Menderes'i idam edenler Erdoğan'a ne yapmazdı?
Merhum Başbakan Adnan Menderes'in 17 Eylül 1961'de Yassıada'da kurulan cunta sehpasında idam edilmesinin üzerinden tam 58 yıl geçti. Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, Menderes'in idamından Erdoğan'ın cuntalarla mücadelesine uzanan kesişmeyi yazdı. "Menderes’e bunu yapanlar 15 Temmuz’da eğer Erdoğan’ı ele geçirse ne yapmazdı?" diye sordu.
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, merhum Başbakan Adnan Menderes'in idamının 58. yıl dönümü nedeniyle "Menderes’in idamından Erdoğan’ın mücadelesine" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Erdoğan'ın askeri vesayetle mücadelesinin önemine dikkat çeken ve Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nu bu minvalde eleştiren Selvi 27 Mayıs darbesi ile 15 Temmuz kalkışmasını hatırlatarak kritik bir soru yöneltti: "Menderes’e bunu yapanlar 15 Temmuz’da eğer Erdoğan’ı ele geçirse ne yapmazdı?"
İşte Selvi'nin "Menderes’in idamından Erdoğan’ın mücadelesine" başlıklı yazısından ilgili bölüm...
MENDERES’TEN ERDOĞAN’A
Menderes’in üstünde idam gömleğiyle sehpaya doğru yürüdüğü fotoğrafı 15 Temmuz gecesi gözümün önünden gitmemişti. 15 Temmuz gecesi Hande Fırat’la birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yayına çıkması için ikna etmeye çalışırken, “Millet bizim ne dediğimizi merak etmiyor. Cumhurbaşkanı’nın ne diyeceğini merak ediyor. Millet Cumhurbaşkanı’nın yaşayıp yaşamadığını görmek istiyor” derken kafamda hep bu düşünce vardı.
Menderes’e bunu yapanlar 15 Temmuz’da eğer Erdoğan’ı ele geçirse ne yapmazdı?
Ahmet Davutoğlu ve arkadaşları AK Parti’yi eleştirerek istifa ederken, Abdullah Gül-Ali Babacan ekibi yeni parti kurarken, Erdoğan’ı eleştiriyorlar ama bir noktayı göz ardı ettiklerini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın askeri vesayetle ve darbelerle mücadele sürecini... Başbakanlar gelir geçer, partiler kurulur partiler yıkılır ama demokrasi kavgamızda askeri vesayet ve darbelerle mücadele en önemli kilometre taşını oluşturur.
ASKERİ VESAYET VE DARBELERLE MÜCADELE
Bu ülkede darbeler oldu. Bu ülkede başbakanlar asıldı. Kimi başbakanlar şapkayı alıp gitmek zorunda kaldı, kimi istifa etmekle yetindi. Ama 27 Nisan’da bir başbakan çıktı muhtırayı geri çevirdi. Tabiri caizse 28 Nisan’da muhtıraya karşı muhtıra verdi. Bu ülkede tanklar ilk kez yola çıkmadı. Ne zaman tanklar yola çıksa, hükümet devrilir, Meclis’in kapısına kilit vurulurdu. Ancak 15 Temmuz’da bir Cumhurbaşkanı çıktı, tanklara karşı durdu. Milletini peşine takıp darbecilerin tanklarına, savaş uçaklarına karşı direndi ve kazandı.
Erdoğan’a karşı bayrak açanlar hadi başörtüsü mücadelesini anmıyorlar. Hadi Kürt sorunundaki ilerlemelere değinmiyorlar. Ama bari askeri vesayetin geriletilmesini, darbelerle mücadeleyi hatırlarından çıkarmasalardı. 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren ve arkadaşlarını yıllar sonra yargılayan başbakanın adıydı Erdoğan...
Erbakan başbakanken Genelkurmay’ı ziyareti sırasında omuz atılmasına, Osman Özbek isimli bir generalin çıkıp, başbakana, “P..venk” demesine değinmek bile istemiyorum.
KÜTAHYA’DA YAŞANANLAR
Sanatçı Nejat Uygur, TSK rehabilitasyon merkezinde tedavi görüyordu. Erdoğan başbakandı. Eşi Emine Hanım’la birlikte Nejat Uygur’u ziyaret etmek istedi. Başı türbanlı diye başbakanın eşine izin verilmedi.
Bir bakan anlattı. 2007 yılıydı. Şimdiki bakan, o tarihlerde Erdoğan’ın danışmanıydı.
“Başbakan Kütahya programını tamamladı. Bakanlar ve milletvekillerinden oluşan bir heyetle havaalanına geçildi. Başbakan’ın makam aracı geçtikten sonra askeri havaalanının kapısı kapandı. Aralarında başörtülüler var denilerek bakanların makam araçları ve milletvekilleri içeri alınmadı. Başbakan’ın aracı geri geldi. Bir otobüs getirildi. Hepimiz otobüse bindik. Başbakan da otobüsün önüne oturdu. Havaalanına tekrar girdik, uçağımıza binebildik.”
Türkiye o günlerden bugüne geldi.
Bütün bunlar, 15 Temmuz’da, “Menderes’i koruyamadık ama Erdoğan’ı yedirmeyiz” diyen milletin azmi ve Erdoğan’ın liderliği sayesinde gerçekleşti.
Bu millet Menderes’i de, Erdoğan’ı da unutmaz...
Abdülkadir Selvi'nin yazısının tamamını okumak için tıklayınız...