Moody's'in kararı siyasi
Birçok çok kuruluşun ve uzmanın da işaret ettiği gibi 15 Temmuz'da yaşanan ihanet ve darbe girişimi sonrasında batı dünyasının Türkiye'ye destek vermek yerine ortaya çıkan kinayeli ve düşmanca tutumu dikkat çekiyor.
Bu çerçevede, uluslarası derecelendirme kuruluşu Moody's de üzerine düşeni yaptı. Türkiye'nin notunu siyasi husumet kokan bir kararla düşürdü. Ardından da piyasalara olumsuz etkisi gecikmedi.
Peki bu ne anlama geliyor ve bundan sonrasını nasıl okumak lazım.
Süperhaber, ekonomi denilince objektif analizleri ile tanınan uzman isimlerden Prof. Emre Alkin'e süreci sordu.
Bakın, Emre Alkin bundan sonra nasıl hareket etmek gerektiğine ve kararı nasıl okumak gerektiğine dair neler söylüyor:
'Karardan sonra ilk günü kazasız belasız atlattık diyebiliriz. Dolar/TL 3.00 seviyesinden geri döndü ve şimdilik sakinleşti. BIST'in sert düşünormal. Farklı bir tepki beklemek hayalperestlik olurdu. Dolayısıyla Fitch'den kötü bir haber gelmezse, notun kırılması hadisesini bu şekilde atlatacağız. Tabii ufukta Fed kararı, Suriye'deki askeri harekat, terör riski vs gibi bizi bekleyen başka tehlikeler var elbette.
PARA GİRİŞİNİ ÖNLEYEBİLİR
Moody's kararı ülkeden para çıkacağı anlamına gelmiyor aslında. Ancak ülkeye para girişini önleyebilir. Tasarruf sıkıntısı çekilen bir durumda bu iyi bir gelişme olmaz. Bu sebeple yatırım çekecek hamlelere hiçbir şey olmamış gibi devam etmek gerekir.
Dolar/TL ile ilgili aylardır "düştüğü her yerden az da olsa maliyetlenmek lazım" dediğimi hatırlatayım. Bu sebeple "dolar alalım mı almayalım mı" tartışmasının bir önemi kalmadı. "Ekonomist rakamlara bakarak en iyi alım zamanının geçen ay olduğunu söyleyendir" diye espri yapanlar var mutlaka ama ben günü gününe uyardım diyebilirim.
BIST için ise daha sakince oturup beklemek lazım. Satın alırken kazanılır, satarken değil.
MOODY'S'İN AMACI NE?
Herşeyden önce şunu açık net şekilde söyleyebilirim: Moody's kararı 15 Temmuz sonrası toparlanma hamlesinin dış kaynakla desteklenmesini önleme amaçlı bir hamledir.
KARAR SİYASİ
Uslanmayan bir liberal görüşüm olsa da, kredi derecelendirme kuruluşlarının olumlu ya da olumsuz her hangi bir kararlarının çoğunlukla siyasal/diplomatik etkilerle alındığını sürekli söylüyorum zaten.
TAKILMAMAK LAZIM
Bu kuruluşlar 2008 Küresel Krizinde ciddi şekilde kredibilite kaybetmiş olsalar da, hala yatırım kararlarında kilometre taşları olarak kabul ediliyorlar. Dolayısıysa verdikleri karar olumlu olduğu zaman fazla sevinmemeli, olumsuz olduğunda da fazla üzülmemeli.
OLUMSUZ ETKİ KAÇINILMAZ
Elbette iki önemli derecelendirme kuruluşunun Türkiye'nin notunu kırması ekonomi üzerinde olumsuz etkiler yaratacak. Bu kaçınılmaz. "Her şerde bir hayır vardık" diyerek bu güdümlü kararın parlak tarafına bakabiliriz. Yani, "bizden silikon vadisi çıkmaz" diyenlere "çıkmalı, çıkacak" diye sesimizi yükseltebiliriz.
MODEL NE OLMALI?
Özetle, Moody's ve S&P 'nin etkisini azaltmak için büyüme modelini tamamen yüksek teknoloji, AR-GE, tasarım ve inovasyon üzerinde kurgulamalıyız.
Çok net olarak şunu ifade etmek istiyorum. Büyüme hikayesini değiştirmek ve oynanan oyunu bozmak lazım. Değer yaratırsak başkasının verdiği değeri de aramayız. Bunun için "daha uzun süre emek yoğun sektörlere eğilmemiz lazım" anlayışından vazgeçmeliyiz. 40 yıldır aynı cümleyi duyuyoruz.Değişimi biz başaralım ki onun bunun söyleyeceği lafa kalmayalım.
KIZMAK YOK; İŞİMİZE BAKALIM
Ben bunları ifade ederken, "büyüme modelini tamamen yüksek teknoloji, AR-GE, tasarım ve inovasyon üzerinde kurgulamalıyız" dediğim için içerleyen sanayiciler olmuş. Demek ki bu bahsettiklerimi ayrı birer "sektör" olarak kabul ediyorlar. Eğer bir iş insanı bu saydıklarımı kendisine yardımcı olacak unsurlar yerine, kendisine rakip görüyorsa siyasete kızmamalı. Önce kendi eğitimini tamamlamalı.'