Mustafa Kemal Çanakkale'de ne yaptı?
Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yıl dönümü... SuperHaber programcısı, kamuoyunun, Latife Hanım’ın kız kardeşi Vecihe İlmen’in torunu, olarak tanıdığı Mehmet Sadık Öke de Çanakkale Zaferi hakkında ses getirecek bir yazı kaleme aldı. Cesur ifadeler kullanan Öke, "Çanakkale bir Zafer olduğu gibi aynı zamanda bir felakettir" dedi, "Abdülhamit olsa başta o savaşa girmezdi." diye de ekledi...
Aşağıdaki yazı çok kişinin hoşuna gitmeyecek kızacaklar ancak gerçek bu ve doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Yine de ben eğri oturup doğru bildiğimi söyleyeceğim.
O gün Çanakkale'de ölenler sayesinde bugün varmışız, diyor bazıları...
Hayır! O şehitler boşuna öldü. Çünkü Osmanlı yenildi. Savaşa devam edemedi. Almanya’dan önce ateşkes imzaladı. İngiliz, Fransız zırhlı gemileri o gün gelemedikleri Çanakkale’yi geçip Boğaziçi’ne girdi ve demirledi. Yani onca ölüm hiç bir işe yaramadı. Savaşı uzattı. Rusya çöktü ama Almanya ve Osmanlı gene de yenildi. Yani o şehitler boşuna öldü!
Çanakkale bir zafer olduğu gibi aynı zamanda bir felakettir. Ülkenin eğitimli gençleri toptan katledilmiştir. Ve bunun tek sorumlusu anlamsız gereksiz şekilde ülkeyi oldu bitti ile savaşa sokan Enver Paşa denilen rezildir. Büyük dedem sabık serasker Emiroğlu Mehmet Rıza Paşa’nın dediği gibi “Kim ki bunu Harbiye’den mezun etti ben dahil sinkaf edile!”
Ya da Süleyman Nazif’in Malta sürgünü esnasında, harama uçkur çözmekten konuşulurken Enver’in babasına dediği gibi, “Keşke helalinize de uçkur çözmeseydiniz de milletçe Enver belasına bulaşmasaydık!”
Son söz : Abdülhamit olsa başta o savaşa girmezdi.
Diğer yandan, Mustafa Kemal orada Çanakkale'de sadece bir miralay idi, ordu komutanı falan değildi. Ama Çanakkale onun Kurtuluş Savaşı stratejisi için bir ders niteliğinde oldu.
"Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır ve o satıh tüm vatandır" felsefesi orada anlam kazandı ve doktrini oldu. Bununla birlikte asıl Alman generaller Çanakkale'de iş yaptı. Ordu'yu onlar yönetti.
ÇANAKKALE'Yİ SAVUNMAK DEHA DEĞİL, STRATEJİ VE AKIL GEREKTİRİR
Asıl Çanakkale'yi geçecek kumandanın dahi olması şarttır. Mayınlı, dar ve uzun su yolu, yarı yolda iyice daralan kıyılar, tahkimli tepeler. Gemilerin geçmesi imkansızdır. Düşman zaten siper savaşına girdiği an kaybetmişti bile. Alman generaller ve Enver Paşa Çanakkale'de aslında başarısız olmuşlardır. O kadar kişinin gereksiz yere ölmesi gerçekte bir hezimet ve yenilgi sayılabilir. "Çanakkale'yi Mustafa Kemal kazandı" demek yanlıştır. O sadece bir yerde bulunan askeri, üç ayrı yerde imiş gibi yayarak saldırttı ve daha kalabalık izlenimi verdi ve düşman saldırısını önledi. Bu deha değil, askeri strateji ve taktiktir ve sathı müdafaanın temelidir.
İkinci bir nokta ise, İngilizler ve Anzakların çıkartma yapacakları yeri tahmin etmiştir. Almanlar yanılmıştır. Elbette bunlar azımsanmayacak başarıdır; elbette Anafartalar ve Conkbayırı kahramanı Mustafa Kemal'dir. Ancak bunlar münferit savaşlardır. Tahkimli sırtlara karşı çıkartma yapan deniz seviyesindeki düşmanın siper savaşında hiç şansı yoktur. İngilizler bir inat uğruna onca Anzak'ı ve savunmadaki Osmanlı askerini boşuna öldürtmüştür. Bunun dışında Mustafa Kemal'in başka bir kumandanlığı yoktur. Zaten Bu Mustafa Kemal'in zekasına ve dehasına da hakarettir. Orada ölen kişi miktarı ile kurtuluş Savaşı'nda ölen Türk askeri miktarının kıyası bile bu durumu ortaya koyar. Gerçekte Mustafa Kemal Çanakkale'yi yönetse idi bu kadar zayiat kesinlikle olmazdı!
Zaten savaştan sonra ser yaver olduğu Vahdettin'in veliaht dairesi onu basın nezdinde cilaladı ki bir kahraman yaratıp Enver Paşa'nın karşısına koysun. Bu strateji birlikte Almanya gezisinde planlandı. Osmanlı'nın kazanamayacağını Mustafa Kemal biliyordu ve Vahdettin'e de anlattı, İttihad ve Terakki'den kurtulmak için bu yola başvurdular.
Tam 15 yaşında çocukları askere alıp savaşa giren Enver ve şürekası yüzünden yüz binin üzerinde Osmanlı askerinin öldüğü sözde büyük zafer!!! Çanakkale zaferdir doğru ama, bir "Pirus zaferi".. Hesapsız savaşa giren devletin ödemek zorunda kaldığı bedel.
Strateji ve taktik olarak düşmanın kesin saldıracağı bilinen tahkim edilmiş dar bir su geçidi... O savaşı kaybetmek imkansızdı. Kaybedecek adamı harbiyeden değil mezun etmek, birinci sınıfa almazlardı. Tarih popülist yaklaşımlarla değil, nesnel olarak incelenirse işe yarar. İnanmayanlara, Almanya-Fransa sınırında Verdon cephesinin anlatıldığı, E.M. von Remark'ın "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok" adlı kitabını tavsiye ederim.
Bu yüzden, Çanakkale'yi savunan değil, geçebilecek olan komutan, "dahi komutan" dır.
Not:
Anneannemin de olduğu bir gece sofrada Çanakkale konuşuluyormuş. Atatürk Çanakkale için; “Çanakkale’yi savunmak mesele değildlr. Çanakkale konum olarak denizde ve karada bir kapandır. Çanakkale’yi savunan büyük komutan değildir geçebilen büyük komutandır o da İngilizlerde yoktu” demiş. Anneannem sormuş “Paşam siz geçebilir miydiniz?”... Atatürk bir dakika düşünmüş sigarasından derin bir nefes çekmiş ve halka halka burnundan çıkartmış ve sigarayı küllüğe sıkıca basmış. Gözleri parlıyormuş. Ve demiş ki; “Evet geçerdim!” Anneannem “O iki dakikada o harekatı yaşadı, savaşı planladı ve kararını verdi,“ diye anlatmıştı. Kesinlikle geçerdi!..
Mehmet Sadık Öke