Mete Yarar, İran hedefli yeni planı yazdı!
SuperHaber yazarı Mete Yarar, "İsrail’in, İran’ın nükleer silah üretmeye çalıştığı iddiaları, ABD’de karşılık bulmuş gibi gözüküyor. ABD öncelikle bu duruma ambargo ile karşılık verirken bir taraftan da Irak ve Suriye içinde İran’ın etkinliğini azaltmak için askeri ve politik manevralar yapmaya devam ediyor." diyerek önümüzdeki süreçte bölgede yaşanacaklara dikkat çekti.
"Sizin başka bir yerde işiniz yok mu?" sorusunu soran Mete Yarar, "Ekstrem bir durum olmazsa önümüzdeki aylarda fitil ateşlenecektir. Bu fitilin tarafları bu sefer Irak’ın karşısında olmayacak, blok olarak İran’a yüklenecekler. Şu anda cephe zaten var. Yemen, Filistin, Lübnan, Suriye, Irak, Bahreyn dahil olmak üzere sıcak gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Düşünün ki olay bunun birkaç misli üzerine çıkacaktır." ifadelerini kullandı.
İşte Yarar'ın Karar gazetesindeki yazısı:
"Tam Ortadoğu’ya huzur gelir gibi oldu demeye kalmadı Trump kucağımıza yeni bombayı bıraktı ve gitti.
Ortadoğu’da ve sınırımızın dibinde yaşanan her olay maalesef Türkiye’ye hem ekonomik hem dış politika hem de güvenlik anlamında büyük yükler bindirmeye devam ediyor.
İnsanın içinden ABD ve AB ülkelerine “Kardeşim dünyada 193 ülke var niye burada gezinip duruyorsunuz, sizin başka bir yerde işiniz yok mu ?” demek geliyor. Aslında demenin ötesine geçip bazen oyun planlarını da bozuyoruz. Fakat küresel sermaye maalesef devletleri ezip geçmeye devam ediyor.
***
Türkiye’nin çevre ülkelerle yapması gereken ticareti, ya savaş ya ambargo ya da yıkım dolayısıyla düşen gelirler nedeniyle maalesef yapamıyoruz.
Düşünsenize İran, Irak, Suriye, Gürcistan, Ermenistan, Ukrayna, Bulgaristan ve Yunanistan’la yukarıda saydığım nedenlerin bir ve birkaçı dolayısıyla tam anlamıyla ticari faaliyet gerçekleştiremiyoruz. Normalde ülkelerin toplam ihracatında komşu ülkeler büyük bir kalemi oluştururken bizde bunun tam tersi oluyor. Türkiye’nin yalnızca Irak pazarından elde edemediği gelir 200 milyar doları çoktan geçti.
Oluşan güvenlik risklerinin faturası ise daha ağır oldu ve 300 ila 500 milyar doları geçti.
Buna insani yardımları ve hibeleri de eklerseniz yekün 800 milyar doları aşmış gibi duruyor.
Bir savaşa girmedik ancak II. Dünya Savaşı’na katılmış gibi yıpratıldık. İşte bu sürecin ismi o yüzden vekalet savaşları, asimetrik savaş veya gayrinizami savaş olarak adlandırılıyor. Ortada konvansiyonel bir savaş yok ancak etkileri bir konvansiyonel savaştan daha yıpratıcı. Konvansiyonel bir savaşa girersin, kazanınca savaş tazminatı altında ekonomik kayıplarını yerine koyarsın. Ama bu metotta sizi sizle savaştırırlar ve kaybeden hep siz olursunuz.
Bu nedenle Türkiye’nin vekalet unsurlarını ortadan kaldırmak için sınır ötesinde yaptığı mücadele çok anlamlıdır. Sonuçta maşayı geçip kola uzanma fırsatı bulabiliyorsunuz.
İsrail’in, İran’ın nükleer silah üretmeye çalıştığı iddaları, ABD’de karşılık bulmuş gibi gözüküyor. ABD öncelikle bu duruma ambargo ile karşılık verirken bir taraftan da Irak ve Suriye içinde İran’ın etkinliğini azaltmak için askeri ve politik manevralar yapmaya devam ediyor. İsrail, Lübnan ve Suriye içinde askeri operasyonlarını artırıyor ve Arap-İsrail savaşı öncesindeki gerginliğe tırmandırmaya çalışıyor.
Şunu net olarak söyleyebiliriz; ekstrem bir durum olmazsa önümüzdeki aylarda fitil ateşlenecektir. Bu fitilin tarafları bu sefer Irak’ın karşısında olmayacak, blok olarak İran’a yüklenecekler. Şu anda cephe zaten var. Yemen, Filistin, Lübnan, Suriye, Irak, Bahreyn dahil olmak üzere sıcak gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Düşünün ki olay bunun birkaç misli üzerine çıkacaktır.
Bölgede havuzda toplanan paralar, yapılan tatbikatlar, alınan silahlar, değiştirilen hükümetler, ekonomik işbirliği anlaşmaları ve birbiri ardına yaşanan suikastler zaten sürecin başladığını da bize gösteriyor.
***
Herkesin merak ettiği, Türkiye’nin bu süreçte ne yapacağı. Çünkü Türkiye’nin destek vermediği bir operasyon ya çok pahalıya patlıyor ya da tamamen başarısızlığa uğruyor.
Türkiye’yi bu süreçte seçeneksiz bırakmak içinde asimetrik savaşın o alçakça metotlarına başvurmaya devam ediyorlar.
Sizce biz nasıl bir tavır almalı ve bu sürece nasıl hazırlanmalıyız?
Ben işim gereği bu sorunlarla nasıl mücadele edeceğimizi merak ediyor ve cumhurbaşkanlığı adaylarına soruyorum. Önümüzdeki dönemde ve halen yaşanan sorunlarla ilgili nasıl bir politika izlemeyi düşünüyorsunuz. Mülteci sorunu, vekalet savaşları, Ege adaları, Kıbrıs sorunu, enerji Sahalarının güvenliği konusunda planınız nedir?
Çünkü emperyalistler Türkiye seçimde olduğu için planlarına herhangi bir ara vermiş değiller."