O görüntülerin çok çarpıcı hikayesini Mete Yarar paylaştı...
Mete Yarar: O yetimhanenin bakımını ve maddi yükünü üstlenen kişi, kimsesiz yurdunda büyümüş bir genç bayan Türk doktoru
"Zeytin Dalı Harekatı' ile Afrin'e giren Mehmetçik için Afrikalı çocukların ellerinde Türk bayrağı ile dua ettiği görüntüler uzun süre konuşulmuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Bursa’da düzenlenen 5. Olağan Kadınlar Kongresi’nde yaptığı konuşmada o Afrikalı çocuklara dikkat çekti.
Erdoğan'ın övgüyle bahsettiği o çocukların yetimhanede kaldıkları öğrenilirken, o yetimhanenin bakımını ve giderlerini karşılayan kişinin kim olduğunu Mete Yarar açıkladı.
Mete Yarar, "Yetimhanenin bakımını ve maddi yükünü üstlenen kişi, kimsesiz yurdunda büyümüş bir genç bayan Türk doktoru." ifadelerini kullandı.
İşte o yazı;
- Ben onu tanıyorum
Bundan sonra zaman zaman ‘Ben onu tanıyorum’ başlığı altında herkesten farklı olarak vatan, insanlık ve inancımız için bir şeyler yapan kişilerin hayatını sizlerle paylaşacağım.
Aslında çevremizde olan ancak göremediğimiz o yüce yürekli kişileri anlatacağım sizlere.
Sayın Cumhurbaşkanı, Bursa mitinginde “Afrika’daki bazı çocuklar ellerindeki kağıtlara Zeytin Dalı yazıp dua ediyorlar” demişti. O dua edilen yer Sudan’daki bir yetimhaneydi. Yüzlerce erkek ve kız çocuğun kaldığı bir yerdi.
Bilir misiniz ki o yetimhanenin bütün bakımını ve maddi yükünü üstlenen kişi, kimsesiz yurdunda büyümüş bir genç bayan Türk doktoru.
Yurtdışında tıp fakültesini ve uzmanlığını tamamladı. Uzmanlık alanı çocuk doktorluğu.
Ben kendisini bir üstadımızın tanıştırmasıyla tanımıştım. Barikatlar döneminde bölgeye gitmek ve çocukların sağlık taramasını yapmak istediğini belirtmişti. Benden de yardım etmemi istemişlerdi. Tabii ki kayıtsız kalmayarak gerekli desteği vermiştim.
Daha sonraki dönemlerde yaptıklarını uzaktan sessizce gözlemleme fırsatı buldum. Kızımız herkesin tatile gittiği dönemlerde çantasını sırtlanıp Afrika’nın en tehlikeli bölgelerine giderek çocuklara bakmaya çalışıyordu.
Yıl boyunca biriktirdiği parayı oradaki yetimlere ve öksüzlere harcıyordu.
Aslında kurduğu yetimhane fikri de bu gittiği seyahatler sonucunda ortaya çıkmıştı.
O döndüğünde ortada kalacaklarını bildiği bütün çocukları bu yetimhane içinde toplamaya ve onları orada hayatta tutmaya çalışıyordu.
İki yıl öncesinde 25 çocuğun kaldığı barakayı bir yuvaya dönüştürüp çocuk sayısını 133 erkek ve 80 kıza çıkarıyor ve burayı finansman olarak destekleyerek Sudan Milli Eğitimi’ne bağlıyordu.
Kendisine bir gün “Bu kadar kişiye nasıl bakabiliyorsun?” diye sorduğumda “Yalnızca çabalıyorum” demişti.
Ben onun nasıl çabaladığını biliyorum. Ekstra nöbetlere kalarak çocukların parasını denkleştirmeye çalışıyor.
Geçen gün Suriye’ye gittiğimde o da Suriye tarafındaki kamplarda çocuklara bakıyordu.
Nitekim nöbetçi olmadığı her hafta sonu onu Suriye’deki kamplarda çocukları muayene ederken görebilirsiniz.
Evet ben onu tanıyorum. O bizden biri. Hayatını, ettiği meslek yeminine adamış bir kişi. O yalnızca çabalayan ve kurtarabildiği kadar çocuğu hayatta tutmaya çalışan bir kişi.
Başka bir ülkede olsa, sanırım hayatı bir romana veya filme konu olabilirdi.
***
Evet ben onu tanıyorum. Sizin de tanımanızı istedim.
Vermenin çoklukla ilgisi olmadığının, bunun bir yürek işi olduğunu gösteren bir kişi.
İsmini burada paylaşmayacağım. Daha sonra açıklanması gerektiğinde sizlere aktaracağım. O bazılarımızdan farklı olarak düşündüklerini hayata geçirirken sınır tanımayan kişilerden biri. Yaptıklarını kahraman veya ünlü olmak için yapan biri asla değil. O cesur bir Türk kadını.
Öldürülmekten, kaçırılmaktan, parasız kalmaktan ya da hastalık kapmaktan hiç endişe etmeyen yeminine sadık bir doktor.
Ben onu tanıyorum. O sizden biri, aynı siz gibi. Onu farklı kılan ise eyleme geçmiş olması.
Etrafımızda hiç farketmediğimiz, sıradan kişiler olarak dolaşan o kadar çok kahraman kişilikler var ki.
Ya biz onları görmek istemiyoruz ya da onlar alçakgönüllülük yapıp ortaya çıkmıyorlar.
Sanırım doğru cevap inancımızın içinde gizli. İyilik yapan sağ elinden sol elin haberi olmasın şiarından kaynaklanıyor.
Benim şansım kimsenin gitmek istemediği yerlerde dolaşmak, dolaşınca da o kahramanlara veya onun yaptıklarına şahit olmak.
Arakan’da, Gazze’de, Afganistan’da, Afrika’nın neredeyse tamamında veya dünyadaki birçok mülteci kampında belki bu Türk kadın doktora siz de rastlayabilirsiniz?
Ben fark ettim, ya siz?