"Niçin Nişantaşı'nda kimse kimseyi öldürmüyor?"
Engin Ardıç: Köylü köyünden koptu, büyük şehre geldi ama şehirli olamadı. Yani, köylü ahlakı yıkıldı, yerine şehirli ahlakı kurulamadı. Bu insanlar ne idüğü belirsiz. Bu insanlar "amoral"... Cinsel dürtüler de, erkek olsun kadın olsun, tavan yapmış. Her türlü suça eğilimli...
Sabah yazarı Engin Ardıç bugün varoş semtlerin yapısı ve köyden kente göçün sosyolojik yansımalarına ilişkin tartışma yaratacak bir yazı kaleme aldı.
Yazısında "Niçin Nişantaşı'nda kimse kimseyi öldürmüyor?" diye soran Ardıç şu ifadeleri kullandı;
"Semtler belli. İlçeler belli. İstanbul kuşatıldı. Eski İstanbul, bizim İstanbul diye bildiğimiz İstanbul artık haritada küçük bir noktadır. Varoşlarda kadın kesmeler, balkondan atmalar, betona gömmeler, gaz döküp yakmalar, bıçakla çizmeler, sopayla yamultmalar, tekme tokat girişmeler, taşlı kavgalar..."
Engin Ardıç, "Lumpen dalaşı" başlıklı yazısında şunları kaydetti;
"Gazetelerde, hükümet güzellemesini ya da muhalefet yaygarasını saymazsanız, başlıca iki eğilim göze çarpıyor.
Bir: Olmayan futbolun sayfa sayfa reklamı.
İki: Çarşaf çarşaf gecekondu magazini.
Bunu "lumpen haberleri" diye de genelleyebilirsiniz.
Ölüm ve seks... Eros, thanatos...
Toplumda başat sınıf lumpenproletarya olunca, haberlerde de, özellikle televizyon haberlerinde de bu sınıf öne çıktı.
Ne de olsa, çoğunluk onlarda.
İki üç siyasi haber, iki üç dış haber, arkadan bol bol varoş olayları...
Varoş haberlerini de varoşun gönüllü elemanları üretiyorlar, artık herkes "potansiyel" bir foto muhabiri ya, cep telefonuyla çek çek gönder...
Semtler belli. İlçeler belli.
İstanbul kuşatıldı. Eski İstanbul, bizim İstanbul diye bildiğimiz İstanbul artık haritada küçük bir noktadır.
Varoşlarda kadın kesmeler, balkondan atmalar, betona gömmeler, gaz döküp yakmalar, bıçakla çizmeler, sopayla yamultmalar, tekme tokat girişmeler, taşlı kavgalar...
Güvenlik kamerasına hiç aldırmadan, hatta gündüz gözüyle dükkân soymalar, sallasırt edip kasa götürmeler, kâğıt mendil kolisine bile tenezzül etmeler...
Niçin Nişantaşı'nda kimse kimseyi öldürmüyor?
Niçin Maçka'da en son cinayet 1921 yılında Mehdi Bey'in vurduğu Şişli Güzeli Mediha Hanım cinayetidir? Sessiz filmi de vardır, İstanbul'da Bir Facia-yı Aşk...
Şimdi varoşlarımız maşallah güzellerden geçilmediği için...
Tipler bellidir: Tıknaz beden, değirmi surat, pis sakal, dazlağa yakın kısa saç, bira göbeği.
Yazın şort ve terlik.
Ve de oradan oraya koşturan şalvarlı kadıncağızlar. Yoksul hırkası ve şalvar.
Birbirinden gudubet.
Köylü köyünden koptu, büyük şehre geldi ama şehirli olamadı.
Yani, köylü ahlakı yıkıldı, yerine şehirli ahlakı kurulamadı.
Bu insanlar ne idüğü belirsiz. Bu insanlar "amoral"...
Cinsel dürtüler de, erkek olsun kadın olsun, tavan yapmış.
Her türlü suça eğilimli...
Çocuğunu boğanlar, kocayı bırakıp komşuya kaçanlar...
İbret için Müge Anlı'nın ve Esra Erol'un programlarını izleyiniz. Ülkemizin "panoramik" fotoğrafıdır, her program birer sosyoloji tezi gibidir.
Bunlar "emekçi" falan değildirler, karabudundur.
Bu insan yığınıyla Türkiye nereye varacaktır?
"Ne iş olsa yapan" bu insanlara ne iş uydurulacaktır?
Bu insanlar mı Avrupa sokaklarına salınacaktır?
Oy deposu olarak kullanılacaklardır, o kadar.
Senin işin zor be Türkiye.
Sen en iyisi Serenay'ın bacaklarına bak, avunursun."
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...