'TÜRKİYE YALNIZ DEĞİL, TEK BAŞINA!'

İki usta isim SuperHaber programcısı - Güvenlik Uzmanı Mete Yarar ile Hürriyet Gazetesi yazarı Nedim Şener, “Memleket Aşkına” programının yeni bölümünde, “Türkiye Doğu Akdeniz’de yalnız mı kaldı?” sorusunu masaya yatırdı.

METE YARAR: HANGİ MİLLİ MENFAATİMİZLE İLGİLİ YANIMIZDA DURDULAR Kİ BUGÜN DURSUNLAR?

Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklılığına vurgu yapan Mete Yarar, "Türkiye, Doğu Akdeniz konusunda daha önce de başka bir konuda gündeme geldi. Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de bizim önem verdiğimiz konulardan bir tanesi. Hem garantörlük, hem stratejik önem, hem de ülkede yaşayan Türk vatandaşların ve oradaki soydaşlarımız için mücadele edildi. 1974’te Kıbrıs Harekatı yapıldıktan sonra hepimizin neler yaşadığını biliyoruz. Hala süreç devam ediyor, bitmedi. Ortada bir Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var. Bu Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyan kaç tane devlet var. Demek ki 1974’teki haklı mücadelemizi bile anlatmakta zorlandığımız bir süreç var. Aradan onlarca yıl geçti. Ondan sonra kurulan bir çok ülke tanındı. Reel anlamda birbirinden bağımsızlık mücadelesine girmiş ülkelerin tamamının tanınmış olmasına rağmen tanınmayan bir tek Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var. Buradaki mevzu Türkiye haksız olduğu için tanınmaması mı? O mücadelede bir haksızlık mı var? Biz şöyle mi söyleyeceğiz; 'Türkiye 1974 Kıbrıs Harekatı sırası ve ondan sonraki süreçte yalnızdı’ mı diyeceğiz? Yine bir Doğu Akdeniz’deki Kıbrıs’ın aynı örneğini şu anda da yaşıyoruz. O zamanda da bir mücadele vardı, bugün de reel mücadele var. Reel mücadelenin ismi ‘Mavi Vatan’. Bugüne kadar milli çıkarımıza olan hangi tezimizi onayladılar, hangi konuda arkamızda durdular ki bugün durmalarını bekliyoruz? Bugün durmayanlar konusunda neden şu eleştiriyi yapıyoruz; ‘derin yalnızlık içindeyiz.’ O zamanlar Başbakan Bülent Ecevit, Maliye Bakanı Deniz Baykal. Türkiye komşulardan silah ve ekipman istiyor, yardım gelen tek yer Libya..." ifadelerini kullandı.

NEDİM ŞENER: TÜRKİYE YALNIZ DEĞİL, TEK BAŞINA!

Nedim Şener ise, "Bugünlerde yaşanılan karşı argümanların ortak tavırlarına bakalım. Örneğin S400 almaya kalktığımız zaman, ‘Almamak lazım. Türkiye, NATO bağlamından kopuyor, alanı açmamak lazım.' Açacaksın, 'Geri iade etmek lazım' diyorlar, tutumları bu şekilde. Mesela Suriyeliler konusunda ise geri gönderin diyor. Adam diyor ki ‘Ben kardeş kavgasına, iç savaşa katılmak istemiyorum’. Ülkesinden kaçıp gelirse burada aşağılanıyor, gider ve savaşırsa da terörist muamelesi görüyor. Ayasofya tartışmasında da aynı tipler ‘Burası müze olarak güzeldi, çok geliri vardı, ortak mirastı' hep aynı görüş. En son da bu yalnızlık meselesi. Bir argüman üretmeye çalışıyor. Bu bahsettiğim sıfatlara uyan tiplerin ortak özelliği hep aynı argüman üzerinden aslında niyetlerini anlatmaya çalışıyor ve yalnızlık kavramı üzerinden gidiyor. Bak, muhalefet yani CHP’yi kast ederek söylüyorum dün yalnız kaldı diyip durdu. Bundan kurtulmanın bir yolu var o çok şikayet ettiğiniz adalar konusunda Türkiye geri adım atsın, Doğu Akdeniz’de haklarını aramaktan vazgeçsin Batı kültüründe toplantıların gözde misafiri olur. Peki Türkiye’yi yalnız kalmakla nitelendiren insanların bu yalnızlığın aşılması konusundaki önerileri ne? Mısır ve İsrail ile anlaşmak. Bana uluslararası konjonktürden veya uluslararası aktörlerin açtığı alanlar dışında o dönem dışişleri diplomatlarının elde ettiği bir başarıdan bahsedin. Eğer bir başarı varsa, örneğin Ermeni Soykırımı’nın ABD’de tanınmaması konusunda, bu ne zaman gerçekleştirildi? En çok en etkili olduğu Dışişleri Bakanlığı’nın bürokratların başarılı olduğu dönem. Orly Katliamı yaşandıktan sonra gerçek yüz göründü, batı Amerika'ya ortak cephe almak zorunda kaldı. Dolayısıyla o başarı, o açılan alanda yapılan bir başarı. Sizin diplomasideki başarınız ancak sahip olduğunuz kararlı güç ve bunun içindeki askeri gücünüzün etkinliği sizi diplomaside başarılı kılar. Türkiye Cumhuriyeti Lozan’da nasıl başarı elde etti? Sahip olduğu güçle ve kararlılıkla. ‘Buradan geri adım atmak yok’ dediler ve ondan sonra başarılı olduk. Diplomasi böyle başarı elde ediyor. Karşınızdaki güçlere bakın İsrail basınındaki gazeteler, Türkiye’yi İran’dan daha büyük bir tehlike olarak görüyorlar. Hal böyleyken koskoca Osmanlı’nın bin yıllık devlet geleneği, yüzyıllık Cumhuriyet geleneği daha dün gibi bir tarihte kurulmuş İsrail gibi bir devletin karşısına gidip yalvar yakar mı konuşacaksın? Hiç mi gururun hiç mi ülke sevgin yok? O senin ayağına gelsin, o desin ‘Türkiye ile uzlaşmada benim çıkarım var. Ortadoğu’da barışı böyle getirebiliriz’ desin. Türkiye Cumhuriyeti bu coğrafyaya tesadüfen gelmedi. Her gün verdiği şehitlerle bin yıldan beri burada kaldı. Her gün verilen şehitlerle yaşıyorsun bu coğrafyada. Türkler bu toprağa ayağını bastığı günden beri şehit vermediği gün yok. Böyle bir coğrafyada seni yaşatmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Türkiye, yalnız değil tek başınadır. Tek başına olmakta bir tercihtir. Yalnızlık size biçilen bir yaftadır. Tek başına olan ülke güçlü ve ayaktadır. Kavgasını da tek başına verir." dedi.

Mete Yarar ve Nedim Şener ile “Memleket Aşkına”nın tamamını SuperHaber YouTube kanalında izleyebilirsiniz...

YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN