O mezar açıldı! 140 yıllık sır ortaya çıktı

Bir zamanlar İsveç'in önemli bir ticaret merkezi olan ve eskiden Birka olarak bilinen Björkö adasında arkeologların 1878 yılında buldukları kalıntıların yüksek rütbeli bir Viking savaşçısına ait olduğuna şüphe yoktu.

Bütün silahları, etkileyici giysileri ve iki atıyla birlikte gömülen savaşçının 2017 yılına kadar bir erkek olduğuna inanılmış olsa da yapılan bir DNA çalışması aslında savaşçının biyolojik olarak bir kadın olduğunu ortaya çıkardı. Dünya çapında büyük ilgi toplayan bu gelişme herkes tarafından hoş karşılanmadı. Birçok eleştirmen silahların kadının kocasına ait olabileceğini, mezarın iki kişiye ait olduğunu ama birinin kalıntılarının yok olduğunu, hatta araştırmacıların yanlış iskeleti incelediğini bile ileri sürdü. Kimisi de Viking zamanında bir kadının savaşçı olabileceğini düşünmenin saflık olduğunu ifade etti.

"Anquity" dergisindeki yazılarıyla araştırmacılar "Bj.581" olarak da bilinen mezarda bulunan kalıntıların kesinlikle bir kadına ait olduğu yanıtını verdi.

DNA analizlerinin doğru olduğunu savunan bilim insanları, özellikle yanlış iskeleti inceldiklerine dair yapılan yorumlara karşılık verdi. Yazıda mezarda kesinlikle tek bir iskelet bulunduğunu ve kemikleri karıştırmanın her biri özenle kataloglandığı için imkansız olduğunu ifade ettiler.

"Fikir ayrılığına düşenlerin şu anda tepki vermeleri yersiz görünüyor. Ne de olsa yapılan tasvirler ve kaynak odaklı çıkarımlar kalıntıların bir erkeğe ait olduğu düşünülerek yapılmıştı ve DNA dışındaki bulgular bu kanıyla çelişmiyordu." gibi iyi bir noktaya da parmak basıldı.

Yine de bu kişinin biyolojik cinsiyeti bulunmuş olsa bile toplumsal cinsiyetinin ne olduğuna dair ner bir fikir henüz yok. Öte yandan, kalıntıların bir kadına ait olması da bir savaşçı olduğuyla ilgili süre gelen çıkarımları çürütmek için yeterli değil. Cinsiyetle ilgili algılar herkes tarafından kabul edilen, evrensel fikirler değil ve kültürler arasında bile çok büyük farklılıklar görülebilir. Bu nedenle, cinsiyet rolleri ve cinsiyet kimliği ile ilgili modern fikirlerimizin tamamen farklı bir kültüre ait olan bu antik kalıntılar için de geçerli olabileceğini düşünmemeliyiz. Belki de cinsiyetle ilgili bizimkiler kadar katı fikirleri yoktu.