Milli gururumuz Ahmet Koç'tan yeni bir zafer daha!
Türkiye, Avrupa Vücut Geliştirme Şampiyonu ve Dünya beşincisi Ahmet Koç'tan yeni bir zafer daha...
Sırbistan'da düzenlenen NABBA Dünya Balkan Şampiyonası'nda ülkemizi temsil eden genç milli sporcumuz ve gurur kaynağımız Ahmet Koç bayrağımızı dalgalandırdı.
Genç başarılı milli sporcumuz Ahmet Koç kendi sikletinde Balkan 2'cisi olarak ülkemizi ve bayrağımızı İstiklal Marşımızı okutarak şereflendirdi.
Bundan öncede birçok başarısı olan milli sporcumuz ülkemize madalya ile dönerek bir sonraki katılacağı yarış olan Dünya Şampiyonası için gün saymaya başladı. 17-19 Haziran tarihleri arasında İtalya'da yapılacak yarışma için umutlu konuşan Ahmet Koç şunları söyledi;
"Hedefim daha önce İtalya'da Avrupa Şampiyonu olmaktı bunu gerçekleştirdim. Sırada ikinci kuşatma var oda Dünya Şampiyonluğudur. İtalya'da yeniden bayrağımızı dalgalandırıp İstiklal marşımızı okutacağım... Ve ülkeme kupa ve altın madalya ile döneceğim. Eğer bir yarışta Ahmet Koç varsa rakiplerin şansı yoktur. Her zaman kendime olan özgüvenim tamdır. Çok iyi hazırlık evresi geçiriyorum hedefim her zamanki gibi şampiyonluk..."
Ahmet Hoca bizi Beylikdüzü'ndeki salonunda sıcak bir şekilde karşıladı. Adetten olduğu üzere sorduk sorumuzu: Ahmet Koç kendisini nasıl tanımlar?
- Ahmet Koç 25 yaşında her zaman hırsıyla ön planda olan, vücut geliştirme sporuna hayatını vermiş, azmetmiş, bu yolda engelleri sistematik bir şekilde aşarak bulunduğu noktaya gelen, bununla da yetinmeyen, hedeflerine doğru adım adım yol alan birisi.
Vücut geliştirmeye ne zaman başladınız?
- Ben 14 yaşına kadar gayet güzel futbol oynardım ancak televizyonda gördüğümüz bir Arnold, bir Rambo hep ilginç gelmiştir. Bu nasıl bir vücut, nasıl bir adam bende böyle olabilir miyim acaba derken kendimi bir anda bu sporun tam merkezinde buldum. Herkes gibi bende amatör bir şekilde başladım.Ülkemizde maalesef vücut geliştirme hakkında gerçekten bilgili insan sayısı çok az. Düzenli beslenemedik, bilinçli eğitilmedik. Ancak daha sonra bu sporla gönül bağımı kurunca kötü alışkanlıklardan uzak durdum, arkadaşlarımla vakit geçirmek yerine spor salonuna gittim, insanlar dışarıda eğlenirken ben makinelerde saatlerimi harcadım ancak bütün bunların karşılığını da aldım.
Bizim toplumumuzda her anne baba ister ki "çocuğum okusun da doktor olsun, mühendis olsun." Aileniz bu spora başladığınızda ne gibi bir tepki verdi?
- Annem bana çok düşkündür, benim bu tarz meslekler edinmemi çok istedi. Beni her zaman destekledi. Annemin gönlünden geçen öğretmen olmamdı ancak öğretmen olmak benim ilgimi çekmiyordu. Ben sporu, spor yapmayı çok seviyordum her zaman sporun içerisinde oldum, sürekli okuldan halı sahalara, spor salonlarına kaçardım. Vücut geliştirmeye ilk başladığımda annemde çoğu insan gibi olumsuz baktı ne yazık ki. Sağdan soldan duyulan bilgilere göre hareket ettiler. Örneğin" ne yapacaksın sporu bari git bir işe gir çalış" mantığındaydılar. Ancak ne zaman Ahmet gerçekten başarılı olmaya başladı o zaman tamamen arkamda durdular. En zor zamanlarımı ailemin desteğiyle atlattım. Ben Anadolu çocuğuyum, bilirsiniz genelde bizim Anadolu aileleri bir sigortalı işi olsun, sabah gitsin akşam gelsin tarzında monoton bir düzeni hayat olarak algılar. Ben hiçbir zaman bu anlayışta olmadım. Ben her zaman kendini geliştirmeye hevesli, yeni bilgiler öğrenmeye aç bir insanım ve bu spora hayatımı verdim gerçekten, şuan olduğum noktada da durmayacağımdan herkes emin olabilir hedeflerim var. Daha yolun başındayım diyebilirim. hedeflerim doğrultusunda ilerlemekte kararlıyım.
Fitness'ta başarılı olmanın anahtarı nedir sizce?
-Bir kere bu iş sabır isteyen bir iş ve nankör bir spor. Bunu anlatabilecek en uygun söz 'İşleyen demir pas tutmaz' atasözümüdür. Vücut geliştirme sporu da aynı böyledir. Emek harcayarak belirli bir düzeye gelirsiniz ancak biraz ara verirseniz, gevşerseniz, antrenmanları aksatırsanız, beslenme programının dışına çıkarsanız eski halinizden daha kötü bir hale dönebilirsiniz. Altını çizmek gerekirse bu iş sabır gerektiren, emek gerektiren ve hırs gerektiren, irade gerektiren bir iş. Kendi kültürümüze baktığımızdaysa bizde başarılı insan sayısının az olması bunların eksikliğinden kaynaklanıyor.