Murat Kurşun'un eşi Asena Toprak kimdir?
Murat Kurşun ve Asena Toprak vatandaşlarımız tarafından merakla araştırılmakta. Fantazi müziğin önemli isimlerinden Murat Kurşun ile 2015 Miss Turkey 3. Asena Toprak detayları derlemeye çalıştık. Murat Kurşun, 7 yaşından bu yana müzik ile uğraşmaktadır. Darbuka, bater, org ve saz çalabilme kabiliyetine sahiptir. Peki, Murat Kurşun'un eşi Asena Toprak kimdir? Kaç yaşında? Ne iş yapıyor? Detayları haberimizde bulabilirsiniz...
Murat Kurşun'un eşi Asena Toprak kimdir? Müzik dışında kariyerinde 7 senelik bir profesyonel futbolcuk geçmişine sahiptir. Günümüzde ise söz, müzik ve yorumları ile müzik severlerin karşısında yer almaktadır. Bugüne kadar Seni Sevmek, Yaşanan Ne Varsa, Sen Olmasan, Sevenler Gece Ölür, Görürüm Seninle Onu, Ben Yanayım ve İllede Sen isimli 8 adet albüme imzasını atmıştır. Peki, Murat Kurşun'un eşi Asena Toprak kimdir? Kaç yaşında? Ne iş yapıyor? Detayları haberimizde bulabilirsiniz...
ASENA TOPRAK KİMDİR?
Şarkıcı Murat Kurşun'un eşi Asena Toprak Miss Turkey 2015 finalistlerinden. İkili ilişkilerine klip setinde başlamış ve 2016 yılında evlenmeye karar vermiştir. Çiftin Murat Can adından bir oğulları var.
MURAT KURŞUN KİMDİR?
Usta müzisyen, sanatçı Murat Kurşun 7 yaşından bu yana müzik ile uğraşmaktadır. Darbuka, Bateri, Org ve Saz çalabilme kabiliyetine sahiptir. Bugüne kadar bir çok usta sese söz ve müzikleri ile destek vermiştir.
Müzik dışında kariyerinde 7 senelik bir profesyonel futbolcuk geçmişine sahiptir. Günümüzde ise söz, müzik ve yorumları ile müzik severlerin karşısında yer almaktadır. Bugüne kadar Seni Sevmek, Yaşanan Ne Varsa, Sen Olmasan, Sevenler Gece Ölür, Görürüm Seninle Onu, Ben Yanayım ve İllede Sen isimli 8 adet albüme imzasını atmıştır.
TÜRK MÜZİĞİ
Türk müziği, Türklerin Orta Asya'dan beri geliştirdikleri, bugünkü özellikleri Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar döneminde belirginleşen müzik tarzı. Musiki, Osmanlı döneminde halk ve üst kültür çevrelerinde birbiriyle ilişkili, fakat karakterleri farklı iki ana dal olarak gelişmiştir. Osmanlı'nın son dönemindeki modernleşme hareketleriyle Batı etkisi görülmeye başlanmış, bu etki Cumhuriyet döneminde daha da artmıştır.
İSLAMİYET ÖNCESİ DÖNEMİ
Türklerin İslamiyet'i kabullerinden çok önce dinî törenleri yöneten şaman, kam ya da baksı, elinde belirli sesler çıkaran demir parçalarının bağlı bulunduğu bir değnekle topluluğu etkiliyordu. Bu törenlerde davulun da önemli bir yeri vardır.
Çin'in kütüphane, Hun Türkleri'nde, Uygur Türkleri'nde, Selçuklular'da ve Osmanlılar'da müziğe büyük yer ve önem veriliyordu. Ozanları ve kopuzcuları olmayan hiçbir Selçuklu ordusu yoktur. Yine Eski Türk Hakanlarının saraylarında ve ordugahlarında musiki takımları 9 kök denilen eserleri her gün çalardı.
GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİ
Geleneksel Türk müziği, Osmanlı döneminde halk ve üst kültür çevresinde gelişen olmak üzere ikiye ayrılır. Geleneksel olarak Türk müziği çeşitli ortamlarda şöyle belirir:
Şehirlerde, saray çevresinde ve konaklarda
Kâr, beste, semai, şarkı
Camilerde
Ezan, dua, sela, tekbir, temcit, münacaat
Tekkelerde
Naat, ayin, durak, ilahi, nefes, niyaz
Köylerde
Türkü, bozlak, uzun hava, zeybek, oyun havası
Sınır boylarında
Serhat türküsü
Kışlalarda
Mehter müziği
Halk müziği ve "klasik" Türk müziği arasında çok önemli bir bağ vardır. Nitekim türkülerin pek çoğunda klasik musiki makamları kullanılmıştır. Aynı şekilde, türkü, köçekçe, oyun havası, sirto, vb. halk musikisi formları klasik Türk musikisinde kullanılmıştır. İsmail Dede Efendi, Şakir Ağa, Şevki Bey gibi büyük klasik musiki bestekarlarının hemen hepsinin halk musikisi formlarını kullandıkları gözlemlenir.
TÜRK HALK MÜZİĞİ
Türk Halk Müziği örnekleri genelde sözlü olmakla beraber, sözsüz dans müziklerini de içerir.
Halk türkülerinin ölçülü olanına kırık hava, ölçüsüz olanına uzun hava denir. Uzun havalar Anadolu'nun değişik bölgelerinde bozlak, türkmani, maya, hoyrat, divan, ağıt gibi adlarla anılır. Bunlar genellikle Karacaoğlan, Ruhsati, Sümmani ve daha birçok tanınmış halk ozanının deyişleri üzerine yakılmıştır.
Kırık havalar ise koşma, yiğitleme, güzelleme, taşlama, ninni ve daha başka adlar altında kümelenir. Bunlar da genellikle gurbet, ayrılık, sıla hasreti, ölüm, askere gidiş, yiğitlik, düğün, çocuk sevgisi, kız kaçırma gibi köye has toplumsal bir olayı konu alır, sadelik, içtenlik, duygululuk gibi özellikler gösterir,yerel renkler taşır. Türk Halk Müziği'nin melodi yapısı incelendiğinde bu melodilerin ses genişlikleri bakımından bir oktav (sekiz ses sınırı) tamamlayan dizi ve tonaliteyi kesin şekilde belirtmeyen ikili ile beşli aralıkları içinde yapılandırılmış olduğu görülür. Bununla birlikte dizi ve tonaliteyi belli eden sekizli ve daha geniş sınırlı melodiler de çoktur. Basit ve birleşik ölçülerden başka aksak ölçüleri içeren Türk Halk Müziği, ezgiler ve formlardan oluşur.
KLASİK TÜRK MÜZİĞİ
Osmanlılar yalnız musiki sanatına değil musiki ilmine de büyük önem verdiler. Türk müziğinin Arap, Acem, eski Yunan ve Bizans asıllı olduğunu ileri sürenler vardır. Ancak Klasik Türk müziği genel nitelikleri bakımından Türk asıllıdır. Osmanlı uygarlığı her alanda büyük bir sentez geliştirdiği gibi, Türk müziği potasında yerel pek çok renk bu müziğin parçası haline gelmiş ve bunun karşılığında da Osmanlı musikisi devletin kapsadığı topraklar ve ötesine büyük etkilerde bulunmuştur.
İstanbul'un alınmasından sonra Topkapı Sarayında kurulan Enderun Musiki Mektebi ve özel meşkhanelerde eğitime geçilmesiyle daha belirli olarak kurallaşan ve klasik bir müzik niteliği kazanan Klasik Türk müziği altı dönemde incelenir. Birinci dönem; hazırlayıcı dönemdir ve başlangıcından Meragalı Abdülkadir'e (1360-1435) kadar uzanan dönemdir. İlk klasik dönem, ikinci klasik dönem, yeni klasik dönem gibi dönemlerden günümüze gelir. Yeni klasik dönem oldukça önemlidir ve Dede Efendi'den Zekai Dede'ye (1825-1897) kadar uzanan kapsayan dizi, makamlar, usuller ve şekiller'den oluşur.
KLASİK BATI MÜZİĞİ
Türkiye'de Cumhuriyet Döneminde girişilen devrim hareketleri sanat konularına da yöneldi. Daha çok Klasik Batı müziğine önem verilirken, 1924'de Ankara'da Musiki Muallim Mektebi kuruldu. Osmanlı sarayındaki müzik topluluğu başkente getirilerek Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası adıyla konserler vermesi sağlandı ve yetenekli gençlerin gelişmiş Avrupa ülkelerine gönderilip yetiştirilmesi hareketi başladı. İstanbul'da çalışmalarını sürdüren Darrültalimi Musiki adlı okul yeni bir yönetmelikle konservatuvar haline getirildi.
Çok sesli sanat müziğinde sesini Batı'da ilk duyuran Türk sanatçı Cemal Reşit Rey oldu. Öğrenimlerini devlet adına yurtdışında yapan Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses dönüşlerinde Ankara Musiki Muallim Mektebi'nin öğretmen kadrosuna katıldılar. Bu sanatçılar Türk Sanat Tarihinde Türk Beşleri olarak anıldılar. Eserlerinde genellikle batı müziği ilkeleri halk müziğinden gelen ögelerle birleştirilmiştir. Ahmet Adnan Saygun'un Özsoy adlı bir perdelik operası 1924'de Ankara Halkevi'nde sahnelendi. Aynı bestecinin ikinci eseri Taşbebek de 1934'de başarı ile oynandı. Opera ve bale temsillerini gerçekleştirmek amacı ile Ankara Devlet Konservatuvarı'na bağlı bir Tatbikat Sahnesi 1940 yılında çalışmalarına başladı. Yetenekli gençlerin seçimi ile eğitime geçildi. İzleyen yıllarda Ahmet Adnan Saygun' un Kerem, Nevit Kodallının Van Gogh ve Gılgamış, Sabahattin Kalender'in Nasrettin Hoca, Ferit Tüzün'ün Çeşmebaşı eserleri sergilendi. Ankara'dan sonra İstanbul ve İzmir'de kurulan devlet konservatuvarları eğitime başladı.
1940 yılından bu yana genç yetenekler için uygun bir ortamın doğuşu yurtdışında da ün ve ilgi derleyen yorumcuların yetişip gelişmesini sağladı. Soprano Leyla Gencer, bariton Orhan Günek bu hareketin öncüleri oldular. Onları bas yorumcusu olarak Ayhan Baran, soprano Ferhan Onat ve soprano Suna Korat izlediler. Enstrüman yorumcusu olarak piyanist Ergican Saydam, kemancı Ayla Erduran, Suna Kan, piyanist Ayşegül Sarıca, İdil Biret, Hülya Saydam ve Verda Erman yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da büyük ilgi gördüler.