Nedim Şener: FETÖ ihanetini unutmayın, unutursanız ölürsünüz!
FETÖ'nün Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı açıktan giriştiği ilk operasyon olarak tanımlanan ve MİT Başkanı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu bazı kamu görevlilerinin ifadeye çağrıldığı 7 Şubat 2012'deki "MİT kumpası"nın üzerinden 10 yıl geçti.
7 Şubat 2012'deki MİT kumpası, "örgütün hükümete karşı açıktan giriştiği ilk operasyon" olarak kayıtlara geçti.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık sayfalarından biri olan 7 Şubat olayına köşesinde bugün geniş yer ayıran Hürriyet yazarı Nedim Şener bu kumpasın unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.
Şener, "FETÖ, ‘One minute’ çıkışı sonrası ihanet hançerini 10 yıl önce çekti" başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı;
"7 Şubat 2012, Saat 17.00; o tarihte Başbakanlık görevinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir ameliyata girmeye hazırlandığı dakikalarda, tam da mesai saatinin bitiminde Fetullahçı Terör Örgütü’nün en azılı elemanlarından sözde Savcı Sadrettin Sarıkaya, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı arayarak “İfade vermek üzere makamıma bekliyorum” dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün MİT ve Emniyet mahrem yapılanmasının, yabancı istihbarat örgütleri ve yargıdaki mensupları ile gazetecilerinin işbirliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik ilk ihanet operasyonu tam 10 yıl önce böyle başlamış oldu.
Yalnız Hakan Fidan değil, eski müsteşar Emre Taner, yardımcısı Afet Güneş dahil olmak üzere dört MİT mensubu da ifadeye çağrılıyordu.
AKIL ALMAZ SUÇLAMA
Suçlama, insan aklının almayacağı türdendi; MİT yönetimi KCK/PKK terör örgütüne yardım ve yataklık etmekle hatta onları yönetmekle suçlanıyordu.
Erdoğan’ın ameliyat hazırlıklarının gecikmesi, FETÖ’nün ihanetinin sonuçsuz kalmasını sağladı. Başbakan’ın “İfadeye gitmeyin” demesi üzerine kumpas boşa çıktı.
7 Şubat ile neyin amaçlandığı, kumpası planlayan FETÖ mensuplarının yargılandığı davanın iddianamesi ve mahkemenin cezalandırması sonrası gerekçeli kararında şu cümlelerle özetlendi:
“...Başbakan’ın ameliyata geç girmesiyle bütün kumpasın bozulduğu, Hakan Fidan’ın gözaltına alınması için uğraşıldığı, gözaltına alınmasıyla birlikte, emri Başbakan’dan aldığı algısıyla o zamanki T.C. Başbakanı olan halen T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve hükümetin istifaya zorlanması ve hatta devrilmesinin planlandığı, bu kurgu ve kumpas soruşturmanın aslında FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yıkmaya yönelen ilk teşebbüs girişimi olduğu anlaşılmıştır.”
Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti ile kurulduğu dönemden beri işbirliği yapan, hatta Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas operasyonlarında ortak hareket eden FETÖ, ihanet hançerini bu kez hükümete, devlete çekmişti.
Ama neden?
UNUTURSAN ÖLÜRSÜN..
AVRUPA ve Amerika’nın Türkiye’ye karşı kullandığı PKK terör örgütünü bitirmeye yönelik her girişim, ya suikast ya da sabotajla son bulmuştur. Nitekim bu durum, PKK’lı terörist Duran Kalkan tarafından, 2013-2015 açılım sürecinde Avrupa ülkelerinin “Ateşkes ilan etmeyecek, savaşı sürdüreceksiniz diye bize defalarca dayatmalarda bulunuldu” itirafıyla netlik kazandı.
Bu kez konuya Erdoğan, 2009’daki “One minute” çıkışıyla İsrail de dahil olmuştu. Daha önce de değişik zamanlarda anlatmıştık. Konuyla ilgili davanın iddianamesi ve gerekçeli kararında şu kronolojik sıralama bize her şeyi anlatıyor:
29 Ocak 2009’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e karşı Davos’ta “One minute” çıkışını yaptı.
“Sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum” dedi.
Bu süreçte Bşbakanlık Müsteşar Yardımcısı Hakan Fidan, Ocak-Şubat 2010’da ilk kez Oslo görüşmelerine katıldı.
Yabancı istihbarat örgütleri devreye girdi. 4 Mart 2010’da Oslo görüşmelerine katılan PKK yöneticilerinden Adem Uzun, Belçika’da ses kayıtlarıyla birlikte gözaltına alındı.
MOSSAD’IN RAHATSIZLIĞI
Artık Oslo görüşmesi kayıtları Avrupalı istihbarat örgütlerinin elindeydi. Kısa süre sonra kayıtlar Türkiye’deki işbirlikçileri olan FETÖ’nün Emniyet yapılanmasının eline ulaştı.
10 Nisan 2010’da Hakan Fidan ABD’deki İran nükleer görüşmelerine Türkiye adına katıldı.
16 Nisan 2010’da MİT Müsteşar Yardımcılığı’na, 24 Mayıs 2010’da ise MİT Müsteşarlığı’na atandı.
31 Mayıs 2010’da İsrail, Mavi Marmara gemisine saldırdı.
Haziran ayında da İsrail gazetesi Haaretz’de “Mossad’ın, Hakan Fidan’ın atanmasından rahatsız olduğu” yönünde haberler çıktı.
1 Ağustos 2010: İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Hakan Fidan’ın İran’a bilgi sızdırma ihtimalinden bahsetti...
ERDOĞAN: HEDEF BENDİM
13 Eylül 2011: MİT yetkililerinin PKK üyeleriyle Oslo’da yaptıkları bir görüşmeye ait olduğu iddia edilen ses kaydı internette yayımlandı. Yayımlanan ses kaydında, “Hakan Fidan’ın, Öcalan’la ve PKK’lılarla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla ve özel temsilcisi sıfatıyla görüştüğünü ifade ettiği” belirtildi.
Sonrası, hukuk araç yapılarak kurulan kumpastı. Nitekim Erdoğan, 7 Şubat ile ilgili “Hedef bendim, beni de tutuklayacaklardı” demişti. Ama orada kalmadı; 17/25 Aralık ve MİT TIRları, Selam Tevhid gibi kumpas operasyonları da aynı savaşın parçasıydı. Hukuk eliyle amacına ulaşamayan emperyalist ülkeler ve tetikçisi FETÖ, 15 Temmuz darbe girişimini planladı. Bunda da başarılı olamadılar.
Ama vazgeçmediler, 2009’da başlayan savaş bugün de devam ediyor.
FETÖ’nün kumpaslarını ve ihanetlerini aklınızdan hiç çıkarmayın. 7 Şubat ihanetini özellikle unutmayın, çünkü unutursanız ölürsünüz...