MUHALEFETİN YENİ TAKTİĞİ: İTTİFAKI BÖLMEK, MİLLİYETÇİLİĞİ HEDEF ALMAK
Muhalefet bölünmüş durumda.
14 Mayıs 2023 seçimleri öncesindeki (zoraki) birlikteliğin yerinde yeller esiyor.
CHP'de yönetim değişikliği yaşandı ama en başından itibaren söylediğimiz şey gerçekleşti, süreç CHP'de bölünmeyi beraberinde getirdi.
Bir tarafta Kemal Kılıçdaroğlu'cular, bir tarafta Ekrem İmamoğlu'nu destekleyenler, az da olsa Özgür Özel'in yanında duranlar ve sessiz bir şekilde bekleyen daha zayıf durumdaki başka başka gruplar. Üstüne bir de aday gösterilmeyenler toplu olarak hareket etmeseler de artık ayrı bir ekip denebilir, ki aday gösterilmeyip Genel Merkeze ve Ekrem İmamoğlu'na bayrak açanların 31 Mart'a kadar başkanlık koltuğunda oturacağı da hesaplanırsa, CHP'nin toparlanması çok zor görünüyor. Olası 31 Mart yenilgisinde pandoranın kutusu açılıp 1 Nisan'dan itibaren CHP'de ciddi gerilimler, kavgalar, kopmalar yaşanabilir. CHP'nin kuruluş kodlarına dönmesi, tarihiyle, ideolojisiyle alakası için olmayanların uzaklaşması yapılması gereken, CHP'yi bir kapatıp açmaktır. Çünkü getirildiği nokta itibariyle CHP, revizyonlarla toparlanacak gibi değildir.
İyi Parti, 3 Mart'ta kalktığı masaya, uğradığı linçlerin sonucu 3 gün sonra yeniden oturmuştu. O zaman "seçim yenilgisi sonrası"na işaret etmiş "Seçim sonrası kendilerini kurtarmak için büyük ihtimal ortaklarına yüklenecekler" analizini yapmıştık. Dediğimiz çıktı. Seçimde ağır yenilgi yaşadılar. Hem Cumhurbaşkanı adayları kaybetti hem de her türlü algı operasyonuna karşın milletvekili seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi'ne karşı kaybettiler. Seçim sonrası ise kendilerini kurtarmak için CHP ile yolları ayırıp, HDP-DEM ikilisiyle yapılan işbirliğini eleştiriyor, 31 Mart seçimlerinde, 14 Mayıs'ın üstünde bir oy almaya çalışıyorlar. Ama işleri hiç de kolay değil.
Saadet-Deva-Gelecek üçlüsü ise zaten harap halde.
Zaten 14 Mayıs öncesinde masa başında hazırlanan (ve büyük ihtimalle duygusal(!) nedenlerle) üretilmiş anketlerle seçmenlerindeki beklentiyi o kadar yukarı çıkarmışlardı ki, şimdi o seçmendeki psikolojik yorgunluğu da göremiyorlar.
Muhalefet bu durumda olunca, akıl hocaları da 31 Mart'ta olası Cumhur İttifakı'nın galibiyitenin önüne geçmek için yeni yöntemlere başvurmaya başladı. Bu yöntemlerden biri de Cumhur İttifakı'nda bölünme oluşturmak, AK Parti ve MHP arasında bir gerilimi tetiklemek. Bunu yaparken, milliyetçi seçmeni de hedef alıyorlar.
Abdullah Gül'e yakınlığıyla bilinen Fehmi Koru'nun "İki ay sonraki seçimin galibi AK Parti mi, yoksa CHP mi? Ben başka bir partiyi şimdiden galip ilan ediyorum" başlıklı yazısı buna örnek. Koru, yazısında AK Parti'nin ve CHP'nin Milliyetçi seçmene hoş görünmek için hareket ettiğini ileri sürüyor. Son olarak Diyarbakır'ın Kulp ilçesi Kaymakamı Burak Akeller'in Cuma hutbesinde şehitlerle ilgili bölümü bilerek atlayan imama gösterdiği tepki göstermesini AK Parti ve MHP arasında bir sorun olarak yansıtmaya çalıştı. Oysa AK Parti ve MHP'nin önde gelen isimleri hutbeyi okumayan imama tepki gösterip, Kaymakam Akeller'e sahip çıktı.
Bunru yapanların amaçları ne peki? Basit: AK Parti içinde tartışma, AK Parti ile MHP arasında gerilim oluşturmak.
Ancak bu konuda pek başarılı olmamışa benziyor. Bunun için Cumhur İttifakı'na taraftar olmak şart değil. Dışarıdan bir gözle Cumhur İttifakı protokolleri, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamaları, görüşmeleri, iki partinin politikaları, icraatları incelendiğinde derin ve etkili bir hedefe ilerleme gayesi açıkça görülüyor.
Zaten MHP lideri Devlet Bahçeli de Salı günkü MHP TBMM Grup Toplantısı'nda şu sözleri ifade etti:
"Günlerdir, muhalefet partileri ve kimi köşe yazarları Cumhur İttifakı’nda sorun yaşandığını, partiler arasında anlaşmazlıkların derinleştiğini iddia ediyorlar.
Devamlı çalı dibi yoklayıp, davulun kasnağına vuruyorlar.
Gündeme yansıyan bazı meselelerle ilgili görüş ayrılıkları olduğunu, nevzuhur bir güç mücadelesinin gittikçe sertleştiğini söylüyorlar.
Bu bayağı ezberleri devamlı tekrar eden kötürüm çevrelere ve köhne zihniyetlere diyorum ki, Cumhur İttifakı’nı anlamak ve anlatmak her kişinin harcı değildir, hele hele bozguncuların hiç değildir.
AK Parti ile MHP arasında kurulan ahlaki, samimi ve milli bağı anlamlandırmak ve hak teslimini yapabilmek için öncelikle izan, insaf, irade, vatan ve millet sevdasıyla yoğrulmuş akıl ve yürek lazımdır."
Özetle, parçalanmış olan muhalefetin "akil" aklı "Cumhur'u da bölebilir miyiz" diye hamleler yapıyor. Ama pek başarılı olacağa benzemiyor.