Nuran Yıldız'dan Kılıçdaroğlu'na mektup

SuperHaber yazarı İletişim Profesörü Nuran Yıldız, bu haftaki köşesinde siyaset karnesine bir mağlubiyet daha ekleyen Kemal Kılıçdaroğlu'na dikkat çeken bir mektup kaleme aldı. "Seçim sürecinde yattınız rakibe vurdunuz, kalktınız rakibi kötülediniz. Ufkunuza dair bir tek cümle kurmadınız." diyen Yıldız, Kılıçdaroğlu'nun hatalarını sıralayarak "Sizi bunları yapmaya dayatanlara iyi bakın. Zira, sizin de, CHP’nin de, ülkemizin de düşmanları onlardır." ifadelerini kullandı.

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerinden mağlubiyetle ayrılmasının ardından 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinden de istediği sonucu elde edemedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, oyların yüzde 52,18'ini alarak yeniden Cumhurbaşkanı seçildi.

Siyasi hayatı başarısızlıklara dolu olan Kılıçdaroğlu hanesine bir yenilgi daha ekledi.

SuperHaber yazarı İletişim Profesörü Nuran Yıldız,  bu haftaki köşesinde siyaset karnesine bir mağlubiyet daha ekleyen Kemal Kılıçdaroğlu'na dikkat çeken bir mektup kaleme aldı. 

Kılıçdaroğlu'nun başarısızlığının nedenlerini sıralayan Yıldız, Kılıçdaroğlu'na ithafen "Sizi bunları yapmaya dayatanlara iyi bakın. Zira, sizin de, CHP’nin de, ülkemizin de düşmanları onlardır." dedi. 

İşte Nuran Yıldız'ın yazısının ilgili bölümü: 

BU SİZE SON MEKTUBUM KEMAL BEY

Sizinle tanışıklığımız 20 küsur yıl geriye gidiyor. Ama ben sizi 13 yıl geriye götüreceğim.

2010 yılının sanırım Eylül ayıydı. 12. kattaki odanızdaydık. CHP Genel Başkanlığına seçilmenizin üzerinden üç ay geçmişti ve CHP tabanı tedirgindi.

Yanımızda üçüncü bir kişi vardı, Fikret S. (izin almadan soyadını yazmayayım.)

Size CHP tabanına güven verebilmeniz ve sonrasında etki alanını genişletmeniz için kalın bir dosyayla yol haritası sunmuştum.

Mustafa Kemal’i pergelin sabit ucu yaparak diğer ucu nasıl ve ne kadar açacağınızı anlatmıştım.

Bana soru bile sormadınız, doğrudan Fikret’e baktınız.

Fikret’in sözlerini hiç unutmadım: “Ya bu kadının dediklerini dinlersiniz ya da onu pencereden atarsınız.”

Klasörü masanızda bırakıp çıktım. Bir daha da ne siz davet ettiniz ne de ben talep ettim. Çünkü kafamdakiler masanızdaki klasördeydi zaten.

Aradan aylar geçti, Erdoğan’ı, Erdoğan yapmakta büyük payı olan dostum Erol Olçok’la sohbette Fikret’in sözlerini anlatınca, Erol şöyle demişti:

“Senin gibi birine ben bizimle çalış diyorum, onlar ise pencereden atıyor.”

Hayatımı iletişim okumasına ve yazmasına verdim. Mustafa Kemal dışında aidiyet hissettiğim hiç kimse ve hiçbir yapı yok.

Bu bilgiye değer veren ve benim nezdimde de değeri olan herkesle bilgimi paylaşıyorum, paylaşacağım.

Bu size son yazışım;

Zaman içerisinde Mustafa Kemal çizgisinden uzaklaştınız. Etrafınıza “danışman”, “yol arkadaşı” olarak seçtiğiniz insanlar dünyayı okumaktan, Mustafa Kemal’i anlamaktan uzaktılar.

Neoliberal bir kuşatma altında kaldınız.

O kadar ki Ümit Özdağ bile Anayasa’nın ilk dört maddesinin değişmeyeceğine dair sizden mutabakat metni almak zorunda hissetti. Ben utandım.

Kampanyanızda “bahar gelecek” derken, “Arap baharı”nın Ortadoğu’daki kötülüklerini çağrıştırdığınızı hatırlatacak kimse olmadı.

Dünyayı okuyamadığınız gibi, Türkiye’yi de okuyamadınız.

Mustafa Kemal’in kurduğu partinin tepesinde oturup, onlarca partiyle ortak yazdığınız mutabakat metninde, “Atatürk” adını havalimanı bağlamı dışında hiç kullanmadınız, seçimi işte o gün kaybettiniz.

Son haftaya kadar, İzmir mitinginiz dahil Atatürk adını hiç anmadınız.

Dünyada “ulus devlet”ler yeniden güçlenirken, siz emperyalist odaklarla aranıza bir set çekmediniz.

Devletçi ekonomi yükselirken siz, “devlet küçülsün mümkünse yok olsun” diyen neoliberallerle yanyana yürüdünüz.

İnsanların “güvenlik” talebi en üst noktadayken terör örgütüyle anılmanıza yol açacak politika izlediniz. Tutukluları serbest bırakacağınızı söylediniz.

İnsanların “özgürlük mü, güvenlik mi” ikileminde, güvenliğin ağır basabileceğine hiç ihtimal vermediniz.

Dünya genelinde ABD karşıtlığı yükselirken, ABD ziyareti yapıp bir de 8 saat ortadan kayboldunuz. Yetmedi, “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesini unutup Rusya’ya parmak salladınız.

Soğan 30 lirayken, nasıl bir üretim politikası izleyeceğinizi inandırıcı bir şekilde anlatamadınız.

“Yabancı” düşmanlığı yapmayı çıkar yol sandınız, bizim yurt dışındaki insanlarımızın oraların “yabancı”sı olduklarını atladınız.

Neoliboşları masada tutmak için onlarca kez kapılarına gittiniz, kendi evlatlarınıza (Muharrem İnce, DSP vs.) dil ucuyla bile davette bulunmadınız.

Yeni dünyada 2+2’nin 4 etmeyeceği bilgisi kanıtlanmışken, siz masaya adam toplayıp, çeyrek oyu olmayanlara bol kepçe vekillik dağıttınız. Adalet duygumuzu incittiniz.

Savunma sanayiindeki “tam bağımsızlık” unsuru gelişmeleri küçümsediniz, milliyetçi duyguları incittiniz.

Dünyada “sahici olmak”, “kendin olmak” en çok talep gören tavırlarken, CHP’yi hiç olmadığı, kendisine tezat konumlarda tuttunuz.

Yerel yönetimlerdeki büyükşehir başarılarını çok önemseyip köyleri unuttunuz, köylülere fırça attınız.

Belediyeleriniz yüzlerce “halk eğitim merkezi” açacak parayı konserlere harcarken hiç ama hiç ses etmediniz.

Kendinizi sosyal medyanın yankı odalarına hapsettiniz, körleştiniz ve sağırlaştınız.

CHP vitrinine ne kadar iletişimsiz, vizyonsuz, Mustafa Kemal’le mesafeli siyasetçi varsa onlarla doldurdunuz.

Erdoğan her kazandığı seçimden sonra vitrinini değiştirdi siz bir o kadar kaybettiğiniz seçimde bir kişiyi bile o vitrinden almadınız.

Seçim sürecinde yattınız rakibe vurdunuz, kalktınız rakibi kötülediniz. Ufkunuza dair bir tek cümle kurmadınız.

Sonuçta dağı taşı topladınız, Erdoğan nefretinde birleşen herkesle birlik oldunuz. Erdoğan’ın ekonomik kriz, korona, deprem nedeniyle en zayıf anında bile alabileceğiniz en yüksek oyu aldınız.

Bende hatrınız var, şunu söylemek isterim:

Size yukardaki listeyi dayatanlar her kimlerse, onlara iyi bakın. Zira, sizin de, CHP’nin de, ülkemizin de düşmanları onlardır.

 

Nuran Yıldız'dan Kılıçdaroğlu'na mektup ile ilgili etiketler Kemal Kılıçdaroğlu
GÜNÜN VİDEOSU

Bakan Yusuf Tekin'den İmamoğlu'na sert kreş tepkisi:Türkçe okuduğunu anlama konusunda özürlü arkadaş

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, CHP'nin 'belediyelere ait kreşlerin kapatılacağı' iddialarına tepki gösterdi. Meclis'te sorulan kreş sorusu üzerine İmamoğlu'nu sert sözlerle eleştiren Bakan Tekin, "İmamoğlu'nun okuduğunu anlama problemi var. Türkçe okuduğunu anlama konusunda özürlü bir arkadaş. Türkçe kursu almasını tavsiye ederim" dedi.