Merkez üssü Süleyman Şah Türbesi mi olacak?

Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk, Söğüt’te Ertuğrul Gazi’yi anma töreninde konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “Süleyman Şah Türbesi” ile ilgili açıklamasının zamanlamasının çok manidar olduğu belirtti ve Güvenli Bölge'nin merkez üssünün Süleyman Şah Türbesi olması gerektiğini söyledi.

Hasan Öztürk, 'Güvenli Bölge’nin merkez üssü Karakozak’taki Süleyman Şah Türbesi olmazsa...' başlığıyla yayımlanan yazısında "Daha bir hafta önce, Fırat’ın doğusunda Suriye’nin kuzeyinde YPG/PKK terör örgütü Amerika ile birlikte devriye attı. Fotoğraflarını da paylaştılar. Aynı anda Amerika Genelkurmay Başkanı, terör örgütü YPG/PKK’yı, “güvenilir” ilan edip onlardan övgüyle söz etti." ifadesini kullandı.

Öztürk şöyle devam etti:

"Bütün bunlar geçtiğimiz hafta yaşandı. Hemen akabinden büyük bir medya görsel sovuyla Amerikan askerleri ile Mehmetçik Fırat’ın doğusunda ilk devriyesini attı.

Peki bu görsel şölen neticeyi ne kadar etkileyecek? Günün sorusu bu.

Sorunun cevabı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “mutabakat sağlandı” açıklamasının yapıldığı günden bu yana sergilediği tavırda gizli. Baştan bu yana temkinli, baştan bu yana eleştirel bir tutum içinde Cumhurbaşkanı...

Erdoğan, “Ekim’e kadar Türkiye’nin kendi askerleriyle Güvenli Bölge’yi kontrol etmemesi durumunda gerekli adımın atılacağını” açıkladı. Dahası, “Müttefikimiz bizim için değil terör örgütü için güvenli bölge peşinde. Bunu reddediyoruz” demek durumunda kaldı.

Bize göre mutabakat, coni ile teröristin kolkola Türkiye sınırında devriye attığı görüntünün verildiği gün çöp oldu. Amerika bayrağı ile YPG/PKK flamasının birlikte zırhlı araçlardan sallandırıldığı an bitti.

YA OLACAĞIZ, YA ÖLECEĞİZ

Amerika’ya güvenilmediğini bir kez daha gördük. Amerika, Türkiye’yi yedeğine alıp, terör örgütü YPG/PKK ile muhatap kılmak istemiştir. Bunu da kısmen başarmıştır.

Ne var ki şimdibunu kabul etmediğimizi göstermenin zamanıdır.

Türkiye gücünü ve sınırlarını bilen bir ülke. Macera arayan bir ülke hiç değil. Ancak uzun vadeli Amerikan stratejik hedefleri ile Türkiye’nin güvenliği asla uyuşmuyor.

Bu yüzden “sulh” yolu ile çözmek için Amerika ile atılan “adım” maalesef sınırlı kalmıştır.

Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorunda kalacağız. Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin istediği bir güvenli bölge oluşmadığı sürece bize rahat yok.

Bir an önce bölgeye kendi imkan ve kapasitemiz ile müdahale etme zorunluluğumuz var.

Ya olacağız, ya öleceğiz.

İLK ADIM KARAKOZAK’A SÜLEYMAN ŞAH’I YENİDEN GÖTÜRMEK OLAMAZ MI?

Söğüt’te Ertuğrul Gazi’yi anma töreninde konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “Süleyman Şah Türbesi” ile ilgili açıklamasının zamanlamasının çok manidar olduğunu düşünüyorum.

Türkiye’nin sınır dışındaki tek vatan toprağı olan Karakozak’taki Şüleyman Şah Saygı Karakolu maalesef PKK ele başı Öcalan’ın selamladığı “Eşme Ruhu”na kurban edilmişti! Süleyman Şah Saygı Karakolu (Türbesi) DEAŞ tehdidi gerekçe gösterilerek 2015 yılının Şubat’ında bir gece ansızın boşaltıldı. Süleyman Şah ve 2 süvarisinin sandukaları Suriye Eşmesi’ne (YPG/PKK kontrolündeki bölgeye) nakledildi. İtiraf ediyorum o dönemdeki propagandadan ben de etkilenmiş ve bu nakili savunmuştum. Ama bu nakilin yanlışlığını zaman içinde anladık.

Zira 2015 Nevruz kutlamalarına İmralı’dan mektup gönderen PKK ele başı Öcalan, o mektubun bir yerine “Eşme ruhunu selamlıyorum” diye bir cümle de eklemişti.

Zaten daha sonra ortaya çıkan bilgiler işin vahametini gösterdi. Amerikalıların Süleyman Şah Türbesi’nin nakledilmesi için Ankara’da tam 7 kez Türk yetkililer ile görüştüğü ortaya çıktı. O görüşmeler sonucunda Türkiye’nin ikna ettiğini açık kaynaklardan öğrendik. Yine hatırlarsanız, o dönemde “DEAŞ tehdidi var” denilirken aynı bölgeye MLKP terör örgütünün kamplarının kurulmasının yolu açıldı. YPG/PKK aynı hatta vaziyet aldı.

Nakilden sonraysa bölgede Türkiye’nin hiç bir askeri faaliyeti söz konusu olamadı. Anlayacağınız büyük bir illüzyon gösterisi ile büyük bir zokayı hep birlikte yutmuş olduk.

Şimdi ceddimiz Süleyman Şah’ın naaşının Karakozak’taki ikinci ebedi istirahatgahına naklinin tam zamanı olduğuna inanıyorum. Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik kararlılığı için bu operasyonun elzem olduğunu düşünüyorum.

Karakozak’ın şu anda Arapça konuşan ancak Karakeçili Yörüklerden oluşan ahalisinin de bu nakli heyecanla beklediğini biliyorum. Hem böylece Mümbiç’te bize verdiği sözü tutmayan Amerika’ya da iyi bir mesaj verilmiş oluruz.

Kaz heykeliyle sırıtan hergele Diyarbakırlı fidanlar ve anaları için surat da mı asamazdın

Anneler Diyarbakır’da çocukları için nöbette. HDP Diyarbakır İl Binası önünde PKK’nın kaçırdığı çocuklarını isteyen ailelerin sayısı her geçen gün artıyor. Onlara Türkiye’nin dört bir yanından verilen destek de...

Kadın gazeteciler oradaydı önceki gün. Onların gözlemlerini, röportajlarını okuduk. Annelerin, babaların, bacıların, kardeşlerin terör örgütüne kaptırılan evlatlar için yaşadığı ızdırabı gördük.

Sanatçıların bir kısmından da destek var o annelere.

Ne ki hükümet ya da devlet aleyhine her türlü organizasyonda boy gösteren, laf söyleyen sözüm ona sanatçılardan şu ana kadar tık yok. Hele bazıları bu dönemde semirdiği halde!

Mesela Cem Yılmaz’ın attığı en son tivite baktım. “İzmir”le ilgili. Çok ilginç. Oysa bu komedyen daha bir kaç hafta önce kucağına aldığı kaz heykeliyle Kirazlı Tepe’deki altın madeni için kesilen ağaçlarla ilgili tivit atmıştı.

Bir başkası İstanbul - İzmir oto yolunun pahalılığından dem vuruyordu.PKK’ya kaptırılan fidanlar bu hergelelerin umurunda değil anlaşılan. PKK terör örgütünün zorla alıkoyduğu, zorla eline silah tutuşturduğu ve eyleme soktuğu ve genç yaşta toprağa gömdüğü fidanlar bu hergelelerin umurunda değil anlaşılan.

Ya da daha da art niyetliler! Belki de PKK terör örgütünün çocuk kaçırmasından, o çocukların ellerine silah verilmesinden ve o silahlarla askere, polise, öğretmene kurşun sıkmasından besleniyorlar.

Belki de o çocuk yaşta kaçırılıp sonra teröristleşen çocukların oluşturduğu iklimden besleniyorlar kim bilir?

Yoksa, azıcık vicdan, azıcık evlat, azıcık vatan ve millet sevgisi olan insan, kaçırılan çocuklarının peşine düşen Diyarbakırlı annelerin yanında olurdu. PKK terör örgütüne bir çift söz söyler. Terörü lanetleyip, barıştan dem vurur.

Yanılıyor muyum Allah aşkına söyleyin hele..?"

Yazının orijinal metni için tıklayınız...

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.