Mehmet Çilingiroğlu'nun başarılarla dolu hayatı! ABD’ye gitti ama Türkiye'ye hizmetlerine Bahçeşehir Üniversitesi'nde devam etti...
Dün akşam Habertürk ekranlarında yayınlanan Türkiye'nin Nabzı programında sözünün kesilmesine sinirlenen ve Skype ile bağlandığı programı aniden terk eden California Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi, kalp damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu, bir anda Türkiye'nin konuştuğu isim oldu. Başarılarından çok bu konu ile gündeme gelen Çilingiroğlu ile geçen yıl yapılan bir röportaj ise yeniden konuşulmaya başlandı.
Habertürk'te Didem Arslan Yılmaz'ın sunduğu Türkiye'nin Nabzı programında gergin anlar yaşandı. Ünlü Kalp Cerrahı Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu, Kovid-19'un tedavisinin ABD'de bulunacağı yönündeki sözlerine aralarında Bilim Kurulu üyesinin de olduğu konuklar tarafından itirazlar gelmesi üzerine sinirlenerek "Bir daha yayınınıza katılmayacağım" dedikten sonra yayını terk etti.
Didem Arslan Yılmaz bunun üzerine "Katılmıyorsanız da katılmayın canım Allah Allah.” dedi. California Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi, kalp damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu, bir anda Türkiye'nin konuştuğu isim oldu.
By-pass’a son veren, olası kalp krizini önceden bilen ünlü bilim insanı Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu'nun geçen yıl verdiği bir röportaj ise yeniden gündeme geldi.
"TÜRK OLMAKTAN ÇOK GURUR DUYUYORUM"
İşte Çilingiroğlu'nun Forum USA'e verdiği ve "Türk olmaktan çok gurur duyuyorum. Ülkemizi ABD'de temsil etmek bana çok fazla mutluluk ve enerji veriyor." dediği o röportaj:
Öncelikle Mehmet Hocam ABD hikayeniz nasıl başladı?
Daha ilkokuldaki yıllarımdan itibaren rahmetli babam merhum Hasan Çilingiroğlu ve rahmetli annem merhume Şerife Çilingiroğlu beni hayatta her şeyin en iyisini yapmak için hazırladılar. Özellikle araştırma ve bilimsel çalışmalar konusundabeni çok motive ettiler. Beni en cok etkileyen şeylerden birisi de yeni teknolojiler olmuştu. Amacım mesleğimi bir gün Amerika’da icra etmek veinsanlığa yeni şeyler kazandırmak ve faydalı olmaktı.
Şu an Arkansas’dasınız. Peki, hangi çalışmaları yapıyorsunuz?
Hali hazırda Amerika’nın hasta memnuniyeti ve hasta tedavisi sonuçları açısından en önde gelen Little Rock’taki ünlü Arkansas Kalp Hastanesin’deyim. Kendime ait 32 milyon dolarlık araştırma fonum bulunmakta. Ve ayrıca 25’in üzerinde girişimsel kardiyoloji alanında Amerika, Kanada ve Avrupa’da patentlerim var. 2012 ylından bu yana Arkansas Kalp Hastanesi’nde klinisyen hekim ve bilim insanı olarak çalışmalarıma devam ediyorum.
Türkiye ile ilgili çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Türkiye ile ilgili olarak meslektaşım ve değerli arkadaşım Dr. İsmail Ateş ile birlikte çalışıyoruz. Yakın zamanda Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi ile birlikte ciddi bir eğitim ve araştırma projesine imza attık. İnşallah kısa bir süre sonra da güzel memleketim Antalya’da Türkiye’nin ilk ve tek Kalp ve Damar Hastalıkları Araştırma Merkezini kurmayı planlıyoruz.
“Optikli Tomografi” (OCT) damar içi görüntüleme cihazı sayesinde kalp krizleri artık önceden öğrenilebilecek… Bu buluşunuzdan bahsedebilir misiniz?
Dünyada hem kadın hem erkeklerde bir numaralı ölüm nedeni kalp krizi. Daha önce kalp krizlerini önceden tahmin eden bir yöntem yoktu. Optikli tomografibir nevi damar içi kolonoskopi gibi düşünülebilir. Yani bu cihaz damar içinin çok ayrıntılı bir şekilde görüntülenmesini sağlıyor ve o krize neden olabilecek plak veya tıkanıklıklardan hangisinin patlama olasılığının daha yüksek olduğunu görmemizi sağlıyor. Bu çok önemli lakin, tansiyonu, kolesterolu normal olankişilerin bile %20’si kalp krizi geçirebiliyor ki bunları önceden teşhis etmek başka yöntemlerle mümkün olmuyor. Ama optikli tomografi yöntemiyle artık bunuönceden görebiliyor ve hatta tedavi edebiliyoruz.
Diğer buluşlarınızdan da bahsedebilir misiniz Mehmet Hocam bu ilk değil çünkü?
Kalp yetmezliği olan hastaların kalplerinde bir pil veya defibrillatör (kalp şok cihazı) olmasına rağmen yetmezliğin ne ölçüde olduğunu yeni birprogramla tespit edip tedavilerini ayarlıyabiliyoruz. Ve hatta bu durumda hem hastayı hem hekimleri endişelendiren gereksiz defibrillatör şoklarından da kurtarıyoruz. Bu yöntemin de patentini alıp 10 milyon dolara bir Amerikan firmasına sattık.
Bir diğer patentini almış olduğumuz cihaz sayesinde, Dünyada damar içinden ilk kez görüntüsel optikli tomografi dediğimiz damar içi doku karakterlerini görebiliyoruz. Bu yöntemle hangi tıkanıklığa nasıl bir özel tedavi yapılacağını görebiliyoruz. Bunun da patentini almış bulunuyoruz.
Ve bir de AT&T ve Apple şirketleri ile geliştirdiğimiz nano var. Sözkonusu çip ön koldaki radial arterin üstüne deri altı yerleştiriliyor. Böylecehastanın tüm kan değerleri, oksijen seviyesi, kan şekeri, kan basıncı ve günlükkalp ritmi direkt olarak cep telefonuna aktarılıyor. Çok yakında bu da piyasalarda olacak.
Bahçeşehir Üniversitesi ile ilgili projelerinizin olduğunu Enver Yücel Bey’den duyduk. Bunlardan biraz bahsedebilir misiniz?
Sayın Enver Yücel Bey ve BAU Tıp Fakültesi Dekanı sayın Prof. Dr. Türker Kılıç ile bir çok alanda çalışacağız. Öncelikle ben BAU akademik kadrosuna katıldım ve bundan gurur duyuyorum. İkincisi burada halen görev yapmakata olduğum Arkansas Kalp Hastanesi ve BAU Tıp Fakültesi arasında çok yönlü bir eğitim ve araştırma işbirliği gerçekleştiriyoruz. BAU’lu öğrenciler Arkansas’taki kalp hastanesine gelip klinik rotasyonlarını yapabilecek vebirlikte araştırma, makale vs yapabilecekler. Bir diğer proje Antalya’da BAU Kalp ve Damar Hastalıkları araştırma merkezini yakında hizmete açacak olmamız.
Kalp hastalarına önerileriniz nelerdir peki? Hatta ideal olabilecek bir menü paylaşabilir misiniz?
Öncelikle ve en önemlisi sigara içilmemesi gerekiyor. Sigara yasak! Bir insanın kendisine ve vücuduna yapabileceği en büyük zarar sigara içmektir.
İkicnisi ise bol bol egzersiz yapmak. Böylelikle hem yaşlanmayı engelliyor hem de dinamik ve huzurlu kalıyorsunuz. Eğer bir kalp hastası her gün 30 dakika yürürse kalp krizi geçirme riskini yüzde 90 oranında azaltıyor. Şu an bunu yapan tek bir ilaç yok. Ama egzersiz yapıyor. Üçüncüsü Akdeniz menüsü, yani haftada en az bir kez balık şart. Genelde kızarmış değil kaynatılmış, hasalanmış şeyler yemek önemli. İlaçları iyi takip etmek ve tahlil sonuçlarını bilmek ve anlamak lazım…
RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ