Mustafa Kemal’in Şeyh Sunusi’ye halife olması teklifi
Sireneyka’da Sunusi kardeşliğinin sabık lideri Şeyh Ahmet eş-Şerif es-Sunusi Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemal Paşa ile temas halinde olan Arap liderlerinden biri olmuştur.
Şeyh Ahmet es-Sunusi, Libya’daki Sunusiye tarikatının şeyhidir. Sunusiye tarikatı ise 1837 yılında Sunusi Muhammed bin Ali Sunusi tarafından kurulmuştur. Aktivizm ve Sufizmi savunan Sunusiye tarikatı Batılı devletlerin işgal ve istilalarına karşı duruşu ile tanınmıştır. Bu tarikatin mensupları 1911’de İtalya’nın Trablusgarp’ı işgal etmesi üzerine Osmanlı orduları ile İtalyanlara karşı omuz omuza savaşmışlardı. Cezayir ve Sahra’da Fransızlara, Mısır’da İngilizlere karşı silaha sarılmışlardı. Libya’nın milli kahramanı Ömer Muhtar da Sunusiye tarikatına mensup biriydi. Trablusgarp savaşı sırasında Mustafa Kemal hem Ömer Muhtar ile hem de Şeyh Ahmet es-Sunusi ile tanışmıştı. Şeyh Sunusi, Enver Paşa ve Mustafa Kemal ile sıkı bir ilişki içerisinde olmuş ve kendileri ile dostluk kurmuştu. Mustafa Kemal’in 1921’de Mahmut Hayri Beyefendiye “Mefkûre Hatırası” diyerek hediye ettiği resimde giymiş olduğu görülen elbisesi de ona Sunusiye tarikatı reisi Es-Seyyid es-Sunusi tarafından hediye edilmişti.
Şeyh Ahmet es-Sunusi Trablusgarp savaşından sonra Türkiye’ye gelmiş ve Bursa’ya yerleşmişti.
Anadolu’da Milli Mücadele başladığı sıralarda Bursa’da ikamet etmekte olan Şeyh, Bekir Sami Bey aracılığı ile Mustafa Kemal’e haber göndermiş ve kendisinin de kurtuluş mücadelesine katılmak istediğini ifade etmişti. Mustafa Kemal de bir mektup yazarak Şeyh Sunusi’yi Ankara’ya davet etmişti. O sıralarda İtalyan hükümeti ise Şeyh’in geri dönmesini ve Trablusgarp Müslümanlarının kendisine bağlı olmasını sağlamak üzere kendisine bir dizi vaatlerde bulunmaktaydı.
Şeyh Sunusi, Mustafa Kemal tarafından İslam ülkelerindeki halkın dinî duygularını İtilaf Devletleri aleyhine galeyana getirmekle görevlendirilmişti. O bu vazife ile Anadolu’nun muhtelif yerlerini dolaşmıştı. Sivas’ta Cami-i Kebir’de bir hutbe okumuş, cihadın önem ve ehemmiyetinden bahsetmiş; Müslümanların esaret altında yaşamalarının mümkün olamayacağını anlatmış; İslam düşmanlarının muamelelerinden bahisle Müslümanları cihat ve düşmana karşı mücadeleye teşvikte bulunmuştu. Yine gittiği Mardin’de çeşitli isimlerle temaslar sağlamış ve şehirdeki camilerin birinde halka hitap etme fırsatı bulmuştu. Konuşmalarında Sultan Vahdeddin ile Mustafa Kemal’in tam bir ittifak içerisinde olduklarını belirterek Milli Mücadele’ye karşı sürdürülen olumsuz tavırları bertaraf etmeye çalışmıştı.
Şeyh Sunusi Mekke ve Medine arasında yer alan Benû Harb kabilesini ve Asir Emiri İdrisî’yi ziyaret etmek amacıyla Hicaz’a gitmek istemişse de Mustafa Kemal onu Irak’a göndermeyi tercih etmişti. Mustafa Kemal’in bu arzusundan dolayı Şeyh Sunusi de Hicaz’a gitmekten bir süre için vazgeçmişti.
Çukurova’nın İngilizler tarafından boşaltılması sonrası Fransızlar tarafından işgal edilmesine teessüf etmiş olan Mustafa Kemal ile Türk Milliyetçileri, Arap kamuoyunu Fransızlar aleyhine ve Arap milliyetçilerini de Irak yönetimine karşı kışkırtmak ve Irak aşiretlerini İngilizlere karşı birleştirmek amacıyla Şeyh Ahmet es-Sunusi’nin yardımına başvurmuşlardı.
Şeyh Sunusi Sivas düzenlenen ikinci bir kongreye de katılmış ve bir ifadeye göre bu kongrenin başkanlığını da yapmıştı. Dini unsurlara başvurularak propaganda yapılması şeklinde kongrede alınan karar gereği Anadolu’da bulunan Şeyh Sunusi ile Mustafa Kemal Paşa ve Selahaddin Eyyubi’yi Kuran-ı Kerim’in kuşatmış olduğunu gösteren bir resim halkın elinde dolaşır hale gelmişti.
Yapmış olduğu propaganda faaliyeti ve önde gelen İslamî hüviyeti ile Milli Mücadele’ye destek çıkan ve liderleri ile münasebet içerisinde olan Şeyh Sunusi, İstanbul tarafından Milli Mücadele aleyhinde verilen fetvayı tasvip etmediği gibi Ankara adına yayımlanan ve bütün Müslüman ve Türkleri Milli Mücadele’ye katılmaya çağıran mukabil fetvanın ise yanında yer almıştı.
Bu sıralarda Konya Mevlevileri dervişi veya halk tarafından da hüsn-i kabul göreceği umulan Şeyh Sunusi’nin adının, “Anadolu’daki milliyetçilerin Şeyhülislam’ı” olarak ilan edileceği konuşulmaya başlanmıştı.
Şeyh Sunusi Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’da dünya İslam ülkeleri temsilcilerinin iştirak edecekleri bir kongrenin tertiplenmesinde de yer almıştı.
Mustafa Kemal söz konusu toplantı için dönemin Matbuat Müdürü Ragıp Bey’e bu yoldaki girişimlerin bir an evvel başlatılmasını ve bu işlerle alakadar olmak üzere yine o dönemin Şer’iye Vekili Bursalı Mustafa Fehmi Gerçeker, Meclis Başkâtibi Recep Peker, yazar Eşref Edip ve şair Mehemed Akif’ten oluşan bir heyetin teşkilini istemişti. Bu heyet Ankara İstasyon Binası’nda konuyu müzakere etmek ve gereken girişimlerde bulunmak amacıyla bir kaç defa toplanarak tüm dünya İslam milletlerine gönderilmek üzere beyanname ve davetiyeler hazırlamaya başlamışlardı.
Ankara’da böyle bir kongrenin toplanması yolunda yapılan girişimler, gerek Mustafa Kemal ile olan münasebetleri ve gerek kendilerine yapılan davet üzerine Kerbela baş müçtehidi ve Necef Şeyhi tarafından da olumlu karşılanmıştı. Necef Şeyhi, 24 Mayıs 1920’de Mustafa Kemal’e ulaşan bir mektubunda, Ankara’da toplanacak olan kongreye tam yetkili bir delegenin gönderileceği vaadinde bulunmuştu. Afganistan Emiri ise idarî reformlardan dolayı kongreye katılamayacağını, Afganistan’ı o tarihlerde terk etmesinin mümkün olmayacağı mazeretini bildirmişti.
İslam Kongresi’nin toplanma planı Ankara’da, Mustafa Kemal Paşa, Ankara Hükûmeti Din İşleri Vekili Abdullah Azmi, Şeyh es-Sunusi, Acemi Sa’dun Paşa, Diyarbakır bölgesi komutanlarından Cevad Paşa, Fevzi Paşa, Afgan Büyükelçisi Sultan Ahmed Han, İran Elçisi Mümtazüddevle, Azerbaycan Elçisi İbrahim Abiloff’dan oluşan bir heyet tarafından ayrıca müzakere olunmuştu. Kongre tertip heyetinin yaptığı toplantıya birçok mebus ve gazeteci de katılmıştı. Şeyh Sunusi, Acemi Sa’dun Paşa ve Cevat Paşa Ankara’da olmadıklarından dolayı toplantıya şahsen katılamamışlar, ancak temsilcileri vasıtası ile görüşlerini beyan etmişlerdi.
Şeyh Sunusi mücadelesini verdiği Milli Mücadele hareketinin tabii olarak başarısını da kutlamıştı. İnönü muzafferiyeti münasebetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı Mustafa Kemal’e bir tebrik telgrafı göndermişti. Ayrıca Mustafa Kemal’e kendi kılıcını da hediye etme inceliğini göstermişti.
Mustafa Kemal de Şeyh Sunusi’ye 1924 ve 1925 yıllarında iki defa halife olması teklifinde bulunmuştu. Teklife göre Kureyş soyundan gelen Şeyh Sunusi “ruhani” anlamda halife olacak ve ayrı bir mekânda oturacak, bir anlamda Müslümanların Papası olacaktı. Fakat o kendisine yapılan bu yöndeki teklifin bizzat Mustafa Kemal tarafından yapıldığını belirtmişse de kabul etmemeyi tercih etmişti.