Nouman Ali Khan yeniden Türkiye'ye geliyor... / VİDEO

Amerika'da yaşayan Pakistan asıllı vaiz Nouman Ali Khan Türkiye'ye geliyor. Khan, 7 Şubat 2018'de Haliç Kongre Merkezi'nde konuşacak. Khan'ın Mucizeler adlı vaazını izlemek ise ücretsiz.

Nouman Ali Khan 7 Şubat 2018'de Haliç Kongre Merkezi'nde Mucizeler adı altında vaaz verecek... ABD'de yaşayan Pakistan asıllı vaizin konuşmasını izlemek isteyenler herhangi bir ücret ödemeden 7 Şubat'taki davete katılabilecek.

Üslubu ve bilgisi ile geniş bir takipçi kitlesi olan Khan Türkiye'ye daha önce de gelmişti. Özellikle gençler arasında çok popüler olan Khan'ın vaazlarından oluşan videolar sadece Türkiye'de değil dünyada da çok büyük ilgi çekiyor.

numan

NOUMAN ALİ KHAN KİMDİR?

4 Mayıs 1978 (36 yaşında) doğumlu Nouman Ali Khan Bayyinah Enstitüsünün kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olmakla birlikte, enstitünün “Klasik Arapça’nın Temelleri” ve “Kutsal Kelâm” da dâhil olmak üzere bir kısım derslerinin ana okutmanıdır.

Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde tamamladığı giriş seviyedeki eğitimi, onun Arapça çalışmalarının başlangıcıdır. Arapça dil bilgisi çalışmalarını, 1993 yılında ülke çapında yapılan Arapça sınavlarında ilk 10’a girdiği için burs aldığı Pakistan’da sürdürmüştür. Esas eğitimi ise 1999 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde, Faysalabad/Pakistan’daki Quran College’ın kurucusu ve resmi müdürü olan Dr. Abdus-Samie’nin tefsir ve Arapça çalışmaları konusunda yoğun dersler vermek üzere ABD’yi ziyaretleri sırasında başlamıştır. Dr. Abdus-Samie’nin eğitimi ile Nouman yoğun ve muntazam bir Arapça dil bilgisi anlayışı geliştirmiştir.

Dr. Abdus-Samie’nin özgün eğitim metotlarını benimseyerek ve daha sonrasında öğrencilerine yardımcı olması için onun çalışmalarını İngilizce’ye çevirerek bilgisinden hayli faydalanmıştır.

Nouman 2006 yılına kadar Nassau Üniversitesi’nde Arapça öğretmenliği yapmıştır ve neredeyse 7 yıl boyunca ABD çapında 10.000’den fazla öğrenciye çeşitli merkezlerde Standart Modern Arapça ile Klasik Arapça dersleri vermiştir. Şu anda kendini 7 yıllık, Kur’an’ın dil bilimsel ve edebî noktalarına eğilen İngilizce bir tefsir serisi projesine adamıştır.

KENDİ AĞZINDAN NOUMAN ALİ KHAN KİMDİR?

Esselamu aleykum. Benim adım Nouman. 36 yaşında 6 çocuk babasıyım ve zamanımı sevdiğim şeyle geçirmeme imkân tanıyan bir mesleğim olduğu için çok memnunum.

Hayatımın erken dönemlerinde Kuran çalışmalarına ve getirisi olarak Arapçaya karşı bir tutku oluşturdum. Şu anda tek gayesi Kuran farkındalığını ve değerini yaymaya çalışan bir kurum işletiyorum. Bu tutku beni son on dört yıldır o veya bu şekilde meşgul ediyor. Bu yolun bir yerinde, farkında olmadan, bazı çevrelerde meşhur olurken bazılarındaysa kötü bir ün kazanmış oldum. Uzun zamandır dersler ve konferanslar veriyorum fakat şimdi aniden konferanslar sonrası el sıkışmak, fotoğraf çekinmek veya hayatlarını nasıl değiştirdiğimi anlatmak için birbirinin üstünden zıplayıp geçen insanlar olmaya başladı. Bu neredeyse beden dışı bir deneyim olmaya başladı, dürüst olmak gerekirse çoğu zaman başkası hakkında konuşuyorlar gibi hissediyorum. Bu abartma ve halkın gözünde sürekli büyüyen profil beni çalışmalarımın kökenini ve şu anda nerede olduğunu düşünmeye zorladı. Aslında, şunu söylemeliyim ki beni daha da çok kendimi içinde bulduğum konum hakkında düşündürdü. Sizinle paylaşacağım düşünceler kişisel fikirlerim ve sadece kendim hakkındaki bireysel açıklamalarım. Bunlar kasıtlı olarak başka konuşmacılarına, âlimlere, aktivistlere veya liderlere uygulanamaz.

”ŞÖHRET BİR BEL DEĞİLDİR.”

Hayattaki her şey imtihandan başka bir şey değildir. Aslında benim durumumdaki biri için şöhretin Allah tarafından bir rızk kaynağı olduğunu düşünmeye başladım. Bu konumu hak etmeyebilirim ancak buradayım ve böylece bu konumla en iyi şekilde hizmet verebilecek yolu bulmalıyım. Bu, hepimizin Allah’ın ihsan ettiği hediyeler, durumlar ve imtihanlar için yapması gerekendir.

Bazı yönleriyle şöhret gerçekten bir nimettir. Başlangıçta, dünyadaki inanılmaz alimlere, araştırmacılara ulaşmamı sağladı. Bununla birlikte, Kuran ve Arapça alanında fevkalade çalışmalar yapan fakat sanal alemde bilinmeyen kişiler de var, onlar bana kolayca araştırma makaleleriyle ulaşıyorlar. Bu çalışmalardan bazıları o kadar eşsiz ve inanılmaz değerli ki onlar olmadan düşünemiyorum ve eğer bu araştırmacı ve din alimleri bana ulaşmamış olsaydı benim onun varlığından haberdar olmam için hiç bir yol yoktu. Şöhretim, onları araştırmalarına ışık tutmak için beni bir araç olarak kullanmalarında bir motivasyondu ve ben onlara gösterdikleri anlayıştan dolayı gerçekten teşekkür borçluyum. Ayrıca şöhret, birbirini tamamlayıcı çalışmalar yapan fakat birbirinden haberi olmayanlar arasında bir bağlantı olarak hizmet vermeme olanak sağladı. Böylece bu alanda mükemmel bir iş birliği ve sinerji gerçekleşiyor. Fakat bunlar, halkın gözündeki profilim olmasaydı benim aracılığımla olmazdı.

”ŞÖHRET ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK İÇİN BİR ÇALIŞMA OLABİLİR, ÖZELLİKLE DE SELFİELER!”

Bu gerçekten bakış açısıyla ilgili bir mesele. Ben kendimi sosyal açıdan öğrenme eksikliği var olarak görüyorum. 15 kişiye de konuşsam 50 bin kişiye de, benim için fark etmiyor. Fakat benim küçük dünyama göre popülerlikteki bu ani artış sonucunda sadece kendimin değil başkalarının da bakış açılarını zor da olsa öğrenmem gerekiyordu.

İlk kez, benden imza isteyen ve fotoğraf çekinmek isteyen insanlarla karşılaştığımda şok olmuş ve bıkkınlık hissetmiştim. Nedir bu Rock yıldızı saçmalığı? Burada bütün hayatım boyunca en ciddi çaba sarf ettiğim bir şeyi sizinle paylaşamaya ve sizin bu ciddiyeti anlamanız için yardım etmeye çalışıyorum ve siz bana sahne sanatçısı muamelesi yapıyorsunuz? Bu ilim talebelerinin yolu değildir. Bizim soylu geçmişimizdeki büyük alimler ve öğrencileri selfie çekmiyorlardı.

Bu benim bakış açımdı ve yanlış, tepeden bakan ve duyarsız bir görüştü. Değişmesi gerekiyordu. Bu beni bazı zamanlar aslında ilim talebelerine ulaşmadığımı özümsemeye götürüyordu. Aslında büyük bir yığın dolusu ve henüz inanç yolunu yavaşça bulan halka sesleniyordum. Onlar bazı sebeplerden dolayı, doğrusunu Allah bilir, bunu kolaylıkla bana bağlıyor ve Kuran’a kişisel olarak bağlılıklarının benim konuşmalarım yoluyla olduğunu kabul ediyorlardı. Onlar mescitte Şeyhlerin dizi dibinde oturulan bir geleneksel çevreden gelmemişlerdi. Gerçek şu ki onlar da benim gibi ortalama insanlardı. Benim İslam’ı yeniden keşfetmemden önce ben de ünlü birinin fotoğrafını çekmek, sarılmak, imza istemek için sıraya girerdim.

Eğer insanların geldiği yere saygı göstermezsem, küçümseyici ve yargılayıcı olarak karşılanabilirim. Fotoğraf çekinmek isteyen birisi belki de iyi niyet göstergesinden memnun kalacak ve belki sonucunda çalışmalarımdan bazılarını ailesiyle ve arkadaşlarıyla paylaşacak. Belki bu selfie işi aslında iyi sözün yayılmasına öncülük edecek, bilemezsiniz. İnsanlar belki beni yüzlerce saat izlediler ve benimle duygusal bir bağ kurdular. Belki, Allah’ın onların hayatına benim konuşmalarım sayesinde bir dönüşüm getirdiğini düşünüyorlardır. Eğer durum böyle ise ve onlar bana gelip fotoğraf çekmek istiyorlarsa, bu küçük istek onlar için çok büyük bir önem arz edebilir. Belki bu bir sevgi ve memnuniyet göstergesidir. Onları geri çevirmek beni etkilemeyebilir ancak onlar için son derece incitici ve kırıcı olabilir. Bu problemi başka bir açıdan da düşünmem gerekiyordu. Ne olursa olsun, her zaman bütün bu gayretin narsistik bir anlayış olduğunu düşünen insanlar olacaktır. Onlara “Her neyse dostum” diyorum.

”MÜSLÜMAN TOPLUMDA ŞÖHRET GERÇEK DIŞI BEKLENTİLERLE GELİYOR.”

En azından benim tecrübem böyle. Ben, 14 yıl önce kimse beni bilmezken de aynı kişiydim. Tabi ki, şu anda daha çok tecrübe sahibiyim ve bazı şeyleri daha iyi anlıyorum fakat sırf yarım milyon kişi beni Facebook’tan takip ediyor diye manevi olarak yükselmiş değilim. Benim işim, çalışmam, uzmanlık alanım ve devam eden ilgim büyük bir çoğunlukla aynı alanda. Ve hatta bu alanda bile, kendimden daha çok gerçek alimler ve büyük halklar arasında bir irtibatım. Gerçek olan bu, fakat ümmetin büyük bir kesimi için, halkça tanınan kişilere karşı bazı aşırı tavırlar açıkça görülüyor. Burada bana kişisel olarak uyguladıkları bazı aşırılıklar var.

Aşırı pozitif taraftan şunları duyuyorum:

a. “Üstat Nouman! Sen dinlediğim tek konuşmacısın! Başka kimseye ihtiyacım yok!”

Ne? Dostum! Ben sana nasıl namaz kılınır, nasıl hac yapılır, İslam tarihi, edep kuralları, fıkıh, akide, hadis ve bütün bir yığın dolusu senin bilmen gereken şeyleri öğretmeyeceğim. Sevgin için minnettarım fakat bakış açını genişletmen lazım dostum!

b. “Üstat Nouman! Evliliğimi/ aile hayatımı/ sıkıntılarımı/ madde bağımlılığımı/ intihar eğilimlerimi/ bazı diğer ciddi konuları nasıl halledebilirim?”

Benim sevgili erkek ve kız kardeşlerim, ben bir öğretmenim ve Kuran öğrencisiyim. Sizin kişisel problemleriniz çok ciddi ve size bu durumlarınızla ilgili yardım danışmanlığı konusunda gerçekten işinin ehli kişiler lazım. Belki sizi iyileştirebileceğime inanmışsınız fakat bizden birisi fark etmeden durum daha da tehlikeli bir şekilde sonlanabilir.

Ancak, karşılaştığınız bazı sorunları, problemleri ve zorlukları gerçekten bilmek istiyorum çünkü bu problemlerin bilincinde olunması için bu konular hakkında konuşmak ve en azından sizin ve başkalarının faydası için bazı genel tavsiyeler vermek istiyorum. Aslında birkaç zamandır bu konudaki tutumum böyle. E-maillerinizi okuyup, geniş kitleleri ilgilendiren konuları not alıyorum ve bunları konuşmalarımda Kuran yoluyla öne çıkarmaya çalışıyorum. Günlük binin üzerinde e-mail alıyorum. Eğer her birini cevaplamaya başlarsam, her bir e-mail için 1 dakika bile ayırmış olsam… Siz hesaplayın. Hayatımda başka hiçbir şey yapamam.

c. “Üstat, sadece sen bana yardım edebilirsin. Başka kimse bu soruyu cevaplayamaz.”

Sevgili kardeşlerim tekrar söylüyorum, yardım Allah’tandır, benden değil. Sana yardım etmek istediğimi temin edebilirim fakat belki yapamayabilirim. Son zamanlarda, belli başlı tipteki endişeleri, iyi kaynaklar olarak düşündüğüm işinin ehli kişilerden alıp aktarmak için elimden gelenin en iyisini yaptım

Aşırı negatif taraftan ise şunları alıyorum:

a. “Neden Irak ve Filistin hakkında konuşmuyorsun, seni hain?“
b. “Neden Hadis hakkında konuşmuyorsun, seni Hadis inkârcısı?”
c. “Neden Akide hakkında konuşmuyorsun, seni sapık?”
d. “Neden Riba ve Helal görüşme hakkında konuşmuyorsun, seni liberal?”
e. “Neden kadın hakları hakkında konuşmuyorsun, sen kadınları hor görüyorsun?”
f. “Neden erkek hakları hakkında konuşmuyorsun, seni feminist?”
g. “Sen e-mailime cevap vermediğin ya da benim görüşme isteğimi onaylamadığın için, bu kesinlikle bir kanıttır, en küçük bir şüphe bile olmaksızın, sen ümmeti ve problemlerini umursamayan bir dünya insanısın.”
h. “Neden bizim toplumumuzu ziyaret etmiyorsun? Biz küçük olduğumuz için mi? Sen sadece büyük kalabalıkları seversin, değil mi? Bütün Müslümanları önemsemeni isterdim fakat görüyorum ki önemsemiyorsun.”

Negatifler için alfabede yeteri kadar harf yok, fakat bence siz meseleyi anladınız. Anladım ki Müslümanların çoğu ünlü kişileri ya kesinlikle seviyor ya da kesinlikle nefret ediyor. İkisinin arasında olan yok.

Konuşmalarımdan birinde sizi hayal kırıklığına uğratan bir şey duyduğunuzda belki hayatınızdan çıkabiliyorum. Bu arada, bu hangi ilişkide olursa olsun tamamen gerçek dışı bir hareket tarzı. Söylediğiniz tek bir şeyden dolayı arkadaşlarınız veya aileniz tarafından silindiğinizi düşünün. Aynı fikirde olmayabiliriz. Sorun yok. Ben sizi hala seviyorum. Ben yanılabilirim. Bunda da sorun yok. Bu beni şeytan yapmaz. Gülümseyin. İnsandaki mükemmeliyet Rasulullah (s.a.v) ile son buldu.

Başka bir nokta ise, hiç kimse tek başına ümmet ve İslam ile ilgili bütün bu konularla baş edemez. Bu gerçek dışı, mantıksız ve hatta sağlıksızdır. Allah elçisi (s.a.v) ümmetin bütün yükünü tek başına taşıdı. Onun yalnız başına taşıdığı şu anda bütün bir ümmete dağıtılmıştır. Hakkında konuşmadığım bir şey her zaman olacaktır. Ziyaret etme şansı bulamadığım bir topluluk mutlaka olacaktır.

New York’ un Queens ilçesinde mescitteki 15 kişilik küçük bir sınıfa ders verirken bulunduğum durumu her konu için detaylandırmam hiçbir zaman istenmedi çünkü önümde oturan insanlar benden bir müftü gibi bir politik aktivist veya din bilimci gibi rehberlik istemediler. Ben onların sadece Arapça ve Kuran öğretmenleriydim. Bu yeni ünle beraber, beklentiler değişmiş gibi görünüyor. Anladım ki, neden belirli konular üzerinde konuşmadığımı en azından açıklamaya çalışmalıyım.

Gerçek şu ki, gençken kullandığım sözcükler daha netti. Yıllar geçtikçe öğrendim ki, değişik İslami bilimlerle ve uluslararası siyasetle ilgili birçok düşüncem, fikrim ve çıkarımlarım fazla basit ve olgunlaşmamıştı. Geri adım atmayı, kendime karşı dürüst olmayı ve yeteri kadar bilmediğimi rahatlıkla söylemeyi öğrendim. Özellikle vakıf olmadığım konular hakkındaki düşüncelerimi bu platformu kullanarak gelişigüzel söylemem sorumsuzluk olur.

Çoğu kez, halkın benden İslam ve ümmetle ilgili her türlü konuda konuşmamı beklediği ve tamamen anlamadığım şeylerde sessiz kalma hakkımın olmadığı düşünülüyor. Burada bilmenizi istiyorum ki böyle bir şey olmayacak. Hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ancak büyük etkisi olan bu pozisyonu gerçekten yeteri kadar bilmediğim konular hakkında konuşmak için kullanamam. Size anlatmadan, bir amaç için bağış yapacak, fıkıhta bir duruma ikna olacak, belirli bir politik eğilim göstereceğim. Bunları size anlatmak istemiyorum çünkü hiçbirinizin asla benim bu konularla ilgili tutumlarımın benim Kuran çalışmalarımla bir alakası olduğunu düşünmenizi istemiyorum. Dini liderlerin politik fikirleri olabilir. Bu onların fikirlerinin dini durumu olduğu anlamına gelmez. Bu yüzden kendimi sorumlu hissediyor ve ya bu konularda sessiz kalmayı ya da bu konuda bilgin ve gönülden olan yetkili kişilere iletmeyi seçiyorum. Benim bu tarz meselelerdeki görüşlerim kişiseldir ve 14 yıl öncede İslami bir değeri yoktu, yarım milyon Facebook takipçisinden sonra da, rahatça söylüyorum, bir değişme olmadı.

”ŞÖHRET BİR DEĞER GÖSTERGESİ DEĞİLDİR.”

Çevremde beni gerçekten tanıyan ve ünlü olmadan önce de iyi bilen arkadaşlarım ve ailem olduğu için çok mutluyum. Bu insanlar beni Youtube kişiliği hatta dini figür olarak görmedikleri için benim her şeyim. Ben onlar için sadece Nouman’ım. Benim kim olduğumla ilgili hiçbir resmiyet ve yığın dolusu abartılı izlenimleri yok. Onlar olduğu için Allah’a şükrediyorum.

Sık sık onların yanında bulunmak gerçekten ihtiyacım olan gerçeklik kontrolü. Onlar aynı zamanda benim, birinin 15 yaşındaki çocuğuna konuşmamın onun bütün sorunlarını ve aile problemlerini çözecek keramet sahibi biri olmadığımı çok iyi biliyorlar. Bana sorduklarında tavsiyeler veririm, fakat çoğu zaman ben onların danışmanlığını alırım. Harika olan şey ise ben onlara sorsam da sormasam da, duymayı istesem de istemesem de onlar beni alır ve daha iyi olmam için tavsiyeler verirler. Onlar olduğu için Allah’a şükürler olsun.

Kim olduğuma dair hakiki izlenimin konferanslardan, konuşmalardan ya da Youtube yorumlarından gelmediğini, bunu olduğu gibi söyleyen samimi arkadaşların ve sevdiklerin merkezi gruplarından öğrendim. Onlar olduğu için Allah’a şükürler olsun.

”ŞÖHRET ABARTMAYLA DOĞRU ORANTILIDIR, FAKAT BU BENİM UMURUMDA DEĞİL.”

İzin verin biraz açıklayayım. İman ve İhsan seviyelerini çok tuhaf bir şekilde bana atfedecek kadar beni çok seven insanlar var. Daha sonra benim niyetlerimi çok netameli bulan, beni Deccal’ e benzeten insanlar var. Bunların hepsinin, herhangi bir insanın başka bir insanın kalbine bakarak samimiyet açısından nerede bulunduğuna karar verebilecek yeteneğe sahip olduğuna dair kusurlu ortak bir kabulü vardır.

Bu güzel inançta bizler birini suçsuz sayıp onu bir evliyaya dönüştürmeden hakkında en iyisini düşünürüz. Bizler bozuk niyetler hakkındaki varsayımlarla oyalanmayız çünkü insanlar hakkındaki yargılarımız tamamen davranışa indirgenmiştir. Başka bir deyişle, siz ve ben sadece birbirimizin sözlerini ve hareketlerini eleştirebiliriz, fakat niyetleri değil. Bu bana göre, halkın durumu ne olursa olsun, bütün Müslümanlar için geçerli bir ilkedir. Bu yüzdendir ki her iki abartmanın da benim için bir önemi yoktur.

Benim hakkımda yeni olarak neler ileri sürüldüğünü bulmak için kendimi Google’da aramaya çalışmam ve iltifatların bir doğrulaması ve aşırı süslü övgü kelimelerine rastlamam. Sadece elimden gelenin en iyisini yapmalıyım ve sürekli gelişmeli ve bunu hayatımdaki gerçek insanlarla aktif tutmak için gayret göstermeliyim. (yukarı bakınız). Bırakın troller ne olacağını konuşsun. Benim düşünmekten başka yapacak çok daha iyi şeylerim var. Şerefimiz Allah tarafından korunur ve O bize dinini şerefli kıldığımız sürece bize şeref versin. Eğer işimde samimiysem, Rabbim doğruluğumu korumaya yetecektir, yani koruması bende olmayan şeyler için endişelenmeme gerek yok.

”ŞÖHRET OLSUN YA DA OLMASIN, BEN HİZMET ETTİĞİM İÇİN GURURLUYUM.”

Gerçek şu ki hayatımı Allah’ın kitabında olanları çalışmak ve öğretmek için harcayabilmem muazzam bir onur. Yaptığım küçük işlerden birçoğunun faydalanmış olduğu gerçeği kendi yaptığım bir şey değil, Allah’ın bir lütfudur. Yararlı olmaya çalıştığım insanlardan üstün değilim aksine ben kendimi onların hizmetçisi olarak görüyorum. Bütün dünyadaki gençlerimize karşı kelimelerle ifade edilmesi zor olan bir sevgi ve bağlılık duygusu hissediyorum. Sizler benim insanlarım, benim ailemsiniz.

Hatta beni acınacak bir varlık olarak görenler, eninde sonunda Müslümanlar ve ben burada ve bundan sonra kalplerimizi birbirimize karşı yumuşatması için Allah’a dua ediyorum. Sizin benimle farklı düşüncelere sahip olmanız sizi benim gözümde Müslüman olmaktan çıkarmaz ve Rabbimiz varken ben sizin değerinizi yargılayacak kişi değilim. Allah’a, O’nun kusursuz dinine hizmet etmeye çalışırken yaptığımız birçok hatamızı affetmesi için dua ediyorum.

İNŞALLAH BEN BU ŞÖHRETİMİ NE İÇİN KULLANACAĞIM?

İnanıyorum ki Allah insanları eşsiz ve güzel yollara Kuran ile yönlendirir. Nasıl ki dünya üzerindeki her çiçeğin rengi, her meyvenin lezzeti aynı yağmurla besleniyorsa, farklı bireyler arasındaki iyi davranışlarda aynı vahiyden ilham alır. Halkın gözünde hangi görünüşe sahip olursam olayım bu güzel vahyin anlaşılması ve yayılması için yardım etmeli ve Allahtan size faydalı olabileceğim yollara beni iletmesini ümit etmeliyim. Bu mesajla ne yapacağınız size kalmış fakat ben size söyleyebilirim, kim olduğunuzu bilmesem de, siz ilham aldıkça ve O’nun güçlü sözleriyle ilerledikçe, Allah’ın sizler yoluyla gerçekleştireceği güzel şeyler için heyecanlıyım.

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.