Mustafa Kemal'in Nutuk'undan: Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir!
Habertürk yazarı Murat Bardakçı geçtiğimiz günlerde Mustafa Kemal Atatürk'ün "Nutuk" eserinin piyasada satılan versiyonlarının orijinal olmadığını belirtmişti.
Bardakçı, Genelkurmay'a seslenerek TSK'nın koruması altında olan orijinal Nutuk metninin yayınlamasını istemişti.
Murat Bardakçı, bu yazısı üzerine okurlarında gelen bazı tepkileri köşesine taşıdı.
"Kemalist" okurlarının eleştirilerine yanıt veren Bardakçı ilginç bilgiler de paylaştı.
İşte o köşe yazısı;
- Bu metin bilin bakalım nedir?
Aşağıdaki ifadeleri “Bu ne yaaaaa?” demeden ve sıkılmadan sonuna kadar okumaya lütfen zahmet buyurun:
“...Mihrabı muallâ-yı ümmet ve millet olduğu içindir ki, ma’rûzat-ı milliyeyi iblâğa fürce-yâb olmaya teşebbüsten geri durmadık.
Yalnız, büyük bir hatâdan zât-ı âlî- nizi tahlîs maksadiyle arzedelim ki, Anadolu umum mârûzâtının meşmûlü lihâzii hilâfetpenâhî kılındığı hakkındaki mâlûmâta, milletin henüz itimadı kat’î değildir. Çünki, millet emîndir, ki padişah, ihanetleri sabit olan birkaç şahsı millete tercih buyurmazlar.
Kerim Paşa’nın temas ettiği noktalara cevap verirken, ahsen ve karîb olan emr-i Hüdâ’nın tecellîsi ile bedbaht ve mazlum millet-i necîbemizin mazhar-ı necât ve selâmet olmasını, deryây-ı rahmet-i izzetten tazarrû’ ve âfâkı daima bir dûd-ı muannîdle sarılı olan İstanbul’daki bazı zevâtın hakikati görmekteki hiss-i hasîs-i temerrüdlerinin zevâline intizâr eyleriz. Rûh-ı necîb-i millet de, işte böyle mütehassîstir...
Yalnız, tekrar etmekliğime müsaadenizi rica ederim ki, evet veya hayır sûretinde itâ-yı cevap buyurulmasını istirham eylediğimiz sualler maatteessüf cevapsız bırakılmıştır. Azîzim, ‘Yed’ullahi fevka eydihim’. Fakat, bununla beraber, hall-i müşkîlât ve mesâile tevessül edenlerin mukarrer bir hedefi olmak gerektir.
‘MESÂİL-İ MÜHİMMENİN İŞ’ÂRI...’
...Millet, emr-i hüdâyı ifa edecektir ve buyurduğunuz gibi istihkak-ı millîmiz pür-sa’d ü zî-selâm olacaktır. Dua-yı keremkârîlerinin eksik edilmemesini rica ederim. Sâ’y bizden, tevfik hüdâ-yı lemyezeldendir...”.
“...Mühim mesâilde inkıtâın tarafımızdan ikaı harekât ile tev’em olmadıkça mü’telifînin arzusuna mutabık olur. Bu sebeple inkıtâ olacaksa bunun Yunanlılar’ın tecavüzü ile olması bizi mazur vaziyette gösterirdi mütâleâsı vardır.
...Hülâsâ, Hey’et-i Vekîle ile Hey’et-i Murahhasa arasındaki ihtilâf noktaları mühimdir. Hey’et-i Vekîle’de emrivakî- ler karşısında bırakılmak endişesi hâsıl olmuştur. Bunun için tamirat mes’elesini takdîm etmekten mutasavver mahzurları mesâil-i mühimmenin, iş’ar buyurulduğu veçhile birkaç gün zarfında intâcına behemehal ehemmiyet vererek bertaraf edildiğini irâe etmek lâzımdır ve daha şimdiden bu fedakârlığın mesâil-i sâirenin sür’atle ve lehimizde hallolunacağı mevâidine mukabil olduğunu ciddî olarak icab edenlere mevzûbahs etmek ve en nihayet inkıtâ mukadderse onların müsebbib ve mütecâviz görünecekleri zemînde vukuunu te’min eylemek lâzımdır...”.
BUNU ‘İÇSELLEŞTİRİN’ İŞE YARASIN!
Anlamakta hayli zorlanacağınız, hattâ sözlüklere müracaat ettiğiniz takdirde bile içinden tam olarak çıkamayacağınız gayet ağdalı bir dil ile kaleme alınmış olan, içerisinde “Yed’ullahi fevka eydî- him”, yani “Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir” gibi Fetih Suresi’nden bir âyetin de geçtiği bu ifadeler hangi kitaptandır, bilir misiniz?
Nutuk’tan!
Önceki gün Nutuk’un şimdilerde çok satanlar listesinin ilk sıralarında yeraldığını yazdım; eserin felsefî değil, askerî ve siyasî bir belge olduğunu ama Türkiye’nin şimdi içerisinde bulunduğu kamplaşmada bir kesimin Nutuk’u ideolojik kimliğe büründürdüğünü ve dolayısı ile ortada “sosyolojik” bir hadisenin bulunduğunu söyledim, üstelik orijinal metnin de şimdiye kadar hiç yayınlanmadığından bahsettim...
Vay, sen misin böyle yazan! Mâlûm kamplaşmanın taraflarından birine mensup olanlardan yazdıklarım ile alâkası olmayan dünya kadar e-mail geldi. Nutuk’u ben ne bilirmişim, onun hakkında söz etmek ne haddime imiş, zaten orijinalinin yayınlanması da gerekmezmiş, zira eseri “içselleştirerek” okuyorlarmış, vesaire, vesaire...
Unutmayalım: “Nutuk” 150, haydi bilemediniz 200 kelime ile konuşan günümüz insanının değil, bir “Osmanlı Paşası”nın eseridir ve böyle ağdalı olması da gayet normaldir. Ama eski devrin resmî üslûbu ile kaleme alınmış hiçbir metnin günümüzün fukara Türkçesine nakledilmesi mümkün değildir!
Tekrar yazayım: “Nutuk önemsizdir” gibisinden bir abukluk etmiyorum; “taraflı” fakat son derece mühim bir eser olduğunu, bugünün diline tam olarak nakledilemeyeceğini, eski resmî yazı üslûbuna âşina olmayanların anlayamayacaklarını ama sansürlenmemiş orijinal metninin de mutlaka yayınlanması gerektiğini söylüyorum.
Nutuk’u “içselleştirdiklerine” inanan beyefendiler ve hanımefendiler! Hatmetmeye azimli iseniz oturun, eserin yazıldığı dili öğrenin ve güdük Türkçesini değil, orijinalini “içselleştirin”! Hem böylelikle kelime hazineniz de zenginleşmiş olur!