Mike Pompeo’un ABD Dışişleri Bakanı olması ne anlama geliyor?
Önce basit ama bir o kadar da köktenci bir soru ile başlayalım; ABD gibi devlet kurumsallığı gelişkin bir ülkede, geleneksel devlet teamüllerini aşarak istihbaratın başında olan biri neden Dışişleri Bakanlığına atanır?
Diğer bir deyişle; bir devlet, istihbarat örgütü şefini neden Dışişleri Bakanı yapma ihtiyacı duyar?
Bilindiği gibi her devletin dış ilişkilerini temellendiren iki kurumu var. Biri legal, illegal yollarla her türlü bilgiye ulaşmaya çalışan istihbarat kurumudur, diğeri ise esas olarak diplomatik çerçeveler içinde kalarak ülkesinin çıkarlarını kollayan hariciye kurumlarıdır. Form ve norm açısından bu iki kurum aynı ‘’devlet çıkarlarını” temsil etmek ile birlikte, uluslararası hukuk ve diplomasinin kaideleri bakımından ayrışırlar. Dışişleri "sorumlu ve sınırlı" iken, İstihbarat örgütü "sorumlu ve sınırsızdır".
Mike Pompeo’nun ABD Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturması, esas olarak, ABD’nin geleneksel dış politika ‘’kodlarından’’ kopuşu ifade ediyor. Tillerson’un başarısızlıkla suçlandığı dış politika gündemine baktığımız zaman bu değişimin öyle sıradan, keyfi bir değişim olmadığını daha iyi anlarız. İran, K.Kore, Rusya ve Orta Doğu’da çözüm bekleyen sorunların, bu değişimin çok ciddi ve köklü ana damara yaslandığını söylemeliyiz.
Görüntüde Başkan Trump’un twittleriyle dünya kamuoyuna yansıyan bu değişim, Trump’un basit bir dengesizliği şeklinde yorumlanamaz. Böyle düşünmek çok ucuz bir yaklaşım olur. Kaldı ki meselenin aslı da bu değildir. Meselenin özü 2011 yılından bu yana izlenen küresel dış politikanın artık terk edileceğidir.
ABD’nin K.Kore, Rusya ve İran’la var olan ihtilafları, yeni bir giysi içinde kılık değiştirecektir. Ama bu ihtilaflardan daha önemli olan olgu ise ABD’nin Ortadoğu’da DAEŞ’ e karşı ihtiyaç duyduğu zaferi artık ilan etmesidir. Arap Baharı'nı engelleyen güçler, Tunus ve Mısır’dan sonra Suriye’de de kesin bir zafer beklentisi içindedirler. Obama ve Pentagon'un birlikte inşa ettikleri Suriye siyaseti anlaşılan o zaferi garantileyecek bir siyaset değil.
ABD Suriye’de istediği zaferi ilan etmeden, K.Kore, Rusya ve İran’la var olan ihtilafları, kendi lehine daha güçlü bir biçimde çözebileceğine artık inanmıyor. İşte Mike Pombeo bu inançsızlığın ürün olarak o koltuğa oturuyor. Pratik olarak da Pompeo Suriye meselesinden işe başlamak zorundadır. İki büyük rakibinin Suriye sahasında komunlandığı biliniyor. Suriye’de Rusya ve İran’ın egemenliğine son veremeyen bir Pompeo daha küresel çapta söz konusu rakiplerle, baş edemez.
Nitekim yeni Dışişleri Bakanlığının ilk icraatı, meslektaşı olan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile 19 Mart’a Washington’da yapılması planlanan Menbiç toplantısını ertelemek oldu. Bunun anlamı şudur. Daha önce Tillerson ile varılan mutabakata uymayacağım.
Bilindiği gibi iki gün önce PYD/YPG güçleri, Afrin’in kuşatıldığını ileri sürerek, artık Deyri Zor da DAEŞ ‘ile mücadele etmeyeceklerini duyurmuşlardı. 1700 kişilik silahlı kuvvetlerini Afrin’e yönlendirdiklerini ABD’li yetkililere bildirmişlerdi.
Bu durum ABD açısında DAEŞ’le mücadelenin zaafiyete uğramasıdır. ABD’ şimdiye kadar Suriye’deki varlığını DAEŞ ile mücadele meşruiyetiyle açıklıyordu. Bu açmaz ABD’nin Suriye sahasında yerel ilişkilerini kaybetmesiyle sonuçlanabilir.
Öte yandan bu hafta Trump, Körfez’deki yeni projesi Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Beyaz Saray’da ağırlayacak. Trump daha sonra Katar Emiri Şeyh Temim ve Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’i kabul edecek. Bu trafikte Körfez’in liderleri İran’ı Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’de durduracak temel strateji etrafında koordine etmeye çalışacak.
Bu tablo Pompeo’nun iş başına getirilmesi ile yan yana konulduğunda, Suriye başta olmak üzere, ABD’nin Irak, Lübnan ve Yemen siyasetini kökten değiştirmeye hazırlandığını söylemek hiç de abartılı sayılmaz.
Pompeo ile birlikte Orta Doğu’yu daha sert ve çetin günler bekliyor. ABD, Suriye’de inisiyatifi Rusya ve İran’dan geri almaya çalışacak. Esas olarak Suriye’deki bu bilek güreşi, İran, Rusya ve K.Kore’ye karşı yapılacak mücadelelerin perspektifini belirleyecek. Yeni ABD dış siyaseti kendini ''Suriye sahasında test'' edecek.