Memleket hikayeleri
"Ben, memleket ve milleti düştüğü felâketten çıkarabileceğim inancıyla Anadolu'ya geçtiğim ve amacın gerektirdiği teşebbüslere giriştiğim zaman cebimde, emrimde beş para olmadığını söyleyebilirim. Fakat parasızlık benim milletle beraber atmaya muvaffak olduğum hedefe yönelmiş adımları durdurmaya değil, zerre kadar azaltmaya dahi sebep teşkil edememiştir. Yürüdük, muvaffak olduk, yürüdükçe, muvaffak oldukça maddi güçlükler kendiliğinden ortadan kalktı." 1926 Atatürk
***
Böyle bir sözle yazıya başlamak bugünler için sanırım doğru olacak. İşgal edilemeyen ve içten de çökertilmeyen bir millet, bugünlerde parasızlıkla terbiye etmeye çalışılıyor!
Gelin bizi "terbiye" etmeye çalışanlara yakın tarihimizde nasıl dersler vermişiz bakalım...
* 5 Haziran 1964 tarihinde ABD Başkanı Johnson, Türkiye Başbakanı İnönü’ye diplomatik açıdan hiç etik olmayan ve sert bir üslup kullanarak bir mektup yazmıştır. Mektup içerik olarak Kıbrıs'a Türkiye'nin tek taraflı olarak müdahale etmemesi üzerinedir.
Ne hikmetse o zaman da, bu savaşta NATO'nun verdiği silahların kullanılamayacağı belirtilmiştir. Yine o dönemde düşman olarak SSCB gösterilmiştir. Aba altından ekonomik sorunlar olabileceği ifade edilmiştir. Türkiye yine de Rum mevzilerini ilk kez havadan vurmuştur. Türkiye TMT vasıtası ile Kıbrıslı Türklerin ayakta kalmasını sağlamıştır. 1974'de ise yaptığı harekat ile KKTC'ni hayata geçirmiştir. Ve hala ayaktadır.
1974 sonrası, ABD önderliğinde başlayan ambargolar neticesinde Türkiye savunma sanayine yatırım yapmaya başlamıştır. Bugün itibari ile ASELSAN Türk borsasının en değerli şirketi olmuştur.
* Türkiye 1990 yılından beri PKK ile yoğun bir şekilde mücadele etmeye devam ediyor. Hatırlayın o dönemde de bazı NATO ülkeleri Türkiye'ye hibe ettikleri eski nesil silahların bu mücadelede kapsamında kullanılamayacağını belirtmişti. Hatta Türkiye'ye bu dönemde bazı silah sistemlerini vermeyerek de örtülü ambargo uygulamışlardı.
Türkiye o dönemde Çin ile yapmış olduğu teknik işbirliği ile bazı özel kazanımlar elde etmiştir. Roketsan 1988 kurulmuş ama asıl atılımlarını 90'lı yıllardan sonra yapmıştır. Yani üç kuruşa muhtaç olduğumuz yıllarda...
Yine Türkiye'nin zırhlı araç üretme serüveni de o yıllarda gündeme oturmuştur. Bugün konuştuğumuz bir çok şirket o zor şartlarda faaliyete geçmiştir.
Yıllarca dönemin başbakanları ve cumhurbaşkanları müttefiklerimizden PKK ile mücadele kapsamında kullanılmak üzere gelişmiş silah sistemlerinin eski modellerini talep etmiş, fakat "ikinci el" diyebileceğimiz silahlar Türkiye'ye verilmemiştir. Yine o dönemde ortaya çıkan bazı milli insanlar Türkiye'nin yol haritasını değiştirecek çalışmalara imza atmışlardır.
Bugün "SİHA - (Silahlı İnsansız Hava Aracı)" diye bir gerçekten bahsedebiliyorsak o günün gözüpek girişimcileri sayesinde olmuştur. Devletten kaynak kullanmadan cepten harcayarak bu noktalara gelmişlerdir. Yine zor dönemlerde tek başına yol alınan başarı örnekleridir. Bayraktar böyle bir süreçtir.
* 2001 yılında bankacılık krizi yaşandığında bütün devlet bankaları görev zararları yüzünden batma noktasına gelmişti. Bir an önce elden çıkartılması tavsiye edilen bu bankalar dönüşüm projeleri ile Türkiye'nin en büyük bankaları olmuşlardır.
Bugün üç devlet bankası aktif büyüklükleri ile sektörde ön sıralardadır. Bu değişim yine Türk insanının başarısı sayesinde olmuştur. Bugün Türk bankaları emsallerinin üzerinde bir dayanıklılığa sahiptir. Yine bu dönüşüm kriz zamanında yapılmış ve bugünlere gelinmiştir.
Yakın dönemde yaşanan dünya ekonomik krizlerinde Türkiye yine büyümeye devam etmiş ve mali disiplinden kopmamıştır. Veriler de bunu net olarak ortaya koymaktadır. Yine bütün kriz tellallığı yapanlara karşı bu gerçekleştirilmiştir.
İster Osmanlı tarihi deyin, isterseniz cumhuriyet tarihi başka bir ülkenin desteği veya mali imkanları ile ayağa kalkmak gibi bir durumumuz hiç olmamıştır!
Kendi yol hikayelerini yazan bir toplumuz ve hikayelerimiz bize özgün olduğunda başarılı olmuşuz...
Bugün felaket tellallığı yapanlara sorularım şunlar olacak;
Ne zaman askeri anlamda destek gördük?
Ne zaman PKK konusunda gerçek anlamda arkamızda durdular?
Ne zaman Türkiye'nin demokrasi mücadelesinde yardımcı oldular?
Ne zaman gerçek anlamda samimi oldular?
Bugün "olmayan" hangi desteği çekerlerse Türkiye ekonomik olarak çöker?
"Yürüdük, muvaffak olduk, yürüdükçe, muvaffak oldukça maddi güçlükler kendiliğinden ortadan kalktı..."
Zaman ona, buna bakmadan hedefe yürüme zamanı! Başarı hep orada...