehmed, Konstantiniyye’nin fethi için çalışmaya devam etmektedir. Sultan Mehmed'in neler yapacağı ve haftaya neler olacağı herkes tarafından merak ediliyor. Peki yeni bölümde neler olacak? İşte Mehmed Bir Cihan Fatihi 4.bölüm fragmanı izle! Merak edilen sorunun cevabı detayları ile haberimizde...
HİKAYE
Kadim şehir yüzyıllar boyunca defalarca kuşatılmış; ama ne toplar güçlü surlarında tek bir gedik açabilmiş ne de Haliç’in devasa zinciri düşman gemilerine geçit vermiştir. Üstelik Mehmed şehri almak istiyorsa yalnız Bizans İmparatorluğu'na ve arkasındaki Hristiyan âlemine karşı değil, devlet içindeki en büyük muhalifi kudretli veziriazam Çandarlı Halil Paşa’ya karşı da mücadele etmek zorundadır.Çağının çok ötesindeki bu büyük Sultan parlak zekâsı, askeri ve stratejik dehası, aklı ve zafere olan inancıyla, her türlü engeli aşarak ilerler. Tahta çıktıktan iki yıl sonra şehri kuşatır, yalnızca 53 gün süren bir kuşatmanın ardından, “imkânsız” denileni başararak Konstantinopolis’i fetheder. En büyük hayalini gerçekleştirerek adını tarihe yazdırır. O günden sonra Fatih namıyla anılan Sultan Mehmed Han, bu zaferiyle yeni bir çağın kapısını aralar ve yüzyıllar boyunca kıtalara hükmedecek olan büyük bir Cihan İmparatorluğu'nun da temellerini atar.
SON BÖLÜMDE NELER OLDU?
Sultan Mehmed, gizli kapılar ardında Konstantiniyye’nin fethi için çalışmaya devam etmektedir. Çandarlı'nın ise Sultan Mehmed’i zapturapt altına almak için başka hesapları vardır. Bu hesaplardan Sultan Mehmed’in annesi yerine koyduğu Mara Hatun da nasibini alacaktır.
Ama fetih yolundaki en büyük tehlike bu değildir. Konstantinos yeni bir Haçlı birliği yaratmak niyetindedir. Bunu engellemek isteyen Sultan Mehmed, kimsenin aklına gelmeyecek, son derece tehlikeli bir işe girişecektir.
1.BÖLÜM ÖZETİ
Şehzade Mehmed, babası Murad Han’ın vefatından sonra tahta çıkmak üzere Manisa’dan, Edirne’ye yola çıkar. Tahtın bir diğer adayı olan Şehzade Orhan ise bu sırada Konstantiniyye’dedir. İmparator Konstantinos, Şehzade Orhan’ı Osmanlı’nın başına geçirmek ister ve Edirne’ye gönderme kararı alır. Edirne’de onları bekleyen Çandarlı Halil Paşa’nın taht mücadelesinde kimi destekleyeceği Osmanlı’da yeni bir dönemin başlamasına yol açacaktır.
ŞEHZADE ORHAN KİMDİR?
Beşinci Osmanlı padişahı I. Mehmet'in (Çelebi Mehmet) ağabeyi olan ve kızk ardeşi Sultan Fatma Hanım ile birlikte Bizans'a rehin olarak yollanan Şehzade Kasım Çelebi'nin oğlu Orhan Çelebi ya da Şehzade Orhan, 1412 yılında doğdu.
Bizans İmparatorluğu sürekli Orhan Çelebi'yi Anadolu’ya gönderip ayaklanma çıkartma tehdidinde bulunuyor, bunun yapılmaması karşılığında Osmanlı'dan haraç alıyordu. Fatih Sultan Mehmed, bu parayı son iktidarı döneminde kesti. Orhan Çelebi, İstanbul'un II. Mehmed tarafından kuşatılması sırasında 600 kadar adamı ile şehrin Osmanlıya karşı savunmasında yer aldı. Adamlarını Yedikule'nin deniz tarafındaki surları ile Yenikapı'ya doğru olan sur silsilesinde konuşlandırdı. Şehzade Orhan İstanbul düştükten sonra keşiş kılığında şehri terk etmeye çalışırken yakalanıp idam edildi.
Birinci Sadareti
Rum Mehmet Paşa'nın azledilmesinden sonra Vezir-i Âzamlığa getirildi. Fatih Sultan Mehmet'in kendisine verdiği ilk görev Karaman'a göndermek oldu. İshak Paşa Karaman'da çok fazla direnişle karşılaşmadı. 1470'de Karamanlıların bir bölümünü İstanbul'a getirdi. Bu gelenler Aksaray kasabasındandı ve İstanbul'da yerleştikleri semte kasabalarının adı verildi. 1472'de görevinden alındı.
1481'de Fatih'in ölümünden sonra o sırada sadrazam Karamanlı Mehmet Paşa saltanat makamı için şehzade Cem'i desteklerken İshak Paşa Bayezid'i destekledi.
İkinci Sadareti
Beyazıt tahta geçince İshak Paşa'yı yeniden sadrazam yaptı. Ancak padişah kısa süre sonra etrafında zararlı olduğunu düşündüğü kişileri tasfiye etme girişimine başladı ve 1482'de İshak Paşa da görevinden azledildi.
İshak Paşa son yıllarını Selanik'te geçirdi ve 1497'de orada vefat etti.
İstanbul'da Ahırkapı civarındaki mahalleye onun adı verilmiştir. Burada kendi adını taşıyan bir de cami bulunur. Ayrıca İnegöl'de de bir cami yaptırmıştır.
AKŞEMSETTİN KİMDİR?
Asıl adı ile Mehmet Şemseddin, çok yönlü Türk âlimi, tıp insanı ve Şemsîyye-î Bayramîyye isimli Türk tarikâtının kurucusu. Fatih Sultan Mehmed'in hocası olarak bilinmektedir.
Şeyh Hamza'nın oğlu olarak, 1389 yılında Şam 'da doğmuştur. Şeyh Hamza (Kurtboğan) ailesiyle beraber geldiği Amasya'da küçük Şemsettin'i pek iyi yetiştirmiştir. Akşemseddin'in soyu, baba tarafından Ebu Bekir'e dayanmaktadır. İlk tahsilini babasından alan Akşemseddin, 7 yaşında hafız olup, ailesiyle birlikte Çorum-Osmancık kazasının Sarpın kavak köyüne' yerleşmiştir. Babasının vefatından sonra Amasya ve Osmancık medreselerinde eğitimini tamamlayan Akşemseddin, müderrislik payesi aldı ve Osmancık Medresesine müderris oldu. Akşemseddin ayrıca, tıbba ve eczacılığa merak sararak tıp ilmini öğrendi. Daha önceden Abdülkâdir Geylânî, İmam-ı Gazali ve Muhammed Celaleddin-i Rumi gibi örneklerinde görüldüğü gibi, ilim tahsili ile tatmin olmayan Akşemseddin, irfan tahsili için müderrisliği ve medreseyi terk etti. Tasavvufa olan ilgisinden dolayı, Akşemseddin önce İran'ı dolaştı ama umduğunu bulamadığı için yeniden Anadolu'ya dönmek zorunda kaldı.
Ankara'ya giden Akşemseddin, Hacı Bayram Veli'nin öğrencilerinin nefislerini kırmak, fakirlere yardım etmek ve yoksullara ikramda bulunmak için de olsa cer ve yardım kabul etmesi, çarşı pazarda devran yaptırması gibi hallerinden hoşlanmadığı için Ankara'dan ayrıldı ve başka bir mürşid aramak için Halep'e gitti. Halep'te bir gece rüyasında boynuna bir zincirin takılmış olduğunu, zincirin diğer ucu Hacı Bayram Veli'nin elinde ve kendisini Ankara'ya doğru çektiğini gördü.Bunun üzerine yeniden Ankara'ya döndü.Hacı Bayram Veli'nin yanında özel ilgi ve sıkı bir riyâzet ve mücâhadeye alınan Akşemseddin, kendisine gösterilen bu ihtimamı en iyi şekilde değerlendirdi. Kısa süre tasavvufun bütün yollarını ve inceliklerini öğrenen Aksemseddin, bu başarısından dolayı Hacı Bayram Veli'den icâzet aldı ve hilafet tacı giydirildi. Bunun sonrasında Hacı Bayram Veli'den aldığı izinle Ankara'dan ayrıldı ve Beypazarına yerleşti. Beypazarında büyük bir şöhret bulan Akşemseddin, kısa bir süre sonra oradan da ayrılır ve İskilip'e yerleşir. İskilip'ten de yine aynı kesrete düşme sebebiyle ayrılır ve Bolu'nun Göynük ilçesine yerleşir. Göynük'te de yine bir değirmen ve mescid inşa ettirip, kendi çocuklarının tahsil ve terbiyesi ile meşgul olmuş, diğer taraftan mevcut eserlerini yazmış ve yedi kere hacca gidebilme imkanı bulmuştur. Akşemseddin'in on iki evladı olduğundan bahsedilmekte ise demevcut diğer kaynaklarda sadece on çocuğundan söz edilmektedir.