Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Prof. Dr. Vedat Göral, mide kanserinde rol oynayan risk faktörlerine dikkati çekerek önemli uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Göral, son yıllarda bazı kanser türlerinde artış olmasına rağmen, mide kanseri görülme sıklığının azaldığını belirterek “Bu aslında son derece sevindirici bir gelişmedir. Özellikle mide kanseri alanında elde edilen bilimsel gelişmeler, kanserin henüz oluşmadan önlenebilmesi noktasında ciddi çalışmalar ve önlem tedbirleri mevcuttur. Mide kanserinin en önemli nedeni genetik faktördür. Ebeveyninde ya da birinci derece akrabasında mide kanseri öyküsü varsa kişinin kanser riski daha yüksektir. Bu nedenle ailede mide kanseri öyküsü olan bireylerin, mutlaka endoskopik olarak belli aralıklarla tetkik edilmesi gerekmektedir. Mide kanserinin bir diğer nedeni ise Helicobacter pylori isimli bakteridir. Bu bakterinin toplumda yaygın olarak tedavisinin yapılması ve sıklığının azaltılması ile birlikte dünyada mide kanseri görülme oranı azalmıştır” diye konuştu.
Mide kanserinin sinsi belirtilerine dikkat! Şişkinlik kanserin ilk belirtilerinden olabilir
Mide kanserinin genellikle sinsi ilerlediğine dikkati çeken Prof. Dr. Vedat Göral, mide kanserinin erken belirtilerine karşına uyararak kanser riskini artıran faktörlerden bahsetti.
BAZI GIDALAR VE PİŞİRME YÖNTEMLERİ KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR
Mide kanserinin genellikle sinsi ilerleyen bir hastalık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Vedat Göral, şöyle devam etti:
Erken dönemde mide bölgesinde rahatsızlık, iştahsızlık, şişkinlik, bulantı ve ileri zamanlarda midede ağrı ve kilo kaybına neden olabilir. Bazen kanamaya bağlı dışkı renginde siyahlaşma oluşabilir. Genelde mide kanseri, ani stres ve üzüntü ile başlar. Bu nedenle ani stres ve üzüntünün kontrol edilmesi, tedavi ile geçiştirilmesi gerekir. Mide kanseri oluşumunda genetik faktörler, çevresel etkenler ve kanser gelişimini kolaylaştırıcı bazı hastalıklar rol oynar. Erkeklerde, kadınlara göre yaklaşık iki kat daha fazla rastlanılır. Hastalık genellikle 40-50 yaşından sonra görülür. Ülkemizde Van, Erzurum ve Güneydoğu’da nispeten daha sık görülmektedir. Bazı meslek gruplarında mide kanseri görülme sıklığı daha yüksek olabilir. Kömür madeni işçilerinde, kauçuk ve asbestle çalışanlarda, lastik ve petrokimya üretiminde çalışanlarda, mide kanseri riski genel topluma oranla biraz daha yüksektir. A kan grubu olanlarda, kirli hava soluyanlarda, aspest gibi kirli atıkların bulunduğu suların içilmesi de risk oluşturabilir. Erken yaşta sigara kullanımına başlayanlarda ve ağır içicilerde, mide kanseri riski 2 kat artış gösterir. Japonya’da olduğu gibi şoklanmış yiyecekler, tuzlu ve tütsülenmiş balık tüketimi, yoğun şekilde tuzlanmış salamuralar, bazı gıda koruyucuları ve katkı maddeleri, fermente soya, küflenmiş tahıllar, tohumlar, çekirdek tohumları (aflatoksin), yağda kızartılmış gıdalar, aşırı kırmızı et tüketimi hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırır.
ENDOSKOPİ YAPILMADAN İLAÇ KULLANILMAMALI
Prof. Dr. Göral, mide kanserinden korunmanın yollarını ise şu şekilde açıkladı:
İlk olarak stres, sigara ve alkolden uzak durulmalıdır. Sağlıklı beslenme ve düzenli bir uyku mutlaka olmalıdır. Fazla tuzlu ve kızartılmış gıdalar tüketilmemelidir. Özellikle kızartma yağları tekrar tekrar kullanılmamalıdır. Taze sebze ve meyve tüketilmeli, kurutulmuş etlerde bol miktarda nitrat bulunduğundan tüketilmemelidir. Ateşte veya mangalda pişirilen kebap gibi gıdalardaki kömürleşmiş, siyahlaşmış kısımlar yenmemelidir. Mide rahatsızlığı olanlarda, ilk evrede endoskopi mutlaka yapılmalıdır. Elle muayene yapılarak ilaç yazılmamalıdır. Böylece mide kanserinin erken evrede teşhisi konulmuş olur. 2 yıl önce endoskopi yapılmış ve mide iltihabı olan kişide, sonraki yıllarda midede kanser gelişimi olasıdır. Bu nedenle mide rahatsızlığı olanlarda endoskopi yapılmalı ve işlem yapılmadan ilaç kullanılmamalıdır. Endoskopi işlemi esnasında, özel boyama teknikleri yapılarak ve yapay zeka aracılı endoskopi cihazları ile erken dönemde rahatlıkla mide kanseri tanısı konabilmektedir. Erken evrede Japon tekniği olan endoskopik kazıma yöntemleri kullanılmakta olup, ileri evrede ameliyat ve onkolojik tedaviler yapılmalıdır. Ameliyattan sonra 5 yıl belli aralıklarla endoskopik kontroller yapılır ve nüks olup olmadığı araştırılır. 5 yılı geçenlerde kanserinin nüksü seyrek olmaktadır.