"Nurettin Yıldız ve Cübbeli Ahmet söylediklerinin arkasında!"
Gazeteci Nevzat Çiçek çok konuşulan 'hocalar buluşması' toplantısıda konuşulanları anlattı.
Geçtiğimiz günlerde kimi fetvalar tartışma yaratmıştı. Hatta bir kısmına Cumhurbaşkanı Erdoğan da tepki göstermişti. Bunun üzerine Nurettin Yıldız ve Cübbeli Ahmet Hoca başta olmak üzere birkaç isim bir araya geldi ve bir ‘hocalar buluşması’ gerçekleştirdi. O toplantıda gazeteci Nevzat Çiçek moderatörlük yapmıştı.
Gazete Habertürk'ten Kübra Par’a konuşan Nevzat Çiçek, "Sanki çok büyük bir günah işlemişim gibi herkes “Niye oradasın?” diye soruyor! (Gülüyor) Sonuçta bu insanlar aynı mahallede olduğumuz, bir şekilde gidip geldiğimiz, aynı zamanda da çalıştığımız alanın muhatapları olan hocalar. “Nevzat gazetecilikten deneyimlidir, moderatörlüğü o yapsın” denildi. Hocalar arasında geçmişten kaynaklı bir soğukluk vardı. Daha önce bir araya geleceklerdi ama programları uyuşmadığı için olmamıştı" diyor.
Nevzat Çiçek, "Son dönemde fetvalarıyla çok tartışma yaratan Nurettin Yıldız ile Cübbeli Ahmet Hoca’nın arasındaki soğukluğun sebebi neydi?" sorusuna şu yanıtı veriyor:
"Tartışma siyasi değil, itikadi bir tartışmaydı. “Allah yerde midir, gökte midir?” tartışması yaşamışlar. Bu, ilahiyatçılar arasında geçmişten gelen bir tartışmadır; bir kısmı Allah’ın gökte sınırlı olduğunu, bir kısmı da Allah’ın her yerde olduğunu ifade ediyor. Nurettin Yıldız, bununla ilgili bir sohbette kendi görüşlerini naklediyor. Cübbeli Ahmet Hoca da “Bu görüşleri naklederken kendi görüşünü de ifade etmen, şerh düşmen lazımdı” diyor ve oradan kaynaklı bir tartışma yaşanıyor"
Röportajın bir bölümü şöyle:
Nurettin Yıldız’ı son dönemde çok tepki çeken fetvalarıyla biliyoruz. O da bir cemaatin lideri mi? Ona ‘tabi’ olan grup ne kadar büyük? İsmailağa Cemaati kadar güçlü mü?
Sayı olarak o kadar değildir ama kadınlar üzerinde, özellikle gençler üzerinde çok etkili, farklı çalışmaları olan bir grup. Sosyal Doku Vakfı üzerinden kendilerini ifade ediyorlar. Kamplar düzenliyorlar, eğitim çalışmaları yapıyorlar. En büyük özelliği, İslami kesim içerisinde, iletişim kanalı olarak sosyal medyayı en etkin kullanan hocalardan biri olması.
‘NURETTİN YILDIZ ‘SÖYLEDİĞİM HER ŞEYİN ARKASINDAYIM’ DİYOR
Buluşmada başka kimler vardı?
Nurettin Hoca’nın yanındaki arkadaşlardan Hüseyin Tepe vardı. İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, İhsan Şenocak, Avukat Cihat Gökdemir ve İHH’dan Yakup Bey vardı. Bir de o fotoğrafta olmayan Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım vardı. Onun mekânında gerçekleşen bir toplantıydı.
Nurettin Yıldız’ın “asansörde halvet”, “yastık yorgan” ve en fenası da “çocuklara yönelik evlilik” fetvası var. O günkü toplantıda, tartışma yaratan bu fetvalar gündeme geldi mi?
Nurettin Yıldız, “Bir bütün olarak bana sorulan sorular üzerine söylediğim her şeyin arkasında duruyorum çünkü ben bunu fıkhi kaynaklardan alıp aktarıyorum” diyor. Cübbeli Ahmet Hoca’nın da çok tepki çeken nal meselesi vardı. O da kendisine göre açıklayıp söylediklerinin arkasında olduğunu ifade etti.
‘HOCALARIN İSTİŞARE HEYETİ KURMASI KARARI ALINDI’
“Nurettin Yıldız, o fetvaların arkasında durdu” dedin. Diğer hocalardan onu eleştiren oldu mu?
“Biz halkın önünde her şeyi söylüyoruz, buna dikkat etmek lazım. Her şeyi halkın önünde konuşmamak, üslubu, zamanı iyi ayarlamak lazım” denildi. Her hocanın kendi etrafında 8-9 kişilik bir istişare heyeti kurması istendi. Bu heyetin içerisinde medyacısı, avukatı, psikoloğu, iletişimcisi olacak ve bu sohbetler halka yansıtılmadan önce bir şekilde kontrol edilecek. Yanlış anlaşılacak kelimeler varsa çıkarılması amaçlanacak.
CUMHURBAŞKANI’NIN SÖZLERİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu fetvalara tepki gösterdi ve “İslam’ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslam’ı 14-15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız” dedi. O gün hocalar toplantısında Cumhurbaşkanı’nın bu sözleri de tartışıldı mı?
Çok açık konuşmak lazım, evet tartışıldı. “İslam, kendisini ihya eden, ıslah eden bir dindir. Yani sürekli fetva mekanizmaları karşısında kendini güncelliyor ama sabit ayetler üzerinden bir güncelleme kastediliyorsa bu yanlıştır” denildi. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ikinci konuşması da bunun böyle olmadığını çok net ortaya koydu. Ayetin güncellemesi olmaz, fıkhın güncellemesi olur. Orada Sayın Cumhurbaşkanı, “Konuşması gerekenler konuşmuyor” dedi.
Anahtar cümle o. Sadece Diyanet değil. Bu ülkenin ilahiyat fakülteleri, hocaları asıl meseleleri konuşmuyorlar. Konuşanlar da bir şekilde işlerine gelmediği için ötekileştiriliyor. Reformcular Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını sanki “Cumhurbaşkanı da reform istiyor” gibi lanse edince “Keşke bu kapı açılmasaydı” dediler. 20-30 yıllık bir arkadaşlıkları var. Sayın Cumhurbaşkanı’nın gelenekçi bir yapısı olduğunu, geçmişten bugüne kadar nerelerden geldiğini, o camialara karşı yakınlığını da herkes biliyor. Dolayısıyla bu tartışmanın Sayın Cumhurbaşkanı üzerinden açılmaması gerektiğini ifade ettiler. Açıkçası ben de öyle düşünüyorum.