Mehmet Aslantuğ: Muhalifim ama sadece...
Yeni dizisi Kardeş Çocukları ile uzun bir aradan sonra yeniden ekranlara gelmeye hazırlanan oyuncu Mehmet Aslantuğ, Hürriyet'ten Hakan Gence'ye verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu.
Hürriyet'ten Hakan Gence'ye konuşan oyuncu Mehmet Aslantuğ, "Muhalif biriyim. Sadece yanlışların muhalifiyim. Dolayısıyla muhalif partili değilim, muhalifim! Partizanlık üzerinden muhalefet benim işim değil. Herhangi bir partiye tutunan iktidar arayışıyla doğrudan ya da dolaylı beklentim yoktur!" ifadelerini kullandı.
Yeni başlayan dizisi Kardeş Çocukları ve Arzum Onan'la evliliği hakkında konuşan Aslantuğ, ülke gündemine ilişkin açıklamalarda da bulundu.
İşte o röportajdan dikkat çeken satırlar:
Yetenekli oyuncu, cool adam, iyi baba, mutlu eş... Sadece filmlerde olur gibi! Ne kadarı gerçek bu profilin?
- İyi olup olmadığımı veya ne kadar iyi olduğumu ben tespit edemem ki. Sana gerçekliğimi anlatayım... Bildiğim şu ki; çocukluğum dahil, içimde sakladığım başka bir ben hissetmedim. Olsaydı, bir yerinden yakalardım galiba! Ayrıca cool filan da değilim, sahiden değilim!
Şu an hayatınızdan memnun musunuz?
- Sırça köşk adamı değilim. Masamda kuşsütü aramadım, aramam. Bir paranın üstünde oturduğum filan da yok! Hep birlikte iyiysek ne âlâ, değilsek ‘rağmen iyiyim’ deme şımarıklığım hiç olmadı. Memnun olacağımız daha iyi günlerimiz olmalı, olacak!
İçinde yaşadığımız ülkeye dair ne söylersiniz?
- Muhalif biriyim. Sadece yanlışların muhalifiyim. Dolayısıyla muhalif partili değilim, muhalifim! Partizanlık üzerinden muhalefet benim işim değil. Herhangi bir partiye tutunan iktidar arayışıyla doğrudan ya da dolaylı beklentim yoktur! Bu ülkenin vatandaşı olan herhangi bir siyasal ya da ideolojik blokun, diğer bloku dökeceği bir denizi de yok! Olmayacak da! Denize dökülmesi gerekenleri birlikte döktük. Hatırlatacağımız, çözeceğimiz, hesap göreceğimiz ne varsa zemini hukuktur, seçimdir, sandıktır. Yani demokrasidir.
Ülkedeki kültürel ve sanatsal üretime bakışınız ne?
- Epeyce irtifa kaybetti ama sağlam bir toparlanmaya da aday bir neslin ayak seslerini duyabiliriz yavaş yavaş.
Bir keresinde ”Eskiden beri sektörün yaslandığı zeminden, eşitlendiği seviyeden yana dertlerim var” demiştiniz. Şimdi ne düşünüyorsunuz?
- İçerik olarak fazla değişen bir şey yok. Zamana ihtiyaç var. Teknik olarak geliştik. Oyunculuklar ise eskiye göre daha dinamik, çok daha donanımlı.
Gündemdeki sinema tartışmasının neresinde duruyorsunuz?
- ‘Mısır ticareti’ üzerinden bilet fiyatlarını indirmek ve bu adımla filmcinin hakkını küçültmeye kalkmak abesle iştigal tabii. Kimse de yutmaz şüphesiz. Ancak bağımsız ve nitelikli filmler için de asgariden kılı kıpırdayan sorumluluklar bekliyoruz, şu tarih ve vizyon kapatarak sistemi iştahla tıkayan ihtiraslardan.
Dizinizin fragmanlarında iki kadının maruz kaldığı şiddeti görüyoruz. Şiddetle ilgili neler söylersiniz?
- Sıkıştığı yerden bu türden ses veren erkekler için ‘devlet ana’dan beklentilerimiz var. Cezai yaptırımlara ihtiyaç var.
Sizce şiddetin sebeplerinden biri ataerkil yapı mı?
- Hayatın maddi cömertliğinden erkeği sorumlu tutan kadın anlayışına da küçük bir not düşmüş olalım. Kadından erkeğe doğru işleyen psikolojik şiddetin de altını çiziyorlar sosyolog-psikologlar ve diyorlar ki; etki-tepki oranı dikkat çekici seviyelerde. Ekonomik yönden baskı altında olan, yüklendiği veya ona yüklenen rolün gereklerini yerine getiremediğini düşünen çaresizlik, bu türden dokunuşlarla daha kolay, sık ve şiddetli patlıyor!