Mehmet Görmez'den Almanya'ya sert tepki!
DİYANET İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Almanya'da 4 Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) görevlisinin evlerinde yapılan aramalara tepki göstererek, "İslamofobik nefretin seçim atmosferlerinde bir yarış haline getirilmesi kabul edilemez" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, düzenlediği basın toplantısında, 15 Şubat günü Almanya'da 4 DİTİB görevlisinin evlerinde yapılan aramalara tepki gösterdi. Din görevlilerinin herhangi bir casusluk faaliyeti içerisinde yer almamalarına rağmen, iki ülke arasındaki karşılıklı güveni korumak amacıyla, Türkiye'deki görevlerine döndürüldüğünü belirten Görmez, "15 Şubat tarihinde Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya ve Reinland-Pfalz eyaletlerinde Federal Başsavcının talimatı ile Bad Godesberg, Fürthen-Sieg, Engelskirchen ve Bergneustadt'ta dört din görevlisinin evinde arama yapıldığı basından öğrenilmiştir. Yazılı ve görsel Alman medyasında yer alan haberlere göre DİTİB camileri bünyesinde görev yapan Diyanet imamları hakkında usulsüz istihbari faaliyette bulunma iddiası ile ilgili başlatılan soruşturma kapsamında, iki din görevlimizin şahsi bilgisayarına el konulmuştur. Olayların başladığı günden itibaren gerek Diyanet İşleri Başkanlığı, gerekse DİTİB yaptığı açıklamalarda din görevlilerinin illegal bir faaliyet içerisinde olmadıklarını kesin bir dille kamuoyu ile paylaşmıştır. Ayrıca Başkanlıkça konu ile ilgili Alman yetkililerine durumu tavzih eden bilgi paylaşımında bulunulmuştur. Bu bağlamda yetki aşımında bulunduğu değerlendirilen 6 din görevlisi, herhangi bir istihbarı ve casusluk faaliyeti içerisinde yer almamalarına rağmen iki ülke arasındaki karşılıklı güveni korumak ve iyi niyet göstergesi olmak üzere Türkiye'deki görevlerine döndürülmüştür" diye konuştu.
"DİNİ REFERANS ORTAKLIĞI POLEMİKLERE KONU EDİLEMEYECEK DERECEDE HAYATİ"
DİTİB'in itibarsızlaştırılmak istendiğini savunan Görmez, DİTİB ile ilgisi olanların da rencide edildiğini dile getirerek, şunları söyledi: "Söz konusu ithama mesnet teşkil eden yazı, IX. Avrasya İslam Şurasında ele alınan dinin yanlış yorum, istismar ve şiddete alet edilmesi ana fikrini taşımasına rağmen asılsız bir iddia ile algı operasyonu başlatılmıştır. Bu yolla hem Başkanlığımız, hem din görevlilerimiz, hem de Almanya'da din hizmetleri yürüten DİTİB itibarsızlaştırılmak istenmiş ve müntesipleri rencide edilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, 40 yılı aşkın bir süredir başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa'da yaşayan Türkiye kökenli Müslümanların öncelikle dini vecibelerini yerine getirmelerine rehberlik etmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, aşırılıktan uzak bilimsel bilgiye dayalı din anlayışına, toplumun huzur ve refahına, toplumsal güvenliğine, birlikte yaşama kültürüne, uyuma, inananların şiddetten ve nefretten uzak kalmasına çok büyük katkılar sağlamıştır. Diyanet-DİTİB işbirliği, din hizmetleri bağlamında Türk-Alman modeli olarak da nitelendirilebilecek, toplumlararası dini ilişkilere örneklik teşkil edebilecek bir karakteri haizdir. Zira Diyanet İşleri Başkanlığı ile DİTİB'in dini referans ortaklığı, her türlü diplomatik, siyasi, ideolojik manipülasyon ve polemiklere konu edilemeyecek derecede hayatidir. 40 yıllık süre zarfında Türkiye Diyanet'inin uluslararası hukuku, yerel hukuk normlarını, temel insan haklarını ve dini özgürlükleri esas ittihaz ettiği ve çalışmalarını buna göre yürüttüğü her türlü izahtan varestedir. Bugüne kadar böyle olduğu gibi, bugünden sonra da bu ilke ısrarla korunacaktır. Hiçbir din görevlisinin görev tanımı dışında bir faaliyete yönelmesine asla müsaade edilmemiş, bu süre zarfında illegal olarak nitelendirilebilecek herhangi bir vaka'ya rastlanmamıştır"
"RENCİDE EDEN, DIŞLAYAN, SUÇLAYAN HABERLERİN MAKSATLI VE FAYDASIZ OLDUĞU AÇIK"
Din görevlilerine yönelik isnatların, Türk-Alman işbirliğini ve iki ülke arasındaki ilişkileri zedeleyeceğini belirten Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Avrupa'da seçimler yapılmaktadır. Seçimlerden önce birtakım polemiklerin yaşanması tabii karşılanabilir; ama ne olursa olsun seçim atmosferlerinde siyasi polemiklere heba edilemeyecek değerler bütünü varsa o da dindir, İslam'dır. İslamofobik nefretin seçim atmosferlerinde bir yarış haline getirilmesi kabul edilemez. Bu noktada herkesin dikkatli olması gerekir. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi küresel ölçekte kendi alanında hizmet sunan dini, insani ve hayri faaliyetlerde bulunan ve ilişkide olduğu bütün kesimlerce saygı ile karşılanan güzide bir kurumu; Almanya'nın en geniş tabanlı Müslüman sivil toplum kuruluşu olan ve kurulduğu günden bugüne sağduyu, uyum, huzur ve barışın güvencesi olan DİTİB'i; keza her durumda inanç, ibadet ve ahlak alanlarında rehberlik eden, dini ve insani erdemleri yükselten din görevlilerini; rencide eden, ötekileştiren, dışlayan, suçlayan beyan ve haberlerin maksatlı ve faydasız olduğu açıktır. Bu girişimler Almanya'yı yurt edinen Türkiye kökenli sadece 3 milyonu aşkın inananı değil, 5 milyondan fazla Müslümanı da manen ve vicdanen yaralamıştır. Medya üzerinden yürütülen bu asılsız beyan, haber ve iddiaların masum ve inanmış kitlelerde onulmaz travmalara yol açması muhtemeldir. Bu kabil travmaların ise toplumsal barışa ve güvene hizmet etmeyeceği aşikârdır. Yarım asra yaklaşan dini alandaki Türk-Alman işbirliği modelinin zedelenerek işlemez hale getirilmesi yerine eğitim, kültür, uyum ve entegrasyon konularında daha da geliştirilmesi, güçlendirilmesi, şayet varsa eksiklerinin giderilmesi yolu tercih edilmelidir. Siyasi ve kamusal sorumluluğu olanların acele ve özensiz açıklamalardan kaçınmaları şüphesiz ki sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır" diye konuştu.
"DİYANET'İN EN TEMEL HİZMET İLKELERİNDEN BİRİ POLİTİK YANSIZLIK İLKESİDİR"
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "DİTİB başta olmak üzere dünyanın her yerinde Diyanet'in manevi rehberliğini, bilgi, birikim ve tecrübesini yanına almak Müslüman dini yapılara herhangi bir eksiklik getirmez, bilakis güven ve itibar kazandırır. Diyanet İşleri Başkanlığı temas halinde bulunduğu dini tüzel kişiliklerin tabi olduğu hukuk normlarına her zaman saygılı olmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığının en temel hizmet ilkelerinden biri de politik yansızlık ilkesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı öteden beri sahip olduğu dini gelenek ve anlayış gereğince, radikal yapılar, terörist odaklar ve dini istismar eden çevrelerle kategorik olarak kendisini ayırır ve bu kabil yanlışlar taşıyan unsurlara hizmet süreçlerinde asla yer vermez. Diyanet İşleri Başkanlığı, terör odakları arasında ayrım yapmaz. Bu tür odak ve unsurların en son tezahürleri, İslâm'ın esenlik mesajlarıyla asla örtüşmeyen DEAŞ ve dini istismar ederek küresel ölçekte faaliyet gösterip hukuk ve düzen karşıtı tehdit sarmalına dönüşen FETÖ gibi terör örgütleridir.
Bu tür terör örgütlerine karşı Diyanet İşleri Başkanlığı, din hizmetinde paydaş olarak gördüğü yurt içi ve yurt dışı teşekküllerden de aynı hassasiyeti göstermesini beklemektedir. Dünyanın karşı karşıya kaldığı aşırılık, terör ve göçmen sorunu gibi insani meselelerde; akılcı, faydacı ve barışçı olanı tercih, gerek Diyanet İşleri Başkanlığının gerekse DİTİB'in gelenek, tecrübe ve potansiyelinden yararlanmaktır. Başta Türkiye kökenliler olmak üzere, Almanya'da yaşayan Müslümanların, inancı, dini ve kökeni ne olursa olsun sağduyulu bütün insanların ümitsizliğe ve tehevvüre kapılmadan hareket edeceklerine ve sonunda akl-ı selimin galip geleceğine olan inancımız tamdır. Federal ve Eyaletler bazında her seviyedeki Alman yetkili ve ilgilinin, kırk yıllık süreçte elde edilen deneyim ve kazanımları görmezden gelen ve geleceği inşaya katkı sağlamayan bu tür akla ziyan ve hiç kimseye yarar sağlamayan bu sürecin sağlıklı bir şekilde sona ermesi için üzerine düşen görevi yapacağına inanıyoruz"
"İLİŞKİLER ZEDELENMESİN, DİYE 6 ARKADAŞIMIZI ASLİ GÖREVLERİNE İADE ETTİK"
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Din görevlilerinin, Türkiye'ye çağrılmasının ardından evlerinde arama yapıldığı yönündeki iddiaların sorulması üzerine Görmez, "Biz herhangi bir din görevlimizin basında iddia edildiği gibi casusluk denilebilecek herhangi bir eylem içerisinde olmadığını tekrar ifade etmek istiyorum. Biz iki ülke arasındaki ilişkiler zedelenmesin diye, yanlış anlaşılmaya müsait olabilecek, yetki aşımında bulunan 6 arkadaşımızı aynı süre içerisinde asli görevlerine iade ettik. Bunu yaparken, herhangi birinin basında ifade edilen suçu işlediğinden dolayı değil; öyle olsaydı başka şekilde davranırdık. Özellikle seçim atmosferinde, iki ülkenin ilişkileri zedelenmesin diye; İslam, din DİTİB, Diyanet bu polemiklere malzeme yapılmasın, diye sadece özveride bulunmak için şeklen yetki aşımında bulunduğunu kabul ettiğimiz 6 arkadaşımızı Türkiye'deki görevlerine iade ettik. Türkiye'ye döndükleri halde, Türkiye'ye dönen din görevlilerinin evlerine baskın yapılmasını sadece medyadaki polemiklerin etkisiyle siyasi tartışmaları alevlendirmek için yapılmış bir hareket olarak değerlendiriyoruz. Türkiye'ye döndükleri halde evlerine baskın yapılmış olmasını sadece siyasi ve medyatik baskı unsuruyla yapıldığı anlaşılmaktadır" diye yanıt verdi.