Muhalefet körlüğü
Öfke, insana özgü doğal bir his. Kontrollü dışavurumlarda dengeli yaşama hizmet edişinden dolayı gerekliliği muhakkak.
Fakat ülkemiz siyasi atmosferinden ekrana taşan hiddet ve o karelerin kitlesel etkileri, artık hiç de normal görünmüyor.
Seçilmiş muhaliflerin duraksamadan sürdürdüğü hakaret dili; her durumda bağırıp çağırmayı görev bilen zararlı çıkışları fazla bunaltıcı bir hal aldı, ayrıca bunlarla milli faydaya hizmet edildiği de şüpheli!
Tabi ki muhalif söylemlerin iktidarınkilerle birebir örtüşmesi beklenemez.
Yönetimi ele geçirme amacı ile örgütlenmiş siyasi partilerin bunu yapması çoğunlukla muhaldir; kabul ediyorum.
Fakat, iktidar da muhalefet de gücünü halktan alan ve halk için bir araya gelen oluşumlar. Bu da eylemlerinde “kamusal yarar ilkesini" gözetme zorunluluğu yükler.
Şu halde muhalefetin temel görevi iktidarın yanlışlarına, eksik kaldığı noktalara bakmak, yönetenleri uyarmak ve doğruya yöneltmekten başka bir şey olabilir mi?
Dünya görüşleri devleti yönetenlerinki ile örtüşsün veya örtüşmesin, milli menfaatleri kollayıcı hareket etmek gibi temel bir sorumlulukları yok mu?
Hülasa hangi parti çatısı altında olursa olsun hiçbir politik aktörün ülkeyi olumsuz etkileyecek konularda sorumsuzca konuşması; ulusal ve uluslararası platformlarda saygınlığını korumamız gereken devlet başkanına veya hükümetin farklı organlarına sözlü saldırıda bulunması kabul edilemez.
Burada yeri gelse de insanın varoluşuyla büyüttüğü ahlaktan, öğrenilir terbiyeden ya da sadece kamusal alanla sınırlı etikten bahsedecek değilim. Çünkü söz ettiğim tahkir dili hiçbirine yerleşir cinsten değil.
Özellikle de halkın meclisine, milletti temsilen çıkıp, (af buyurun) türlü sapık saldırılarla itham edilen partililerin yaptığını kabul ederek, bunu “cinsiyet eşitliği” denen sapkınlığın serbest olmayışına bağlayanın söylediklerine maruz kalmak feci bir talihsizlik.
Dinlerken zihnimden, mevcut toplum kabullerine aykırı düşünceleri üst perdeden kuvvetli bir sıklıkla savunarak, halkı o düşünce veya durumla uyumlaştırma içerikli manipülasyon tekniği geçti.
Hani Amerika’ya eşcinselliğin yerleştirilmesi için izlenmesi gereken taktik ve stratejileri anlatan Marshall K. Kirk ile Erastes Pill’in anlattığı yöntemlerin ilki!
Ne diyeyim… Yazık!
Yazık ama ” yeni dünya düzeni ” dizaynında, jeostratejik konumu kolunda mücevher gibi parlayan ülkemiz, bu mücevheri kelepçeye dönüştürme gayretleri ile çarpışmasında, milli menfaatlerle çatışan bir muhalefetle baş başaysa, sorun kara deliğe dönüşebilir!
Suriye ve Irak’taki terör yapılanmaları ve maşayı tutan güçlerin Türkiye planları ortada.
Bugün içimizdekilerin, tedhişle iltisaklı oluşumları desteklemesi; onlarla örtük veya açık ittifaklara girmesi; ülkeyi parçalamaya çalışanların koruyuculuğuna soyunması… Canı ülkesine siper olan ordu hakkında şaibeli konuşmalar yapması gibi, sayısız fiille bağlantılı kara kara düşünme sorunumuz olmamalı!
Mevcut pandemi etkileri küredeki ekonomik yapıları her gelen saatte daha fazla zorluyor. İklim değişikliği tehlikesi, kıtlık, artan susuzluk gibi sorunların sonuçlarını düşünmek, onlara çözüm aramak sadece iktidarın değil, muhalefetin, yetmedi; ülkede yaşayan her bireyin derdi olmalı.
Temsil yetkisini, siyasi imkân konforunda başına buyruk hamleler yapıp gündem oluşturarak; ”halka rağmen, halk için” halkın kutsalları ile dalga geçerek kullanma ilkelliğinin artık geride bırakılması şart. Yoksa, çıkarcı aklın dünyanın başına sardığı bu fırtına, benden ondan seçmez… Herkesi tarumar eder.