Münevver Karabulut cinayetinde FETÖ izi mi?
Münevver Karabulut cinayeti haftalarca ülke gündemindeydi. Fail Cem Garipoğlu, günlerce kaçmış sonra teslim olmuştu. 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Cem Garipoğlu, koğuşunda ölü bulunmuştu. Şimdi o davayla ilişkili olarak 6 polis hakkında açılan dava ise yazılamayan bilirkişi raporu nedeniyle düğümlendi.
Münevver Karabulut'un öldürülmesiyle ilgili olarak katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun evinde cinayet günü bulunan bir miktar parayı (700 bin Euro) tutanaklara geçirmedikleri ve güvenlik kamerası görüntülerini yeterince incelemedikleri iddiasıyla haklarında dava açılan 6 polis memuru ile görüntüleri sildikleri öne sürülen 3 site görevlisinin yargılandığı dava hazırlanamayan bilirkişi raporu yüzünden kitlendi.
Şikayetçi Karabulut Ailesi'nin avukatı Rezan Epözdemir, "8 yıldır hukuki mücadele veriyoruz. Dosyaya adeta vebalı muamelesi yapılıyor. TÜBİTAK, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı ve Adli Tıp Kurumu dahil olmak üzere her yerden olumsuz cevaplar geldi. Çeşitli bahanelerle yargılamaya konu olan görüntülerin ve kayıtların raporunu hazırlamaktan imtina ediyorlar. Artık isyan ediyoruz" dedi.
İDDİANAMEDEN
İddianameye göre olay şöyle oldu: 3 Mart 2009 tarihinde Münevver Karabulut öldürüldü. Olayın ardından polis memurları M.T., T. K., İ. K., M. D., S. A., ve A.D. cinayetin şüphelisi Cem Garipoğlu'nun ailesiyle kaldığı Bahçeşehir'de bulunan villaya hareket etti. Jandarmaya da haber veren polis memurları ikamette arama yaptı.
Polis memurları bu aramalar sırasında miktarı net olarak tespit olunamayan, ancak makul bir rakamın üzerinde olduğu belirtilen yabancı parayı tutanağa geçirmedi. Arama yapılan villanın güvenlik kameralarının olay tarihinde kayıt yaptığı ancak bu kaydın 7 Mart 2009 tarihinde silindiği, görüntülerin CD ya da DVD'ye aktarılmaya çalışıldığı, bir kısmının da geri dönüşüm kutusuna atıldığı tespit edildi.
Polis memurlarının villaya ait kamera kayıtlarını yeterli düzeyde incelemedikleri, kameraların çalışmadığı, bozuk olduğu yönünde 4 Mart 2009 günü polis memurları S.A. ve G.K. tarafından tutanak düzenlendi. Yine aynı memurlar tarafından 5 Mart 2009 günü güzergah üzerindeki kameralarda ise görüntü bulunmadığına dair ikinci bir tutanak düzenledi. Villaların yöneticiliğini yapan U. Y. ile site görevlileri Y. P. ve R. İ. da kameradaki görüntüleri silerek yok etti.
HAPİSLERİ İSTENDİ
Soruşturma sonunda savcılık, polis memuru sanıklar G.K., S.A.,T.K., M.D., İ.K., ve A.D. hakkında "Görevi kötüye kullanmak" suçundan 1'er yıldan 3'er yıla kadar, site yöneticisi ile görevlileri U.Y., R.İ., ve Y.P. hakkında da "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 6'şar ay ile 5'er yıl arasında hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
SANIKLAR SUÇLAMALARI REDDETTİ
Yapılan yargılamada ifade veren sanık polislerin bir kısmı parayı görmediklerini, bir kısmı da söz konusu parayı Tülay Garipoğlu'na verdiklerini anlattı. Polislerden bir kısmı yine güvenlik kameralari ile herhangi bir bilgisi olmadığını söylerken, bir kısmı da villa görevlisinin villayı gösteren iki kemaranın 2 senedir bozuk olduğunu, kayıt yapmadığını söylediğini aktardı. Diğer site görevlisi 3 sanık da kamera görüntüsünü silmediklerini belirtti.
BİLİRKİŞİ RAPORU ALINMASINA KARAR VERİLDİ
İfadelerin alınmasının ardından mahkeme, güvenlik kamerası kayıtlarının silinip silinmediği ve teknik sürecini nasıl yapıldığına ilişkin soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi için dosyanın TÜBİTAK'a gönderilmesine karar verdi. TÜBİTAK, "Yoğunluk sebebi ile inceleme için ayırabilecek ehliyetli personellerinin bulunmadığını" gerekçe göstererek dosyayı iade etti. İstanbul Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi de konu ile ilgili uzman bulunmadığı gerekçesiyle dosyayı iade etti. Dosya son olarak 11 Aralık 2015 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı'na gönderildi. Ancak Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı da 80 GB kapasiteli DİSK'in dosya kapsamında gönderilmemesinden ötürü inceleme yapılamadığını bildirdi.
MAHKEMEYE DİLEKÇE
Karabulut Ailesi'nin avukatı Rezan Epözdemir de mahkemeye bir dilekçe sundu: Yapılan yazışmalar sonucunda söz konusu 80 GB'lık DİSK'in kaybolduğu bilgisine ulaşıldığını ve emniyet gönderdiği yazıda da kamera kayıtlarının yer aldığı DİSK'in hepsinin kopyasının alınmadığını bildirdiğini belirtti. Avukat Epözdemir dilekçesinde 8 yıldır sonuçlanamayan davanın sürümcemede kalmaması için hard diskin bir an önce bulunmasını ve dosyanın tekrar Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı'na gönderilmesini talep etti. Avukat Epözdemir dilekçesinde, "Sanık emniyet mensuplarının, eski avukatının FETÖ'nün yargı yapılanmasının imamı olduğundan bahisle hakkında yakalama kararı bulunmaktadır. Dosyanın incelenmek üzere gönderildiği tüm bilimsel kuruluşların, dosyayı incelemeden çeşitli bahanelerle göndermesi kafalarda makul soru işaretleri oluşturmakta olup, bu durum manidar ve düşündürücüdür" ifadelerine yer verdi.
'ARTIK İSYAN EDİYORUZ'
DHA Muhabirine konuşan Avukat Epözdemir, "8 yıldır hukuki mücadele veriyoruz. Hala CD'lerin dökümüyle ilgili rapor tanzim edecek bir kurum mahkemece bulunamıyor. TÜBİTAK, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümü, Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı, İstanbul Teknik Üniversitesi, Adli Tıp Kurumu dahil olmak üzere her yerden olumsuz cevaplar geldi.
Bütün kurumlar adeta dosyaya vebalı muamelesi yapmaktadır. Çeşitli bahanelerle yargılamaya konu olan görüntülerin ve kayıtların raporunu hazırlamaktan imtina ediyorlar. Bu husus son derece manidar ve düşündürücüdür. Artık isyan ediyoruz. Biran önce ilgili bilirkişi incelemesi yapılmasını istiyoruz. Adaletin tecellisi ve maddi gerçeğin tecellisi için mahkemenin karar vermesini bekliyoruz" diye konuştu.
CEZAEVİNDE ÖLÜ BULUNMUŞTU
Cinayetin işlediği 3 Mart 2009 gününden sonra 197 gün kaçan Cem Garipoğlu, 17 Eylül 2009 günü avukatıyla birlikte teslim olmuştu. 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Garipoğlu, 10 Ekim 2014 tarihinde de Silivri'deki kapalı cezaevindeki koğuşunda ölü bulunmuştu.